Anayurt, Doğu Türkistan yıllardır insan aklının sınırlarını zorlayacak derecede zülüm altında inlerken, bunu sadece bir kaç sivil toplum örgütü dile getirmekte ve onların sesleri de gündelik hayat içersinde kaybolup gitmektedir. Başka konularda avazının çıktığı kadar bağıranlar bu konuya gerekli hassasiyeti gösteremediklerini ibretle ve endişeyle izlemekteyim.
Geçtiğimiz hafta Seydişehir’de gezerken birçok yerini Filistin bayrakları ve büyük boy pankartlar hala duruyor. Acaba bunlar süs için mi asılmıştı? Aynı toplumumuz İsrail’in sergilediği vahşete Filistin’in kendi Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan daha çok hatta ona rağmen Filistin meselesini sahiplenmiş devlet olarak ta gerekli insani duruşu göstermiştik. İşte bu duruşu niye Doğu Türkistan için sergilemiyoruz?
Hani sokaklarımızda gök mavili ay yıldızlı bayraklar?
Müslümanlığı adam gibi yaşayan ve öz be öz Türk olan bir milletten daha neler yaşamasını bekliyorsunuz?
Haklı olarak Filistin konusunu yıllardır her fırsatta gündeme getirdik. Filistin meselesinde meydanları dolduranlara sesleniyorum bu konuda niye bu kadar sesiz kalıyorsunuz?
Kendi kendime, sorular sormaya devam ediyorum. Bildiğiniz gibi okullar tatilde, yargı tatilde, yasama tatilde, acaba resmi kurumlar gibi bunlar da tatile mi çıktılar ne?
Bir pankartla dünyayı dize getirdiklerini zannedenler hangi plajda dinleniyorsunuz?
Acaba Doğu Türkistan dikkate alınmayacak kadar küçük mü ki de ondan önemsemiyorsunuz?
Aksine, Doğu Türkistan: Başkenti Urumçi olmak üzere Kaşgar, Gulca, Kumul, Korla, Kuytung, Sanci, Aksu ve Hoten şehirleriyle kocaman bir ülkedir. Yüz ölçümü: 1.828.418 Km2, olup, Türkiye’den iki buçuk kat Filistin’den ise 293 kat büyük. Nüfusu kesin olamamakla birlikte Türkiye’ye yakındır.
Kedi kendime sormaya devam ediyorum. Onlarla olan ortak kültür değerlerimiz var mıdır?
Elbette vardır. Türk dili adına yazılmış en değerli eserlerden biri olan, Kaşgarlı Mahmut tarafından Araplara Türkçe öğretmek için kaleme alınmış Divanu Lûgati’t-Türk, Yusuf Has Hacip’in “mutluluk veren bilgi” anlamı taşıyan Kutadgu Bilig ve burada sayamayacağım birçok İslami eser de bu diyardan yazılmıştır. Osman Batur, İsa Yusuf Alptekin ve nice yiğit yetirtirmiş millettir.
Sahi İsa Yusuf Alptekin’i kim hatırlayanınız var mı?
Bir konuşmasında, “Gönül arzu eder ki, Türkistan meselesinin halledilmesi davasında öncülük şerefi, Türkiye’nin hakkı olsun….” diyen, O mübarek zat uzun yıllar Türkiye’de sürgün hayatını yaşamış ve17 Aralık 1995 tam 94 yaşında ölmüştür. Onu ve davasını bizim gibi kaç kişi sağlığında hatırladı? Kaç kişi onun feryadına kulak verdi?
Düşündükçe beynimde oluşan sorularla çıldıracağım.
2004 Yılında 57. hükümetin Türkiye’yi ziyaret için gelen Kızıl Çin devlet başkanı Jiang Zemin’e hükümet adına değil, üstelik “Devlet” adına “devlet liyakat nişanı” verilmişti. Bu madalyayı Türkiye’ ye ve Türk Milletine yaptığı hangi hizmetinden dolayı verildi doğrusu hala çok merak ediyorum?
Yine o yıllarda Çini ziyarete giden Başbakan yardımcılarından birisi tarafından Çin başbakanına “Altın Kaplama Tabanca” hediye edilmişti. Hediye edilen altın tabancayı Doğu Türkistanlıları keyfince öldürsün diye mi hediye etmiş çok merak ediyorum?
Madalya ve tabancayı büyük bir keyifle alan Kızıl Çin yetkilileri bunları Doğu Türkistan halkını sindirmek için büyük bir koz olarak kullanmıştır. Uzun bir süre caddelere yapıştırdıkları afişlerle, devlet radyo ve televizyonları aracılığı ile “ Sizin Hami bildiğiniz Türkiye hükümeti bizimle beraberdir” ve “Bundan sonraki bölücü faaliyetler çok sert bir biçimde bastırılacaktır.” İçerikli sloganlar, yayınlamıştır. Bu durum Doğu Türkistan halkı için tam anlamı ile bir manevi yıkım olmuştur. Bu yıkımın Türkiye’deki mimarlarının kulaklarını çınlatıyorum…
Benim beynimde sorular oluşmaya devam ediyor ama bazılarınızın keyfinin kaçtığını ve nereden çıktı bu Doğu Türkistan meselesi dediklerini duyuyorum.
Bizim mücadele felsefemizde hazsızlığa karşı her yerde, her şartta dik durmak, bir saniyesine hükmedemediğimiz bir ömür için fırıldak olmaksızın düz yaşamak ve gerekirse de düz ölmek vardır.
