Recent Comments

Ben teşekkür ederim

Önceki yazılarımızda takdir ve teşekkür edebilme üzerine olmuştu. Takdir edebilmenin zorluğundan, teşekkür etmenin sıkıntısından bahseden konular olmuştu. İnsanoğlu yapmış olduğu davranışta bir sonuç bekler.

Doğrumu veya yanlış mı diye. Takdir edilirse davranışlarda devamı, eleştiri olursa da o konu üzerine tekrar düşünmeye başlar.

Küçükken bir laf vardı sık sık duyduğumuz. Cebimde dedemden kalma bir aferinim vardı onu sana vereceğim, ya da verdim. Bizde aferin, takdir, teşekkür kavramları ağzımızdan çok zor çıkar. Karşımızdaki aman şımarmasın diye mümkün olduğu kadar kötü yönleri öne çıkarılır, iyi yönlerinden pek bahsedilmez. Olumsuz davranışlarda hemen karşımızdakini paylama azmimiz varken, güzel davranış konusunda tebrik, takdir söylenmez. Belki çekemediğimizden adamın yüzüne çok sağol, teşekkür ederim, bravo laflarına alışkın değiliz. Olursa bile o da kırk yılda ya da dedemizden kalan olmalı. Pek çok yönetici bu sihirli sözcüklerden ödü patlar. Aman elemanlarım şımarmasın, diye ne lafla ne de kâğıt üzerinde onay sözcükleri bulundurmaz. Belki dünya yıkılır. Olur mu? Olmaz ya! Hep eleştirmeli, güzel söz söylememeli, devamlı zorlama ile işini yaptırmalı vs. Hâlbuki en verimli işler neşeli iken yapılır. Moralsiz insan ne yapar ki. Yapılan bir araştırmaya göre iki bitki tohumuna farklı cümleler söyleniyor, birine ne kadar güzelsin, diğerine ne kadar çirkinsin diye. Güzelsin denen tohum yeşerirken diğeri bozulup çürüyor. Başka bir deneyde buz üzerinden yapılıyor. Güzel kelimelerin söylendiği bardaktaki kristaller düzgün olurken diğeri şekilsiz ve bozuk çıkıyor. Derler ya bazen; paran yoksa tatlı dilin ve güler yüzün de mi yok diye. Ya da tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Demek ki boşuna denmemiş.


Geçenlerde emekli bir hocamız anlattı: Emekli olmama bir yıl kala teşekkür yazısı verdiler. Kocaman çalışma hayatım boyunca verilmeyen teşekkür emekliye az kala verildi. O kadar törenden tutunda ne gerekliyse uğraştım ama verilmeyen teşekkür nihayet verildi. Ancak bunun hiç anlamı olmadı. Çünkü artık ne şevkim ne de heyecanım kalmıştı. Zamanın da verilmeyen şeyin ne anlamı olur ki diye hayıflanarak anlatmıştı. Ben de bu teşekkürler ve takdirler paralı mı acaba da kimseye koklatmıyorlar diye takılıp gülmüştük. Şöyle bir atasözü var; İyilik yap denize at balık bilmezse Halik bilir diye. Yani balık bilmezse yaratan bilir. Tabi zamanla yaratanın bildiğini de mutlaka yaratılanlar da anlayacaktır. Tarihe mal olmuş değerli şahsiyetler zamanında bilinmedi değerleri ama zamanla anlaşıldı, anlaşılacak. İşte yapılan güzellikler de mutlaka karşılık bulacaktır. Güzel iş yapanlar takdir edilerek yâd edilirken kötü olanlar da olumsuz olarak eleştirilecektir. Zaman en iyi yargılayıcıdır ancak gönül ister ki her şey zamanında olsun.


Bir sohbet sırasında Bozkır Postası yetkililerine sordum: Hiç teşekkür ve ya takdir aldınız mı diye. Cevap beni hem şaşırttı hem üzdü. Yirmi iki yıldır hizmet verdim, sadece geçenlerde valilikten bir teşekkür aldım dedi. Hâlbuki bölgenin sesi olan bu değere etkin insanların uzak kalması çok garip geldi. Sağlık olsun dedik. Belli bir zaman sonra, okurlarımdan çok teşekkür mailleri alınca mutlu oldum. Özellikle Söğütlü kardeşlerin ilgisi çok memnun etti beni. Arkasından kendi kurumum teşekkür belgesi ile beni onurlandırdı. Geçen hafta ise bana emeği geçen çok değerli hocam Doçent Dr. Orhan YAVUZ, bir şenlik de adımı belirterek çok değerli bir kitabını imzalayıp bana vermesi duygulandırdı. Yine Kasabamız şenliklerinde kasabamızın ve diğer yörelerdeki önemli şahsiyetleri tanıtmamdan dolayı, Korualan Belediye başkanı İbrahim AKMAZ tarafından teşekkür plaketi verilmesi beni dünyanın en mutlu insanı yaptı. Ben teşekkür ederim, herkese. Darısı diğer alamayanların başına olsun.
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.