Hollanda’da 3 Mart 2010 yerel seçimlerdeBozkırlı Hemşerimiz Sayın, Ahmet Suat ArıHollanda İktidar partisi Hıristiyan Demokratların (CDA) Enschede’den aday olmuştur. Enschede Belediye Meclis Üyesi ve Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD-Hollanda) Genel Sekreterliğini de yapan hemşehrimiz Ahmet Suat Arı ile Uzun zamandır internetten tanışıyor, yazılarını takip ediyorum.
Avrupa’da siyasette etkin ve söz sahibi olan Hemşerimiz Ahmet Suat Arı tarafından kaleme alınan, 15 Türk kökenli politikacı tarafından imzalanan ve Hollanda Başbakan Jan Peter Balkenende’ye gönderilen bir mektubunda yeni kabinde Türk kökenli bir bakan yer vermesi isteğinde bulunduğu yazısıyla dikkatimi çekmişti. Böyle girişken ve entelektüel bir hemşeriye sahip olmak ne kadar mühimdir onu Hollanda’da yaşayanlar bilir. Bu konuda Hollanda’da yaşayan iki kardeşlerimden sürekli bilgi alıyorum inşallah seçimlerden başarı ile çıkarlar.
Son yıllarda Avrupa’da Türk ve İslâm karşıtı aşırı sağ partilerin oylarının yükseldiğini okuyoruz bu konuda gurbetçilerimiz Ahmet Suat Arı ve onun gibi aday olanları desteklemelidirler. Sizlere Ahmet Suat Arı’nın Hollanda seçimleri konusunda yazdığı makaleyi sunuyorum.
Muammer tunahan
Oy kullanma(ma)lı mı?
Yerel seçimler için geri sayım başladı. Ben dahil binlerce aday şu an seçmenlerin teveccühüne mazhar olmak için hummalı bir çalışma içinde. 3 Martta dananın kuyruğu kopacak ve belediyelerin yeni yönetimleri belirlenecek. Demokrasilerde gayet sıradan bir durumdur bütün bu olanlar. Buna bazan bir güvenoyu almak, bazan da görevi devralmak olarak bakabiliriz. İktidarda olan partiler güvenoyu almak için, muhalefettekilerse iktidar olabilmek için mücadele ederler. Seçimler, seçmenlerin dört yılda bir siyasileri imtihan ettiği bir fırsattır da demek mümkündür.
Yerel seçimleri genel seçimlerden ayıran en önemli özellik siyasi partilerin her şehirde farklı politika ve stratejilerinin olabilmesidir. Ayrıca mahalli iktidarlar merkezi iktidardaki parti veya partilerden farklılık gösterebilir. Dolayısıyle seçmenler için ölçüt her partinin mahalli programlarıdır. Daha doğrusu ölçüt olması gerekendir diyebiliriz, zira her nekadar mahalli programlar ve öncelikler farklı da olsa genel poltikalar seçmenleri yönlendirmektedir.
Mart 2006′daki seçimlerde bunu çok açık bir şekilde gözlemledik. O zamanki iktidar partileri CDA, VVD ve D66, o zaman takip edilen politikalar sebebiyle seçmenlerin hışmına uğradılar.
Bu seçimlerde de durum pek farklı görünmüyor. Bir çok başarılı yerel yönetici sırf partilerinin genel politikaları veya hükümetin icraatı yüzünden seçmenler tarafından cezalandırılacak. Bu da politikada kaderin cilvesidir tabii ki.
Bu seçimleri diğerlerinden ayıran bir başka özellik ise iki şehir dışında seçimlere bile girmeyen
ırkçı, İslam düşmanı bir partinin dominant bir rol oynamasıdır. Hem de seçimlere girebilmek için bir kaç aday bulmaktan aciz, tek kişinin hükümran olduğu, üyesi ve denetim organı olmayan bir parti.
Tek söylemi İslam düşmanlığı. Bir de her türlü nezaketten yoksun kaba sokak kabadayısı söylemleri olan bir parti. Ancak bu parti, şimdi genel seçim olacak olsa kesin ikinci, ancak birinci olması da muhtemel bir konumda. En azından hatırı sayılır bir kaç kamuoyu araştırma kuruluşunun anketlerinden çıkan sonuç budur. Bu parti ve lideri ülkede yaşayan Müslümanlar için büyük bir tehdit oluşturmakla birlikte Hollanda kamu güvenliğini de tehdit etmektedir. Roermond Belediye Meclisi üyesi Selçuk Öztürk’ün de isabetle tesbit ettiği gibi bu parti Müslümanlardan çok Hollanda yerlilerinin problemidir. Bu problemi bertaraf etmek göçmenlerden ziyade Hollanda yerlilerinin görevidir. Göçmenlerin yapması gereken onlara gereken desteği vermektir.
Bu destek saygın siyasi partilerde aday olanlara oy vermekle hayat bulur. Aman, benim oyumla ne değişecek demeye ne hakkımız var ne de öyle bir lüksümüz. Hatta oy vermeyi ırkçılarla mücadelenin en önemli aracı olarak da görebiliriz.
Bu çerçevede kullanılmayan her oy ırkçı, İslam ve Müslüman düşmanı partilerin dolaylı olarak desteklenmesi anlamına gelir. 31 Martta Rotterdam’da Damala Gazetesi ve UETDnin birlikte organize ettiği siyasi panelde konuşan Türk kökenli siyasetçiler seçimlere katılım için kendilerine % 70′lik bir hedef koyduklarını ve bunun gerçekleşmesi durumunda Rotterdam siyasetinin kaderini Türklerin belirleyeceğini ifade ettiler. Bu oran oldukça yüksek bir oran, ancak imkansız değil. Türklerin kendi sivil toplum kuruluşları, medya ve esnafının yoğun işbirliğiyle bu hedef tutturulabilir. Bu da adayların seviyeli ve toplum için siyaset yapmasıyla mümkündür. Zira sadece bir kişinin seçilmesi bir şey ifade etmez, ama bir kaç kişi değişik partilerden seçildiği takdirde gelecek için iyi bir altyapı oluşturulmuş olur. Şehirlerdeki aday sayısına baktığımız zaman bunun mümkün olabileceğini göreceğiz.
Göçmenlikten yerliliğe geçiş sürecimizin önemli mihenk taşlarından olan siyasi katılıma herkesin gerekn önemi vereceğinden eminim, ancak sadece önem vermekle bir şey elde edemezsiniz.
Aynı zamanda onun için çaba da sarf etmelisiniz. İşte 3 Mart seçimlerinde kullanacağınız oy da bu çabanın bir parçası olacaktır. Gelin bu anlayışla oyumuzu kullanıp sor umluluğumuzu yerine getirelim.
Ben Enschede’de oylarınıza talibim!
Ahmet Suat Arı
26.02.2010
Muammer TUNAHAN
Mail: [email protected]