Hizmet etmenin yaşı, yeri, zamanı yoktur. Yeter ki sen hizmet etmek için niyet et. Belki gönlünden çok büyük işler yapmak geliyordur, ancak imkanların yetersizdir. O zaman bir köşeye çekilip hayal dünyanda kendi başına beklemenin bir anlamı yoktur. İyi niyetle hizmet etmek istiyorsan yoldan bir taşı kaldırmak, yerde gördüğün bir iğneyi alıp kenara koymakta bir hizmettir.
Her hizmet parayla olmuyor. Evet maalesef parasız hiçbir şey olmuyor desek te bazen sıkıntı içinde ki bir insana sadece bir gülümseme bile yardımdır, hizmettir. Öyle zamanlar olur ki başlayan bir işe “kolay gelsin” demek, olumsuz düşüncelerle insanların moralini bozmak yerine, daha ılımlı ve sıcak olumlu eleştirilerde bulunmakta bir hizmettir.
Ancak öyle bir zaman içinde yaşıyoruz ki artık her şeyimiz maddiyata dayanmış, maneviyatı hiçe sayar olmuşuz. İşte tüm sıkıntılarımız, tüm dertlerimizin de kaynağı tam da bu maddiyatçılığımızdır. Yolumuzu kaybetmemizin, içsel darlıklar yaşamamızın tek sebebi her şeyi bu maddiyatçılığa bağlamamızdan geçiyor.
Çok varlıklı insanların çok hizmetler edecekmiş gibi konuştuğuna, her konuya söyleyecek sözü olduğuna bakmayın. Öyle insanlar var ki tüm servetlerine rağmen bir çobanın verdiği hizmeti veremez, bir temizlikçinin yaptığı hayrı yapamaz.
Dün bir dost meclisinde sohbet ederken konu çektiğimiz filme geldi, daha ben “bilet alacak mısınız” bile demeden, içlerinden en yoksul olanı atlayıp “ablacığım Bozkır için unutulmaz bir iş yaptınız, imkanım elverse de keşke bende sana destek olabilsem, ama ne aklım erer bu işlere nede cebim müsait yinede iki bilet alayımda destek olayım size demez mi!!!” Elbette ki o insanın parasını almak olmazdı. Ama bana verdiği moral ve cesaretle, bırakmak üzere olduğum, pes etmek üzere olduğum davama geri döndüm. Bu dostumuzun yaptığı hizmet değil midir? Belki de milyonlarca liraya bedel bir destek ve moral verdi bana…
Takdir edilmek yada birilerince el üstünde tutulmak için çabalamıyoruz. Birileri teşekkür etsin diye de beklemiyoruz. Bir davamız ve bir amacımız var ki yıllardır bu amaç için çırpınıyoruz. Çok kişileri kaybettim etrafımdan, çok iş kaybım oldu ama asla yılmadım. Doğru bildiğim yolda devam ettim. Herkes gibi bizimde hatalarımız, yanlışlarımız olmuştur, hatasız kul olur mu? İstediğimiz kimsenin bize alkış tutması falan değil ama en azından yaptığımız işin farkına varıp, konuşurken boş konuşmasalar olmaz mı?
Çalışana, üretene, düşünene, emek sarf edene biraz saygı istesek çok şey mi istemiş oluruz.
Her hizmet parayla olmuyor. Evet maalesef parasız hiçbir şey olmuyor desek te bazen sıkıntı içinde ki bir insana sadece bir gülümseme bile yardımdır, hizmettir. Öyle zamanlar olur ki başlayan bir işe “kolay gelsin” demek, olumsuz düşüncelerle insanların moralini bozmak yerine, daha ılımlı ve sıcak olumlu eleştirilerde bulunmakta bir hizmettir.
Ancak öyle bir zaman içinde yaşıyoruz ki artık her şeyimiz maddiyata dayanmış, maneviyatı hiçe sayar olmuşuz. İşte tüm sıkıntılarımız, tüm dertlerimizin de kaynağı tam da bu maddiyatçılığımızdır. Yolumuzu kaybetmemizin, içsel darlıklar yaşamamızın tek sebebi her şeyi bu maddiyatçılığa bağlamamızdan geçiyor.
Çok varlıklı insanların çok hizmetler edecekmiş gibi konuştuğuna, her konuya söyleyecek sözü olduğuna bakmayın. Öyle insanlar var ki tüm servetlerine rağmen bir çobanın verdiği hizmeti veremez, bir temizlikçinin yaptığı hayrı yapamaz.
Dün bir dost meclisinde sohbet ederken konu çektiğimiz filme geldi, daha ben “bilet alacak mısınız” bile demeden, içlerinden en yoksul olanı atlayıp “ablacığım Bozkır için unutulmaz bir iş yaptınız, imkanım elverse de keşke bende sana destek olabilsem, ama ne aklım erer bu işlere nede cebim müsait yinede iki bilet alayımda destek olayım size demez mi!!!” Elbette ki o insanın parasını almak olmazdı. Ama bana verdiği moral ve cesaretle, bırakmak üzere olduğum, pes etmek üzere olduğum davama geri döndüm. Bu dostumuzun yaptığı hizmet değil midir? Belki de milyonlarca liraya bedel bir destek ve moral verdi bana…
Takdir edilmek yada birilerince el üstünde tutulmak için çabalamıyoruz. Birileri teşekkür etsin diye de beklemiyoruz. Bir davamız ve bir amacımız var ki yıllardır bu amaç için çırpınıyoruz. Çok kişileri kaybettim etrafımdan, çok iş kaybım oldu ama asla yılmadım. Doğru bildiğim yolda devam ettim. Herkes gibi bizimde hatalarımız, yanlışlarımız olmuştur, hatasız kul olur mu? İstediğimiz kimsenin bize alkış tutması falan değil ama en azından yaptığımız işin farkına varıp, konuşurken boş konuşmasalar olmaz mı?
Çalışana, üretene, düşünene, emek sarf edene biraz saygı istesek çok şey mi istemiş oluruz.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.