Recent Comments

Eskiye özlem

Geçmiş zaman olur ki.
İşte öyle bir özlem duyarsınız ki geçmişteki bazı yaşamlara ve hatıralara ama hiç birine ulaşamazsınız ve sükût ü hayale uğrarsınız.
Eskinin nesini özlüyorsun İsmail Bey diyenleriniz var gibi. Evet, insanoğlu zaman içersinde yokluktan çokluğa kıtlıktan bolluğa erişiverince eski günlerini unutuveriyor. Eskilerden çok özlediklerim var samimiyet sevgi saygı hoş görü birbirine karşı dürüstlük içerlerinde al fel (aldatmaca) olmayan sadece Allah için dünyalık ve ahretliği düşünerek yaşanlar vardı. Eskiden insanlar akrabalık bağlarını ve komşuluk ilişkilerini sağlam tutmak birbirlerine samimiyet sevgi saygı ve muhabbetlerini belirtmek için gerek şehir içinde ve köy içinde gerekse köyler arası veya şehirlerarası onca yolu yılmadan yorulmadan kat eder birbirlerini ziyaret ederlerdi. Gelişen teknoloji ne yazık ki bu hasletlerimizi elimizden aldı hasretlikleri yüz yüze görüşerek değil mesajlarla halleder olduk. Bunlara acıdır ki ana babalarda dâhiller.
Tabii bunun yanında birde edep ve haya vardı kadınında erkeğinde. Şimdinin insanları eski Konya yı ve Konyalıyı yaşamsal olarak ele alırken gece oturaklarından hovardalıklarından bahisle birçok senaryolar üretip geçmişi suçlarlar. Onları çok mu özledin çok mu benimsiyorsun denebilir? Asla o tür işlerin özlemi içersinde değilim hiçte savunmasını yapmam. Ama ne var ki o günkü yapılmış hatalar bu günün açık seçik parklarda sokaklarda caddelerde sevişen hayvancasına birbirlerine sarılıp öpüşen erkek ve kadınlar kadar müstehcen değildi. Sadece hata varsa günah varsa iki duvar arasında gizli yerlerde ve evlerde olur asla genç dimağların kanını kaynatacak ve onları heveslendirecek büyükleri utandıracak kadar aleni olmazdı.
Geçenlerde Konya nın kültür parkında gördüğüm bazı nahoş görüntüleri geçen haftaki köşe yazımın altında belirmiş ve üzüntülerimi aktarmıştım. Allah razı olsun okuyucularımdan bir duyarlı kardeşim yazımı okuyup bana bir mail atmış onun yazdıkları ile biraz olsun rahatladım huzur buldum. Gelecekten umutlandım. İşte o yazıyı sizinle paylaşmak lüzumunu hissettim sizde okuyun bakalım sanırım beğeneceksiniz.
***
Bir yazının düşündürdükleri
 Değerli yazar,
Memleket gazetesindeki 21/06/2010 tarihli yazınız üzerine bu maili atma gereği duydum.
 İlki toprak hukuku ile ilgili konu. O konu aynı dedenizin yatağı gibi çok su çeker. O konuya girmiyorum.  Diğer konu "umuma açık yerlerdeki genel ahlaka karşı suçlar" ile ilgili olanı, ya da "Detseli'nin Kültürpark'daki kültürsüzlük karşısındaki Hüznü" :
  Türk Ceza Kanunu'nun Topluma Karşı Suçlar başlığını taşıyan 3. Kısmının 7. bölümünde   (Genel Ahlaka Karşı Suçlar) konu ile    ilgili düzenleme mevcuttur. Sizin gördüğünüz nahoş görüntüler nedir? Kanunda bahsedilen maddi ve manevi unsurları taşıyorlar mı? Bu sorular oradaki görevlilerin olaya müdahale edebilmesinin yasal dayanağı ile ilgili olup ahlaken çok önemli değildir. Her ana babanın yüzünü kızartacak bu görüntüler gelecek neslin sağlıklı olup olmayacağı konusunda da olumsuz ipuçları veriyor aslında. Bu görüntülerden yüzü kızarmayanlar, namus algısı zaafa uğramış kişilerden başkaları değildir. Yüce Mevlâm ar ve utanma duygusundan mahrum bırakmasın. İşin kanuni boyutuna dönecek olursak orada yetkililerin, alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapanları uyarma ve engelleme hakları mevcuttur. Kanunda bu yetki onlara verilmiştir. Bu yetkilerini kullanmayanları bizler zorlamalıyız halk olarak. Kişilerden başkaları değildir. Yüce Mevlâm ar ve utanma duygusundan mahrum bırakmasın.İşin kanuni boyutuna dönecek olursak orada yetkililerin, alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapanları uyarma ve engelleme hakları mevcuttur. Kanunda bu yetki onlara verilmiştir. Bu yetkilerini kullanmayanları bizler zorlamalıyız halk olarak. Cinsel ilişki yoksa yetkililerin yapacak çok bir şeyi yok aslında. Daha 2 hafta önce mahallemizde yaşadığım bir olay belki bir fikir verebilir. Bizim afacanları alayım şöle bir parkta güzel bir vakit geçirelim dedim. Bir de ne göreyim. Ayrı cinse mensup iki kişi parkın kenarında 7 kusurlu harekette bulunmaya başlamışlar. Önce la havle çektim. "Bu kadarcık olur, gençler zaten "dedim kendi kendime. Ancak iş iyice çığırından çıkmaya başlamasın mı ? Oğlan iyice karşı cinse yumulunca yeter artık dedim. Dedim ama gazetelerin "parkta sevgilileri uyaran adamı bıçakladılar" gibisinden 3. sayfa haberleri  insanı mehter takımı gibi 2 ileri bi geri adım atmaya zorluyor. 