Selam ve dua ile…
Geçtiğimiz hafta Seydişehir’de gezerken birçok yerini Filistin bayrakları ve büyük boy pankartlar hala duruyor. Acaba bunlar süs için mi asılmıştı? Aynı toplumumuz İsrail’in sergilediği vahşete Filistin’in kendi Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan daha çok hatta ona rağmen Filistin meselesini sahiplenmiş devlet olarak ta gerekli insani duruşu göstermiştik. İşte bu duruşu niye Doğu Türkistan için sergilemiyoruz?
Hani sokaklarımızda gök mavili ay yıldızlı bayraklar?
Doğu Türkistan’ın kabahati nedir ki de bu kadar ilgisizsiniz? Acaba Doğu Türkistan halkı Müslüman değiller mi?
Müslümanlığı adam gibi yaşayan ve öz be öz Türk olan bir milletten daha neler yaşamasını bekliyorsunuz?
Haklı olarak Filistin konusunu yıllardır her fırsatta gündeme getirdik. Filistin meselesinde meydanları dolduranlara sesleniyorum bu konuda niye bu kadar sesiz kalıyorsunuz?
Kendi kendime, sorular sormaya devam ediyorum. Bildiğiniz gibi okullar tatilde, yargı tatilde, yasama tatilde, acaba resmi kurumlar gibi bunlar da tatile mi çıktılar ne?
Bir pankartla dünyayı dize getirdiklerini zannedenler hangi plajda dinleniyorsunuz?
Acaba Doğu Türkistan dikkate alınmayacak kadar küçük mü ki de ondan önemsemiyorsunuz?
Aksine, Doğu Türkistan: Başkenti Urumçi olmak üzere Kaşgar, Gulca, Kumul, Korla, Kuytung, Sanci, Aksu ve Hoten şehirleriyle kocaman bir ülkedir. Yüz ölçümü: 1.828.418 Km2, olup, Türkiye’den iki buçuk kat Filistin’den ise 293 kat büyük. Nüfusu kesin olamamakla birlikte Türkiye’ye yakındır.
Kedi kendime sormaya devam ediyorum. Onlarla olan ortak kültür değerlerimiz var mıdır?
Elbette vardır. Türk dili adına yazılmış en değerli eserlerden biri olan, Kaşgarlı Mahmut tarafından Araplara Türkçe öğretmek için kaleme alınmış Divanu Lûgati’t-Türk, Yusuf Has Hacip’in “mutluluk veren bilgi” anlamı taşıyan Kutadgu Bilig ve burada sayamayacağım birçok İslami eser de bu diyardan yazılmıştır. Osman Batur, İsa Yusuf Alptekin ve nice yiğit yetirtirmiş millettir.
Sahi İsa Yusuf Alptekin’i kim hatırlayanınız var mı?
Bir konuşmasında, “Gönül arzu eder ki, Türkistan meselesinin halledilmesi davasında öncülük şerefi, Türkiye’nin hakkı olsun….” diyen, O mübarek zat uzun yıllar Türkiye’de sürgün hayatını yaşamış ve17 Aralık 1995 tam 94 yaşında ölmüştür. Onu ve davasını bizim gibi kaç kişi sağlığında hatırladı? Kaç kişi onun feryadına kulak verdi?
Düşündükçe beynimde oluşan sorularla çıldıracağım.
2004 Yılında 57. hükümetin Türkiye’yi ziyaret için gelen Kızıl Çin devlet başkanı Jiang Zemin’e hükümet adına değil, üstelik “Devlet” adına “devlet liyakat nişanı” verilmişti. Bu madalyayı Türkiye’ ye ve Türk Milletine yaptığı hangi hizmetinden dolayı verildi doğrusu hala çok merak ediyorum?
Yine o yıllarda Çini ziyarete giden Başbakan yardımcılarından birisi tarafından Çin başbakanına “Altın Kaplama Tabanca” hediye edilmişti. Hediye edilen altın tabancayı Doğu Türkistanlıları keyfince öldürsün diye mi hediye etmiş çok merak ediyorum?
Madalya ve tabancayı büyük bir keyifle alan Kızıl Çin yetkilileri bunları Doğu Türkistan halkını sindirmek için büyük bir koz olarak kullanmıştır. Uzun bir süre caddelere yapıştırdıkları afişlerle, devlet radyo ve televizyonları aracılığı ile “ Sizin Hami bildiğiniz Türkiye hükümeti bizimle beraberdir” ve “Bundan sonraki bölücü faaliyetler çok sert bir biçimde bastırılacaktır.” İçerikli sloganlar, yayınlamıştır. Bu durum Doğu Türkistan halkı için tam anlamı ile bir manevi yıkım olmuştur. Bu yıkımın Türkiye’deki mimarlarının kulaklarını çınlatıyorum…
Benim beynimde sorular oluşmaya devam ediyor ama bazılarınızın keyfinin kaçtığını ve nereden çıktı bu Doğu Türkistan meselesi dediklerini duyuyorum.
Bizim mücadele felsefemizde hazsızlığa karşı her yerde, her şartta dik durmak, bir saniyesine hükmedemediğimiz bir ömür için fırıldak olmaksızın düz yaşamak ve gerekirse de düz ölmek vardır.
Selam ve dua ile…
Al bayraktan Gök bayrağa selam olsun.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.