Anadolu’da anlatılan hikâyelere bayılırım. Vakit buldukça bu konuda araştırmalar yapıp sizlerle paylaşıyorum. Onlarda Anadolu insanının kıvrak zekâsı, nüktesi ve ibretlik örneklerini bulursunuz. Bazen ağlatırlar, bazen güldürürler bazen de derin derin düşündürürler. Deyim yerinde ise bu hikâyelerle toplumun sosyal yönden röntgen filmini gibidirler. Bu hikâyelerle sosyal tahliller yapmak mümkündür. Bu bağlamda son günlerin tartışmalarını aydınlatma niteliğinde ki yaşanmış bir hikâyeyi sizlere paylaşmak itiyorum.
Malumunuz üzere medyamızın son zamanlarda gergin ve taraflı haberleri hatta daha önce savunduğu bir takım hadiselerin bu günlerde tam tersi yöndeki yayınlarını izlerken yapılan ilkesizliğe herkes gibi bende sinirlenirim, geçen gün biraz fazla sinirlenmişim ki hanım mutfaktan gelerek; Elin adamı malı götürsün, öfkeni biz çekelim çocukların yanında olmaz ki! Öfkelenmeyi bırak ta camiye bari git ikindiye az kaldı! Diyerek kibarca camiye yolladı. Camiye vardığımda her zaman ki gibi üç beş ihtiyar sohbet ediyorlardı. Söz İsmail Vanlıoğlu Amcada idi. Heyecanla bir hadise anlatıyordu. Selamlayıp oturdum.
Efendim! Hikâye, Konya Karatay’a bağlı Sakyatan ve Hayıroğlu tarafında yaşanır. Adamın birisi kredi alabilmek için komşunun besi damını (çardak) kiralar, bir başka komşunun da koyunlarını içine koyar ve malum bankaya kredi almak için başvurusunu yapar. Birkaç gün içinde besi damını incelemek için bankadan uzman (eksper)gelir çardağın itleri yabancıyı görünce adamı bir kenara sıkıştırıp hırpalarlar adam korkar ve hayvan sahiplerinin de yardımıyla tenha bir yere oturur. Şu kadar sığır, bu kadar koyun birkaç köpek vs diyerek yazar, çizer ve talep edilen krediye uygun raporu tutup gider.
Aradan birkaç ay geçer aynı adam bir başka akrabasına da yine aynı yolla düşük faizli kredi alabilmek için mevcut besi damını değişik bir boya ile boyar, çevresini biraz düzenleyip değiştirir ve tekrar malum bankaya kredi başvurusu yaparlar, yine birkaç gün içinde besi damını incelemek için bankadan uzman (eksper) gelir çardağın itleri adamı görünce yine saldırırlar, yine korkuyla nefes nefese şu kadar sığır, bu kadar koyun birkaç köpek vs diyerek yazmış çizip gerekli raporu düzenleyip gider.
Adamlar alışmış sülalesi usulsüz kredi çekmek için adeta kuyruğa girerler. Bir kaç ay sonra başka akrabaları da aynı yollarla kredi müracaatı yaparlar. Yine kredi onayı için aynı uzman besi damını kontrole gelir. İtler her zaman olduğu gibi adama yine saldırıya geçerler ama bu saldırı diğerlerine benzemez adamı bayağı hırpalarlar. Kredi talebinde bulunanlar besi damını gezdirirler uzman her zamanki gibi davranmaz, kâğıdı kalemi atarak adamlara döner ve öfkeyle şöyle der:
—Arkadaşlar! Her kredi talebinizde beni değişik yollardan geçirerek buraya getirdiniz, haydi besi damının çevresini de biraz değiştirip boyalayıp cilalayıp yutturdunuz, haydi koyunlarda hep birbirlerine benzerler her şey buraya kadar güzel ama!…
Adam, Bari Şu İtleri Değiştirir(!) Diyerek kredi müracatını reddeder.
Herkesin alın terinin kurumadan karşılığını aldığı ve helal kazançla evinin rızkını karşıladığı bir toplum dileğiyle…
Malumunuz üzere medyamızın son zamanlarda gergin ve taraflı haberleri hatta daha önce savunduğu bir takım hadiselerin bu günlerde tam tersi yöndeki yayınlarını izlerken yapılan ilkesizliğe herkes gibi bende sinirlenirim, geçen gün biraz fazla sinirlenmişim ki hanım mutfaktan gelerek; Elin adamı malı götürsün, öfkeni biz çekelim çocukların yanında olmaz ki! Öfkelenmeyi bırak ta camiye bari git ikindiye az kaldı! Diyerek kibarca camiye yolladı. Camiye vardığımda her zaman ki gibi üç beş ihtiyar sohbet ediyorlardı. Söz İsmail Vanlıoğlu Amcada idi. Heyecanla bir hadise anlatıyordu. Selamlayıp oturdum.
Efendim! Hikâye, Konya Karatay’a bağlı Sakyatan ve Hayıroğlu tarafında yaşanır. Adamın birisi kredi alabilmek için komşunun besi damını (çardak) kiralar, bir başka komşunun da koyunlarını içine koyar ve malum bankaya kredi almak için başvurusunu yapar. Birkaç gün içinde besi damını incelemek için bankadan uzman (eksper)gelir çardağın itleri yabancıyı görünce adamı bir kenara sıkıştırıp hırpalarlar adam korkar ve hayvan sahiplerinin de yardımıyla tenha bir yere oturur. Şu kadar sığır, bu kadar koyun birkaç köpek vs diyerek yazar, çizer ve talep edilen krediye uygun raporu tutup gider.
Aradan birkaç ay geçer aynı adam bir başka akrabasına da yine aynı yolla düşük faizli kredi alabilmek için mevcut besi damını değişik bir boya ile boyar, çevresini biraz düzenleyip değiştirir ve tekrar malum bankaya kredi başvurusu yaparlar, yine birkaç gün içinde besi damını incelemek için bankadan uzman (eksper) gelir çardağın itleri adamı görünce yine saldırırlar, yine korkuyla nefes nefese şu kadar sığır, bu kadar koyun birkaç köpek vs diyerek yazmış çizip gerekli raporu düzenleyip gider.
Adamlar alışmış sülalesi usulsüz kredi çekmek için adeta kuyruğa girerler. Bir kaç ay sonra başka akrabaları da aynı yollarla kredi müracaatı yaparlar. Yine kredi onayı için aynı uzman besi damını kontrole gelir. İtler her zaman olduğu gibi adama yine saldırıya geçerler ama bu saldırı diğerlerine benzemez adamı bayağı hırpalarlar. Kredi talebinde bulunanlar besi damını gezdirirler uzman her zamanki gibi davranmaz, kâğıdı kalemi atarak adamlara döner ve öfkeyle şöyle der:
—Arkadaşlar! Her kredi talebinizde beni değişik yollardan geçirerek buraya getirdiniz, haydi besi damının çevresini de biraz değiştirip boyalayıp cilalayıp yutturdunuz, haydi koyunlarda hep birbirlerine benzerler her şey buraya kadar güzel ama!…
Adam, Bari Şu İtleri Değiştirir(!) Diyerek kredi müracatını reddeder.
Herkesin alın terinin kurumadan karşılığını aldığı ve helal kazançla evinin rızkını karşıladığı bir toplum dileğiyle…
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.