Her Ağaçtan Oklava Olmaz
Her undan baklava olmaz
Allah-ü zülcelâl insanoğlunun hizmetine öyle güzel nimetler sunmuş ki insanoğlu bunların şükründe acizdir. İşte bunca güzel nimetlerin arasında ben bu yazımda bazı ağaçlardan bahsedeceğim. Dünya coğrafyasında meyveli meyvesiz binlerce ağaç türü vardır bunların çoğu da şükür Anadolu coğrafyasında mevcuttur çünkü ülkemizin her yöresi ayrı bir iklime ayrı bir yaşama sahiptir hani derler ya bir günde dört mevsim yaşarsın diye işte bu söz Anadolu coğrafyasına çok yakışır.
Bu ağaçlardan birçoğu bizim coğrafyamızda yer alır insanlar ve hayvanlar bunların bazısının meyvesinden bazısının kerestesinden bazısının da yaprağından ve gölgesinden istifade ederler. Bazı kırsal kesimlerde bu ağaçların gıdadan yana zengin olan yapraklarını hayvanlara yedirerekten istifade edildiği vakidir. Bunların başında Konyamızın çok yerinde bol bulunan meşe ağacıdır. Meşe ağacından ne gibi faydalanırız bir kırsal kesimde yakacak odun olarak eskiden evlerin üstüne atılan dam örtüsü olarak mal beslemek için yapraklarını budayıp kışa hazırlayarak faydalandığımız gibi sağlam oluşu nedeni ile evlerin taş duvarı arasına balastır olarak patla keser gibi el aletlerinde saplık olarak dayanıklı dallarını kullanırdık.
Konyamız da Suvarmılık olarak bilinen ağacında diğer adı da (şimşir) kaşığı iyi olurdu eskiden birde at arabası olarak çok kullanılan kara taşıtının da tekerleklerinin orta göbekleri ve daire içi parmaklıkları çok dayanıklı olur ve kullanılırdı şimdi ile genelde şehir içinde ve şehir dışında gölgelik olarak ta revaçtadır. Kavak ağacı ise iki türlüdür bir selvi iki karakavak ve ya kanada kavağı olarak bilhassa dağ köylerinde çay kıyılarında tarlayı bahçeyi selden korumak ve kerestesinden yararlanmak için kullanılır selvi kavağın( birde servi vardır o çam ağacı cinsidir) kerestesi yumuşak olur inşaatlarda uzun süreli kullanılır uç ağaçları çatılarda kullanılır ama karakavak çabuk dejenere olan bir iki kullanımdan sonra eğrilip işe yaramaz hale gelen bir ağaç türüdür onun ağacıda dam üzerine atılarak örtülür ise uzun zaman oda dayanıklıdır. Söğüt genç ince dallarından eskiden tarımda harmanda ve üzüm taşımalarında kullanılmak üzere sele sepet küfe gibi örülmüş vaziyette kullanılırdı kerestesi sadece odun olurdu son yıllarda elma kasası yapımında ve daha değişik süs eşyası olarak ta işe yarar hale gelmiştir. Yaprakları keçi koyun ve merkepler tarafından iştahla yenir ayrıca söğüt ağacının ince dallarından iyi kürek sapı olur ve insanın ellerine yumuşak hitap ettiği için ellerde kabarma olmaz bunlar birer tecrübedir. Başka daha ardıç vardır çok sağlam bir ağaçtır eskiden evlere kereste olarak atılırmış hatta bir ev göçtüğü zaman üzülür bizden o evde hiç ardıç yokmuy du diye halk arasında espri konusu olurdu. Çam ağacının faydaları ise çoktur örneğin evlere kapı pencere ahşap ı olarak bol bol kullanılan uzun ömürlü bir ağaçtır. Bunun ağacı her yerde kullanılır. Evvelden bu naylon ve pakpen gibi yeni oluşumlar çıkmadan, Mesela ekmek teknesi hamur köylerde analarımızın ekmek yaptığı senit yapılan hamura düzen verdiği oklava ve ok ta bu çam ağacından yapılırdı. Burada yazımın başlığına koyduğu yazının yeri geldi anlatayım. Anadolu insanı tabiî ki Yörük ve Türkmen’dir ve göçer olarak gelip yerleşmiştir bu Ana doluya. Bu dağlarda çok yaşamanın verdiği birçok tecrübeleri de vardır kadınlarında erkeklerinde. Yerleşik düzende oturan bir eve dağda otağ kurmuş bir Yörük kadını misafir olur. Evin kadını ekmek yapmaktadır. Tekneden ekseranı (tekneyi sıyıran beze alınan spartula gibi alet) denen demirden aletle aldığı beze yi ekmek şekline sokmak için senit’e koyar Yörük kadını ev kadının elindeki oklavaya bakar çok düzenli değil ve budaklı buda ekseranı ile hamurunu sıyırırken takılıyor. Yörük ay kızım o oklava hangi ağaçtan yapılmış der? Öbürü bilmem ay abıla meşe ağacından allehem (galiba)deyice Yörük kadını ay kızım ok ve ( buda baklavalık böreklik yufka açarken kullanılan alettir) oklava her ağaçtan olmaz der. Ardından bu oklavayı kim yaptı der? Kocam yaptı abıla deyince kadın sergide ekmeğe (bazlama) bakar düzenli değil iyi açılmamış oklava eğri büğrü kadının yaptığı işi eme seme(em ilaçtır) yaramaz olunca derki. Ay gızım. Her ağaçtan oklava olmaz. Her undan baklava olmaz. Her kadın eve avrat olmaz. Her bıyıklı da herif olmaz. Edevat düzenli olmazsa yapılan işte düzenli olmaz önce elinde ki edevatını düzelt sonra el yüzüne çık der. Onun için her ne kadar ağaçları biliyorsak ta neyin neye yaradığını bilmediğimiz çok ağaç türü vardır. Bunları ve ne işlere yaradığını yazmaya kalksak sayfalar yetmez. Dışardan geldiğini bildiğimiz kivi ananas gibi bilinmeyen ağaç meyveleri varda. İşte en çok kullanıp ta nasıl bir bitki de yetiştiğini bilmediğimiz karabiber süs bitkisi gibi bir ağaçta yetişirmiş bende yakın zaman evvel öğrendim bunu. Saygı ile
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.