Son yıllara kıyasla 2008 Kasım, Aralık aylarında yağan yağmur ve kar yağışlarının ardından, 2009 Ocak, Şubat, Mart aylarında ise etkili yoğun kar yağışları olmuştu.
Özlenen karlı kış günlerinin güzelliği yurdun her köşesinde kendini hissettirmişti. Şubat ayı sonları ile Mart ayı başlarında Uludağ, Domaniç Yaylaları, Akşehir Yellibel Geçidi ile Orta Toroslar’da Bozkır’ın dağ köylerinde ve de Hadim, Beyşehir, Seydişehir, Taşkent’in yükseklerinde Alacabel’de kar kalınlığının yer, yer iki metrenin üstünde olduğunu bizzat görmüş ve tanık olmuştum. Bir önceki yazımda bu yerlerin görüntülerini çektiğim resimlerle Bozkır Postası Gazetesinin imkanları nispetinde sunmuştum.
Özellikle dağ, taş, yayla ve ovaların karlarla kaplı olduğu bu seneki kış aylarından bahar aylarına geçtiğimizde ise aşırı sıcakların diğer yıllardaki gibi ani bastırmaması sonucu hava şartlarında kıştan bahara geçiş dengeli bir şekilde olmuştur. Böylece su baskınları ile dere, çay, ırmakların aşırı taşması ve sellere sebebiyet vermesi gibi olumsuz doğa afetlerinin yaşanmamış olması sevindirici olmuştur. Ayrıca Nisan ve Mayıs aylarındaki yağmurlarla da tabiat daha da bir güzel canlanmış. Dağdan, taştan, topraktan sular, otlar fışkırır olmuştur.
Ankara’nın hemen-hemen çoğunu gezip gördüğüm çevre ilçe ve kasabalarından örneğin Kızılcahamam, Çamlıdere, Çeltikçi, Ayaş, Güdül, Beypazarı, Karaşar, Şabanözü ile yine Toroslar’ın ilçe ve beldelerinde dağ köylerinde bahar aylarının havasının, suyunun, güzelliğini, canlılığını görerek tadarak yaşadım. Baharın cezbedici güzelliği kırsalda daha bir başka güzel oluyormuş.
Nisan ve Mayıs aylarında karlarla kaplı dağ ve tepelerin önü sıra uzanan türlü çeşit kır çiçekleriyle bezenmiş yerlerde yeşilin her türlü tonunun görüntüsünün içimize tarifsiz bir huzur verdiğini hisseder oldum.
Ayrıca dağlardan, tepelerden eriyip gelen kar sularıyla yağan yağmurların dik yamaçlardan akıp gelmesiyle oluşan büyüklü küçüklü şelaleler ve de yer yer oluşan dereciklerin akarsulara çaylara, kavuşmasını seyretmek ise insana ayrı bir zevk veriyordu. Kırsalda su birikintilerinin meydana getirdikleri göletçiklerin çevresindeki çayır ve rengârenk türlü kır çiçeklerinin görüntüsü ise görülmeye değerdi.
Bu yıl tabiat bir başka türlü coşmuş. Sanki dağdan, taştan, ovadan yayladan sular fışkırıyordu. Köy pınarlarında sular birkaç metre ileriye atıyordu. Her yer otlarla, çimlerle bezenmiş otların boyunun yer-yer belinizi aştığı yerler oluyordu. Keyifle gezdiğim gördüğüm doğa güzeli bu yerlerdeki sarı, kırmızı, mor, eflatun, beyaz, pembe renkli envai çeşit kır ve dağ çiçeklerinin doğadaki muhteşem görüntüsünün büyüsüne kapıldığımı hisseder oldum.
