KONYA MİLLETVEKİLİ SAYIN MUSTAFA KALAYCI’NIN 30.06.2010 TARİHİNDE TBMM GENEL KURULUNDA DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YASASI GÖRÜŞMELERİ ESNASINDA YAPTIĞI KONUŞMA METNİ
VEKİL İMAMALARIN MAĞDURİYETİ GİDERİLSİNVekil imam-hatipler meselesi. Umuyorum ki tüm arkadaşlarımıza da aynı şekilde bunların yaşadığı mağduriyetler, bu konudaki bilgiler gelmektedir. Gerçekten, bu sorunu bu tasarıda çözmemiz gerekmektedir Sayın Bakan. Bu arkadaşlarımız umutla bekliyor, merakla bekliyor; "Olacak mı? Olacaksa nasıl olacak, hangi şartlar aranacak?" sürekli bizlere bu konuları soruyorlar. Sizin bu konuda "Hükûmet olarak bir irade ortaya koyduk." diye bir açıklamanız oldu. Hâlbuki, Sayın Bakan, Hükûmet tasarısında bu konuda bir hüküm yok. Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz kanun teklifi, biliyorsunuz, Plan ve Bütçe Komisyonunda tasarıyla birleştirildi ancak kadro ihdası ve altı ay içinde bu arkadaşlarımızın bu kadrolara atanmalarını öngören hüküm maalesef tasarıya sizlerin oylarıyla eklenmedi. Komisyon toplantılarına başlamadan önce siz bu konuda olumlu yaklaştınız aslında ama maalesef bir oyalama içerisinde oldunuz. Diyanet teşkilatında haksızlığın, adaletsizliğin esamisinin bile olmaması gerekir. Madem teşkilat kanunu düzenliyoruz, o hâlde Diyanet çalışanlarının sıkıntılarına çözüm getirmemiz gerekmektedir. Sadece vekil imam-hatipler değil mağdur olan. 4/B'li imamlar, müezzin kayyımlar ve Kur'an kursu hocaları, fahri öğreticiler, bu arkadaşlarımızın da sorununu halletmemiz gerekir; aynı görevi yapan kadrolu arkadaşlarına göre hem ücret yönünden hem de özlük hakları bakımından büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bu eşitsizliktir, haksızlıktır, bu haksızlığı giderelim, bunun yeri de Türkiye Büyük Millet Meclisidir, önümüzde de bir fırsat vardır, teşkilat tasarısı görüşülüyor, bu konulara çözüm getirelim diyorum.
Hac ve umre gelirleri mutlaka şeffaf olmalıdır. Bu alanda çok büyük sıkıntılar bulunmaktadır. Bu maddede yine, hac gelirlerinin vergiden muaf tutulması ve kamu parası sayılmaması, her türlü şaibeye açık düzenlemelerdir. Diyanet İşleri Başkanlığı, her türlü dedikodu ve şayialardan uzak tutulmalıdır. Buna fırsat ve imkân verilmemesi için gerekli tedbirler mutlaka alınmalıdır. Bunun için, Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğünün bünyesinde, hac ve umre döner sermaye işletmesi mutlaka kurulmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz önerge, bu konuyu düzenlemektedir.
Hac ibadeti, kesinlikle bir istismar aracı olarak kullanılmamalı, birilerinin bu ibadet üzerinden rant veya fahiş gelir elde etmeye çalışması kesinlikle engellenmelidir. Hac, objektif, şeffaf ve hukuki kurallara göre yapılmalı, şu anda olduğu gibi, diğer İslam ülkelerine göre en pahalı hac organizesi olmaktan da kurtarılmalıdır. Hac ve umre ücretlerinin düşürülmesi için mutlaka gerekli tedbirler alınmalıdır. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığına görev verilmesini teminen tasarıya hüküm konulmalıdır.
Bizim verdiğimiz desteğe rağmen, Hükûmetin katılmaması ve bazı arkadaşların katılmaması nedeniyle bu önerge reddedildi.
