Bazılarının Kütük hoca olarak ancak gerçekte Kütüb hoca namıyla tanınan Mustafa YAVUZ, Konya ili, Bozkır ilçesinin Kınık Köyünde doğmuştur. Annesi Hatice Hanım, babası İsmail Efendi’dir. Hasibe Hanımla evlenmiştir. Hoca efendinin Ahmet Ziya, İsmail Hakkı isminde iki oğlu ve Vesile isminde bir kız çocuğu vardır.
Kütüb Hoca Efendi ilköğrenimini kendi köyünde bulunan medrese de tamamlamıştır. Daha sonra, Konya da Ebubekir Sami Paşa Medresesi'nin devamı olarak 1909 da kurulan, öğrenim süresi 10 yıl olan ve kütüphanesi, laboratuarları, konferans salonlarıyla Batı'nın en modern ilim kuruluşlarını aratmayan bir öğretim müessesesi olan Islah-ı Medaris-i İslami’ye (Islah-ı Medaris) devam eder. Gazete ve matbaası da bulunan, Islah-ı Medaris-i İslami’ye bugünkü iplikçi camiinin karşısında, hükümet caddesi üzerinde bulunan merkez bankasının yerindedir. Yeni medresede, sınıflardan başka kütüphane, konferans salonu, laboratuar ve müderris evi de bulunuyordu. Dersler, modern bir müfredat programına uygun olarak yapılmaktadır. Eğitim ve öğretimde, yeni didaktik ve pedagojik metotlar uygulamaya konuldu. Medreseyi kuranlar Mehmed Bahaeddin Efendi’nin oğulları Mehmed Zeynelabidin Efendi, Mehmed Rifat Efendi ve Şeyhzade Ahmet Ziya Efendi’dir. Aralarında, üç kardeşin yanı sıra, Musa Kazım, Refik Bey, Ali Kuds•'3fi Efendi ve yabancı dil hocası olarak bir Ermeni’nin de bulunduğu tanınmış bir öğretmen kadrosuna sahip olan medresede, geleneksel ilimlerin yanında, fizik, kimya, astronomi, coğrafya, spor gibi yeni branşlarda da dersler veriliyordu. Fransızca, Osmanlı medrese geleneğinde ilk kez, bu medresede, yabancı dil olarak ders programına alınmıştı.
Medrese eğitimi süresince hocası Şeyhzade Ahmet Ziya Efendi’nin en gözde öğrencilerindedir. Ahmet Ziya Efendi’nin Kütüb Hoca üzerindeki etkisinin en önemli göstergesi olarak Kütüb Hoca’nın ilk evladına Ahmet Ziya ismini vermesini gösterebiliriz. Kütüb Hoca medrese eğitimini birincilikte tamamladığı için, bugünkü okul birincilerine mezuniyet kütüğüne plaket çaktırma töreninin farklı bir tarzı olan mezuniyet gününde vaaz verme hakkını elde etmiştir.
Kütüb Hoca Efendi, medrese eğitiminin ardından kendi doğum yeri olan Kınık, Alıssa, Taşbaşı, Dinek köylerinde imam-hatiplik görevlerinde bulunmuş, bu köylerde şu an bazıları hayatta olan, Ülkemiz ve Konya hayatına önemli ilmi katkılarda bulunan çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir.
Medrese’ye kayıt sırasında hocaları Kütüb Hoca Efendi’den güzel ahlaktan ibaret olan İslam terbiyesini diriltip, İslami eğitimin yayılmasını ve eğitimini tamamladıktan sonra Allah rızası dışında bir şey gözetmeden karşılıksız olarak halkının fertlerini yetiştirmeye vaktinin tamamını feda etmesini talep etmişlerdi. Hoca Efendi’de, hocalarının bu talebine son nefesine kadar sadık kaldı. Yaptığı bütün hizmetlerde önce Allah rızasına ulaşmayı hedefledi. Ömrünün tamamında Bozkır ve Çumra bölgesindeki halkın aydınlanmasında bir ışık olmaya çalıştı. Elden ele, gönülden gönüle, zihinden zihine taşınan ilmin bir neferi oldu. Son nefesine kadar elinden kitaplarını düşürmedi. Geriye bıraktığı kitaplarının üzerindeki parmak izleri bu durumun en güzel tanığı olarak bugünde varlığını devam ettirmektedir. Hoca efendi bir son dönem Osmanlı’sı olarak doğdu ve bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak zaten gönlünden ve zihninden hiç ayırmadığı Hakk’ına kavuştu. Ardında kitapları, evlatları, talebeleri, gök kubbede bugünde dolaşan vaazları ve birde fakirhanesi kaldı. Hoca Efendi’nin evlatları ve talebeleri tarafından yaptırılan mezarı kendi doğduğu köyde bulunmaktadır.
KAYNAKLAR
Sayın;Yrd. Doç. Dr. Mustafa YAVUZ Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü
Sarıkaya, Yaşar.(2007 ).Osmanlı Dönemi Konya’sında Medrese Kurucusu ve Patronu Olarak Sufiler ve Âlimler (18.-19. Yüzyıllar), Turkish Studies Volume 2 /1.