Doğanın geçen yıllara kıyasla bu zamana kadar ki olumlu cömertliği bağda, bahçede, tarlada ekim yapan tanıdığım konuştuğum köylülerin sevincini mutluluğunu artırmıştı. Bu yılki bereketli ve dengeli yağışlardan dolayı, dağdan taştan fışkıran sulardan köylünün böylesine mutlu olduğuna uzun yıllar tanık olmamıştım. Köylümüze çiftçimize bol ve bereketli ürünler dileğiyle…
Özlenen karlı kış günlerinin güzelliği yurdun her köşesinde kendini hissettirmişti. Şubat ayı sonları ile Mart ayı başlarında Uludağ, Domaniç Yaylaları, Akşehir Yellibel Geçidi ile Orta Toroslar’da Bozkır’ın dağ köylerinde ve de Hadim, Beyşehir, Seydişehir, Taşkent’in yükseklerinde Alacabel’de kar kalınlığının yer, yer iki metrenin üstünde olduğunu bizzat görmüş ve tanık olmuştum. Bir önceki yazımda bu yerlerin görüntülerini çektiğim resimlerle Bozkır Postası Gazetesinin imkanları nispetinde sunmuştum.
Özellikle dağ, taş, yayla ve ovaların karlarla kaplı olduğu bu seneki kış aylarından bahar aylarına geçtiğimizde ise aşırı sıcakların diğer yıllardaki gibi ani bastırmaması sonucu hava şartlarında kıştan bahara geçiş dengeli bir şekilde olmuştur. Böylece su baskınları ile dere, çay, ırmakların aşırı taşması ve sellere sebebiyet vermesi gibi olumsuz doğa afetlerinin yaşanmamış olması sevindirici olmuştur. Ayrıca Nisan ve Mayıs aylarındaki yağmurlarla da tabiat daha da bir güzel canlanmış. Dağdan, taştan, topraktan sular, otlar fışkırır olmuştur.
Ankara’nın hemen-hemen çoğunu gezip gördüğüm çevre ilçe ve kasabalarından örneğin Kızılcahamam, Çamlıdere, Çeltikçi, Ayaş, Güdül, Beypazarı, Karaşar, Şabanözü ile yine Toroslar’ın ilçe ve beldelerinde dağ köylerinde bahar aylarının havasının, suyunun, güzelliğini, canlılığını görerek tadarak yaşadım. Baharın cezbedici güzelliği kırsalda daha bir başka güzel oluyormuş.
Nisan ve Mayıs aylarında karlarla kaplı dağ ve tepelerin önü sıra uzanan türlü çeşit kır çiçekleriyle bezenmiş yerlerde yeşilin her türlü tonunun görüntüsünün içimize tarifsiz bir huzur verdiğini hisseder oldum.
Ayrıca dağlardan, tepelerden eriyip gelen kar sularıyla yağan yağmurların dik yamaçlardan akıp gelmesiyle oluşan büyüklü küçüklü şelaleler ve de yer yer oluşan dereciklerin akarsulara çaylara, kavuşmasını seyretmek ise insana ayrı bir zevk veriyordu. Kırsalda su birikintilerinin meydana getirdikleri göletçiklerin çevresindeki çayır ve rengârenk türlü kır çiçeklerinin görüntüsü ise görülmeye değerdi.
Bu yıl tabiat bir başka türlü coşmuş. Sanki dağdan, taştan, ovadan yayladan sular fışkırıyordu. Köy pınarlarında sular birkaç metre ileriye atıyordu. Her yer otlarla, çimlerle bezenmiş otların boyunun yer-yer belinizi aştığı yerler oluyordu. Keyifle gezdiğim gördüğüm doğa güzeli bu yerlerdeki sarı, kırmızı, mor, eflatun, beyaz, pembe renkli envai çeşit kır ve dağ çiçeklerinin doğadaki muhteşem görüntüsünün büyüsüne kapıldığımı hisseder oldum.
Doğanın geçen yıllara kıyasla bu zamana kadar ki olumlu cömertliği bağda, bahçede, tarlada ekim yapan tanıdığım konuştuğum köylülerin sevincini mutluluğunu artırmıştı. Bu yılki bereketli ve dengeli yağışlardan dolayı, dağdan taştan fışkıran sulardan köylünün böylesine mutlu olduğuna uzun yıllar tanık olmamıştım. Köylümüze çiftçimize bol ve bereketli ürünler dileğiyle…
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.