Sadece ücretlerin pahalılığı değil, aynı zamanda, bu uçak tekelinin, hava yolu tekelinin de mutlaka kaldırılması gerekmektedir. Bugün hava yollarına mecbur edilen hacı adayları fahiş fiyatlarla âdeta soyulmaktadır. Kara yoluyla hac ve umreye gidilebilmesinin önü açılmalıdır. 1940'larda gemiyle hacca gidilirken bugün neden gidilemiyor? Medine-Hicaz demir yoluyla Osmanlı hacı taşımıştır. Şimdi bu yollar neden kullanılmıyor? Bu konularda mutlaka gerekli düzenlemeler yapılmalı diyorum.
HAC VE UMRE GELİRLERİ ŞEFFAF OLMALIDIR
Görüşmekte olduğumuz madde hac ve umre hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin hususları düzenlemektedir. Hac ibadeti İslam'ın temel esaslarından biridir, hem mal hem de beden ile yapılan ibadettir. Hac ibadeti, insana çok büyük bir manevi haz vermesinin yanında yerine getirilmesi bakımından birtakım zorlukları da taşımaktadır.Hac ve umre gelirleri mutlaka şeffaf olmalıdır. Bu alanda çok büyük sıkıntılar bulunmaktadır. Bu maddede yine, hac gelirlerinin vergiden muaf tutulması ve kamu parası sayılmaması, her türlü şaibeye açık düzenlemelerdir. Diyanet İşleri Başkanlığı, her türlü dedikodu ve şayialardan uzak tutulmalıdır. Buna fırsat ve imkân verilmemesi için gerekli tedbirler mutlaka alınmalıdır. Bunun için, Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğünün bünyesinde, hac ve umre döner sermaye işletmesi mutlaka kurulmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz önerge, bu konuyu düzenlemektedir.
Hac ibadeti, kesinlikle bir istismar aracı olarak kullanılmamalı, birilerinin bu ibadet üzerinden rant veya fahiş gelir elde etmeye çalışması kesinlikle engellenmelidir. Hac, objektif, şeffaf ve hukuki kurallara göre yapılmalı, şu anda olduğu gibi, diğer İslam ülkelerine göre en pahalı hac organizesi olmaktan da kurtarılmalıdır. Hac ve umre ücretlerinin düşürülmesi için mutlaka gerekli tedbirler alınmalıdır. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığına görev verilmesini teminen tasarıya hüküm konulmalıdır.
HAC ÜCRETLERİ DÜŞÜRÜLMELİDİR
Plan ve Bütçe Komisyonunda, tasarı görüşmelerinde, Türkiye'de hac ücretlerinin yüksek olduğu, bu miktarın düşürülmesi gerektiği gündeme gelmiş ve bu konuda, AKP Balıkesir Milletvekili değerli arkadaşımız Ali Osman Sali Bey önerge vermiştir ve Milliyetçi Hareket Partili üyeler olarak biz bu önergeyi destekledik.Bizim verdiğimiz desteğe rağmen, Hükûmetin katılmaması ve bazı arkadaşların katılmaması nedeniyle bu önerge reddedildi.
Sadece ücretlerin pahalılığı değil, aynı zamanda, bu uçak tekelinin, hava yolu tekelinin de mutlaka kaldırılması gerekmektedir. Bugün hava yollarına mecbur edilen hacı adayları fahiş fiyatlarla âdeta soyulmaktadır. Kara yoluyla hac ve umreye gidilebilmesinin önü açılmalıdır. 1940'larda gemiyle hacca gidilirken bugün neden gidilemiyor? Medine-Hicaz demir yoluyla Osmanlı hacı taşımıştır. Şimdi bu yollar neden kullanılmıyor? Bu konularda mutlaka gerekli düzenlemeler yapılmalı diyorum.
Sırıstat Haber Merkezi: Yakup ÇETİN
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.