Recent Comments

Çeşitlemeler

Sevgili Hemşehrilerim;
            İnadına Yaşamak” adlı şiir kitabımdan bazı alıntıları sizlerle paylaşmak istedim bu hafta…Daha sonra da Araştırmacı Yazar Aytunç ALTINDAL’ın “Kim bu adam” başlıklı yazısını birlikte okuyacağız. Sohbetimizi William SHAKESPEARE’in sözleriyle sonlandıracağız.

                        ALIŞMIŞIM BİR KERE

Seni niye sevdiğimi bile unuttum.
Neydi sendeki beni çeken şey?
Fazla önemi yok artık onların.
Düşünmek bile geçmiyor içimden.
Çünkü onların hepsi geride kaldı;
Hepsi birer hayal, birer ruh oldu.
Şimdi bir gerçek var.
O gerçek de “sensin” sevgilim.
Senin varlığın,
Senin arkadaşlığın,
Senin sevgin,
Canım”, “hayatım” deyişin…
Gerçek olan bunlar sevgilim.
İyi ve kötü anlarımda
Yanımda durmandır “gerçek”…
Bakışın, dokunuşun, nefesin…
Hepsi birer servet.
Ben işte bu servetin sahibiyim canım.
İyi ki varsın.
Olmasaydın eğer ne olurdu halim?
Renksiz, kokusuz, şehvetsiz kupkuru bir hayat…
Yorulurdum,
Usanırdım belki yaşamaktan.
Boş ver.
İyi ki varsın sevgilim.
İyi ki...


                        YOKSA SEVİLMEDİM Mİ?

Ey Oğlum;
Hatalarım olmadı mı hiç?
Hiç gizlemedin mi bir şey?
O bir şeylerden birini
Sanıyor musun ki görmedim hiç?
Hep bir şeyler istedin.
Pek çoğunu belki vermedim.
Ama
Verdiklerim olmadı mı hiç?
Vermediklerimi söylersin de
Aldıklarını hatırlamaz mısın hiç?

Ey karım;
Seni sevmedim mi hiç?
Sevmediysem şayet,
O çocuğu nasıl doğurdun?
Niye girdin koluma?
Bunca yıl niye sığındın bana?
Heyecanlandırmadım mı seni hiç?
Niye sevdiğinizi söylemezsiniz?
Niye yüzüme gülmezsiniz ara sıra?
Beni anladığınızı niye hissettirmezsiniz?
Vermediklerimle yargılar da,
Verdiklerimi düşünmez misiniz?
Yoksa siz,
Beni hiç mi sevmediniz?


                        KARIŞMIYORUM ARTIK

Kırgınım.
Kendime kırgınım…
Çok yanılttım
Kendi kendimi.
Çok yalan söyledim
Kendime…
Çok insanı tanıştırdım
Kendimle,
fos” çıktı çoğu…
Kandırdım hep kendimi.
Çok gönüle girdim.
zindanmış” meğer her biri…
Yıllarımı vererek
Kurtarabildim ancak kendimi.
Kırıldım,
Küstüm kendime.
Karışmıyorum şimdi
Hiç bir şeyime…


                        AYTUNÇ ALTINDAL’IN
                        KİM BU ADAM” BAŞLIKLI YAZISI:

            Bu adam yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir.
            Bu adam ilköğretim çağında zorunlu dini eğitim alır.
            Bu adamın aile kökeni kimsenin çözemeyeceği kadar karanlıktır.
            Bu adamın ailesinde daima gizlenen Yahudi bağlantısı vardır
            Bu adamın ruhsal yapısı çok dalgalı ve düzensizdir.
Bu adam gençliğinde ve ileri yaşında karşıtlarına argo ile yanıt veren küfürbaz ve külhanbeyi tavırlı biridir.
            Bu adam verdiği sözleri tutmayan ve imzaladığı açık/gizli anlaşmalara uymayan   biridir.
Bu adam kendi anadilini bile doğru dürüst konuşamadığı gibi yabancı bir dil de öğrenmek istememiştir.
            Bu adam kendi ülkesinde ALT ve ÜST kimlikler olduğuna inanır.
            Bu adamın kendi devleti ve ordusuyla derin sorunları vardır.
            Bu adam hem özel yaşamında hem de siyasi faaliyetlerinde daima MAĞDURU oynamıştır.
Bu adam gençliğinde çok yoksulluk çektiğini öne sürerek, sürekli olarak haksız kazanç dahil, her türlü yoldan para kazanma hırsı ile yaşamıştır.
            Bu adamın cinsel sapmaları olduğu ve/veya cinsel sorunlar yaşamış olduğu anlaşılmıştır.
            Bu adamın epilepsi(sara) hastalığına duçar olduğu ve zaman zaman “fit” diye bilinen
            Buhranlar geçirdiği hep gizlenmiştir.
            Bu adamı bir gizli örgüt, ülkesinde lider yapmaya karar vermiştir.
Bu adam başbakan olunca, cumhurbaşkanını halkın seçmesini istemiş ve kendisinin cumhurbaşkanı yapılmasını dilemiştir.
Bu adamı iktidara getiren gizli örgüt, onu kullanarak DEVLETİ çökertmiş ve VATANI böldürmüş, işgale uğratmıştır.
            Bu adam tarihin tanıdığı EN KİFAYETSİZ MUHTERİS LİDERDİR.
            Bu adamı tanıdınız mı?
            Bu adam Adolf  HİTLER’dir.


                        W.SHAKSPEARE’DEN SÖZLER:

            -İnsanlığın çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor.
            -Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
            -Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
            -Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
            -Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
            -Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
            -Unutulmaktan korkuyor, dünyaya bir şey vermediği için.
            -Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.