Arabacı, Caner (1998). Osmanlı Dönemi Konya Medreseleri, 1900–1924, Konya Ticaret Odası Yayınları, Yayın No: 9.
Katkılarından dolayı Mustafa YAVUZ Bey’e teşekkür ederim.
Kütüb Hoca Efendi ilköğrenimini kendi köyünde bulunan medrese de tamamlamıştır. Daha sonra, Konya da Ebubekir Sami Paşa Medresesi'nin devamı olarak 1909 da kurulan, öğrenim süresi 10 yıl olan ve kütüphanesi, laboratuarları, konferans salonlarıyla Batı'nın en modern ilim kuruluşlarını aratmayan bir öğretim müessesesi olan Islah-ı Medaris-i İslami’ye (Islah-ı Medaris) devam eder. Gazete ve matbaası da bulunan, Islah-ı Medaris-i İslami’ye bugünkü iplikçi camiinin karşısında, hükümet caddesi üzerinde bulunan merkez bankasının yerindedir. Yeni medresede, sınıflardan başka kütüphane, konferans salonu, laboratuar ve müderris evi de bulunuyordu. Dersler, modern bir müfredat programına uygun olarak yapılmaktadır. Eğitim ve öğretimde, yeni didaktik ve pedagojik metotlar uygulamaya konuldu. Medreseyi kuranlar Mehmed Bahaeddin Efendi’nin oğulları Mehmed Zeynelabidin Efendi, Mehmed Rifat Efendi ve Şeyhzade Ahmet Ziya Efendi’dir. Aralarında, üç kardeşin yanı sıra, Musa Kazım, Refik Bey, Ali Kuds•'3fi Efendi ve yabancı dil hocası olarak bir Ermeni’nin de bulunduğu tanınmış bir öğretmen kadrosuna sahip olan medresede, geleneksel ilimlerin yanında, fizik, kimya, astronomi, coğrafya, spor gibi yeni branşlarda da dersler veriliyordu. Fransızca, Osmanlı medrese geleneğinde ilk kez, bu medresede, yabancı dil olarak ders programına alınmıştı.
Medrese eğitimi süresince hocası Şeyhzade Ahmet Ziya Efendi’nin en gözde öğrencilerindedir. Ahmet Ziya Efendi’nin Kütüb Hoca üzerindeki etkisinin en önemli göstergesi olarak Kütüb Hoca’nın ilk evladına Ahmet Ziya ismini vermesini gösterebiliriz. Kütüb Hoca medrese eğitimini birincilikte tamamladığı için, bugünkü okul birincilerine mezuniyet kütüğüne plaket çaktırma töreninin farklı bir tarzı olan mezuniyet gününde vaaz verme hakkını elde etmiştir.
Kütüb Hoca Efendi, medrese eğitiminin ardından kendi doğum yeri olan Kınık, Alıssa, Taşbaşı, Dinek köylerinde imam-hatiplik görevlerinde bulunmuş, bu köylerde şu an bazıları hayatta olan, Ülkemiz ve Konya hayatına önemli ilmi katkılarda bulunan çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir.
Medrese’ye kayıt sırasında hocaları Kütüb Hoca Efendi’den güzel ahlaktan ibaret olan İslam terbiyesini diriltip, İslami eğitimin yayılmasını ve eğitimini tamamladıktan sonra Allah rızası dışında bir şey gözetmeden karşılıksız olarak halkının fertlerini yetiştirmeye vaktinin tamamını feda etmesini talep etmişlerdi. Hoca Efendi’de, hocalarının bu talebine son nefesine kadar sadık kaldı. Yaptığı bütün hizmetlerde önce Allah rızasına ulaşmayı hedefledi. Ömrünün tamamında Bozkır ve Çumra bölgesindeki halkın aydınlanmasında bir ışık olmaya çalıştı. Elden ele, gönülden gönüle, zihinden zihine taşınan ilmin bir neferi oldu. Son nefesine kadar elinden kitaplarını düşürmedi. Geriye bıraktığı kitaplarının üzerindeki parmak izleri bu durumun en güzel tanığı olarak bugünde varlığını devam ettirmektedir. Hoca efendi bir son dönem Osmanlı’sı olarak doğdu ve bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak zaten gönlünden ve zihninden hiç ayırmadığı Hakk’ına kavuştu. Ardında kitapları, evlatları, talebeleri, gök kubbede bugünde dolaşan vaazları ve birde fakirhanesi kaldı. Hoca Efendi’nin evlatları ve talebeleri tarafından yaptırılan mezarı kendi doğduğu köyde bulunmaktadır.
KAYNAKLAR
Sayın;Yrd. Doç. Dr. Mustafa YAVUZ Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü
Sarıkaya, Yaşar.(2007 ).Osmanlı Dönemi Konya’sında Medrese Kurucusu ve Patronu Olarak Sufiler ve Âlimler (18.-19. Yüzyıllar), Turkish Studies Volume 2 /1.
Arabacı, Caner (1998). Osmanlı Dönemi Konya Medreseleri, 1900–1924, Konya Ticaret Odası Yayınları, Yayın No: 9.
Katkılarından dolayı Mustafa YAVUZ Bey’e teşekkür ederim.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.