Evde en ufak bir uygunsuz reklamda tv değiştirirken bu uygunsuz görüntüleri çocuklara nasıl anlatacağım? Bu soru bi taraftan başımıza bi iş açmayalım korkusu bi taraftan. Olumsuzu def etme mükellefiyeti, a’raf da kaldık iyi mi ! ?Civcivlerini koruyan tavuğa Rabbim nasıl cesaret veriyorsa biz de bi hışımla ama tatlı dille maşukların yanına gittik. Dediğim cümle:
 -"Deminden beri sizi takip ediyorum çocuklar. Burası çocuk parkı. Özel hayatınızda ne yaptığınız beni hiç ilgilendirmez ancak bu umumi yerde hele hele çocukların gözü önünde yaptığınız hareketler hiç doğru değil. Lütfen insanlara saygılı olun ." dedim.
 Baktım ikisi birden mahcubiyet yaşadılar. Ben de :
 -" Çocuklar anlayışınızdan dolayı teşekkür ederim "
   Baktım bir kaç dakika daha orada normal durumda durdular. Daha sonra biri Hanya ya diğeri Konya'ya ayrılıp gittiler.
            Velhasıl kelam . O görüntüler kanunla değil büyüklerin hal ve hareketleri ile engellenebilir. Büyüklerin yol göstermeleri ile önüne geçilebilir. Kanı kaynayan o insanların olduğu kadar daha büyük kabahat o insanları o hale sürükleyen, sürüklenmesine zemin hazırlayan, ilgi göstermeyen, saldım çayıra Mevlam kayıra diyen, benim gibi neme lazım diyenlerdedir. Onları kınamak, eleştirmek, yerden yere vurmak kolaydır. Ancak onlara söylediğimiz sözlerin,  üstü açık arabada son sürat giderken ileriye atılan tükrüğün yüzümüze gelmesinden farkı yoktur. Suç sadece onların değil, hepimizindir.
       Sizi bu duyarlılığınızdan dolayı tebrik ediyor. Bu gençleri ve bizleri uyaran (belki güzel bir kıssa, hikaye, veya bir dostunuzun başından geçen güzel anılar ile süslediğiniz ) yazılarınızı bekliyoruz.  Saygılarımla. Temel KAPLAN
***
Benim kendisine teşekkürle dönüşüp bu güzel düşüncelerini okuyucumla paylaşmak istediğimi belirttikten sonraki yazısı ise şöyle:
Değerli şair ve yazar DETSELİ ,
   Bizler şer değil hayır yaymalıyız,  ümitsizlik değil ümit aşılamalıyız. Bunları yapmazsak başkalarını eleştirmeye hakkımız olmaz.
  Ufak bir yazı ile sizi memnun ettiysem ne mutlu bana. Karamsarlıktan, yeis bataklığından insana ancak zarar gelir. Huzur bulduğunuzu belirtmişsiniz asıl bizler sizlerin yazılarınızı ve cevaplarınızı okumakla huzur buluyoruz. O şeref bize aittir.
   Yazıyı gazetede yayınlamak için yazmamıştım. Yoksa internet sayfasına yorum olarak yazabilirdim. İçimden geldiği gibi dobra dobra yazmıştım. Faydalı olacağına inanıyorsanız tabii ki kullanabilirsiniz. Yazılar, sözler bizim değil Sahibinindir. Bizler sadece aracıyız. Güzellikler Hakk'dan,  uygunsuzluklar, eksiklikler bizdendir. Harf ve kelime yanlışlıklarını düzeltmeme müsaade buyurursanız, düzelttikten sonra yayınlarsanız sevinirim. Reklama girmeyecekse adımızı da kullanabilirsiniz. (Ünvanımı kullanmayın lütfen haksız rekabete girmesin.)    Saygılarımla…  Temel KAPLAN
***
NOT: Konya’mızın tanınmış esnafından köyümüz (Gilistra) Gökyurt Kadıoğulları eşrafından Hacı Ali Gündüz’ün vefatını teessürle öğrendim. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dilerim.
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.