Eskiler ihtiyaç gidermeyi değişik ifadelerle adlandırmışlar. Defi hacet, su dökme, yüznumaraya gitme, helâ vs derken günümüzde tuvalet, en son lavabo olarak söyleniyor. Günümüzde bu iş tam bir sektör olmuş vaziyette. Bunlar için ihaleler, vs ler oluşturulmakta. Çok küçükken duyardık İstanbul’da tuvalet bile paralıymış diye.
Yaşlı bir amca parkın kenarına çekilmiş, küçük ihtiyacını giderdi. Yanına varıp az ileride tuvalet var, neden oraya gitmiyorsun da parkı kirlettin dedim. Adam oğlum cebimde beş kuruş yok ki tuvalete gitsem, deyince düşündüm. Adam devam etti. Ben hastayım doktordan köye gideceğim. Bugün kaç kez gitmek zorunda kalınca para bitti, dedi. Düşündüm ve hak verdim adama. Çünkü atalarımız bir cami yanına yıkanma yeri, tuvalet ve kalma yeri yaparak bu sorunu çözmüşler. Peki, şuan da köyden veya yabandan Konya’mıza gelenlerin halini sorgulayan yok galiba. Bir misafir gezdi dolaştı namaz kılacak, ihtiyaç için 75kuruşu ödemek zorunda. Öğle ikindi, akşam, 2,5,3tl yi buluyor. Paran varsa sorun değil. İşyerleri olanlar da işhanlarının tuvaletinden birer anahtarla, işlerini hallediyorlar. Konya dışından gelenlerin vay haline o zaman. Kılınmayan namazlardan öncelikle şehrin yönetiminden sorumlu insanlar sonra da biz üzerimize düşeni alırız galiba. Hem dünyayı Konya’ya çağırıyoruz: Gez dünyayı gör Konya’yı, ya da; Gel ne olursan ol yine gel diye. Ondan sonra üzerimize düşeni yapmayalım. Özellikle otogarlar ve cami çevresine bir çözüm bulunması gereklidir diye düşünüyorum. Biliyorum parasız olunca bazı sorunlar çıkacak, temiz tutulmayacak, ama orada çalışanların maaşları başka şekilde çözülebilir. Ya da cami çevresindekiler mutlak çözülmesi gerekiyor. Zaten bir çelişki yok mu? Özellikle bazı vakıf camilerinin tuvaletlerinin paralı olması gerçekten hak mahrumiyeti açısından sıkıntılı olmaz mı? Vakıftan mahrum olmak mahrum edenleri yakalamaz mı? Temizlik ihtiyaçları, işçi vs lafları bunun için bahane olmamalı. Bunu sorun olarak görülürse çözümü de mutlaka bulunur, vardır da zaten.
Şehir içi ve şehirlerarası otogarlarda da tuvalet sorunlarını görmek mümkündür. Buralarda şubesi olan firmalardan yeteri kadar para alınmıyor mu? Onlar oraya belli bir ücret ödüyorlar. Yolcularda mutlaka o firmaların biriyle yolculuk yapmıyor mu? E e o zaman hem taşırken bilete para öde, hem otogardaki tuvaletlere. Bir de bunun yanında firmalar, yolcuları götürürken anlaştıkları dinlenme istasyonlarına indiriyorlar. Orada da en az 1-2 tl de onlar alıyor. Yani hem bilet satacaksın, hem anlaştığın firmaya müşteriyi indirip yemek yiyince kazandıracaksın, hem de bir ihtiyaç gidermeyi çözmeyeceksin. Biraz haksızlık olmuyor mu? Bir bilet alınca firma senin su, çay ve ihtiyaç gidermenden sorumlu olması gerekmez mi? Iğdır’da görev yaptığım zamanlar İzmir’den binince otuz saate yakın yolculuğumuz sürüyordu.1,5 gün yoldasın. Kaç yere uğradığını hesap bile edemezsin. Her uğradığın yerlerdeki hem yeme-içme fiyatları en az iki katı ihtiyaç gidermeler;2-3tl arasındaydı. Çık çıkabilirsen, işin içinden. Aslında bu konular doğrudan taşımacılığı ilgilendiren kurumların konusu. Şehirdeki ihtiyaçlar da sanırım belediye’nin konusu. Şimdiye kadar görmezden gelinen konular aslında gittikçe büyüyor. Böyle giderse benzin istasyonlarındaki lavabolarda paralı olacak.
Her şey paraya bağlanıyor. İnsanlık, misafirperverlik yardımlaşma başka bahara kalacak galiba. Başka yerleri bilmiyoruz ancak Konya’mızda sorun yüznumara.
Yaşlı bir amca parkın kenarına çekilmiş, küçük ihtiyacını giderdi. Yanına varıp az ileride tuvalet var, neden oraya gitmiyorsun da parkı kirlettin dedim. Adam oğlum cebimde beş kuruş yok ki tuvalete gitsem, deyince düşündüm. Adam devam etti. Ben hastayım doktordan köye gideceğim. Bugün kaç kez gitmek zorunda kalınca para bitti, dedi. Düşündüm ve hak verdim adama. Çünkü atalarımız bir cami yanına yıkanma yeri, tuvalet ve kalma yeri yaparak bu sorunu çözmüşler. Peki, şuan da köyden veya yabandan Konya’mıza gelenlerin halini sorgulayan yok galiba. Bir misafir gezdi dolaştı namaz kılacak, ihtiyaç için 75kuruşu ödemek zorunda. Öğle ikindi, akşam, 2,5,3tl yi buluyor. Paran varsa sorun değil. İşyerleri olanlar da işhanlarının tuvaletinden birer anahtarla, işlerini hallediyorlar. Konya dışından gelenlerin vay haline o zaman. Kılınmayan namazlardan öncelikle şehrin yönetiminden sorumlu insanlar sonra da biz üzerimize düşeni alırız galiba. Hem dünyayı Konya’ya çağırıyoruz: Gez dünyayı gör Konya’yı, ya da; Gel ne olursan ol yine gel diye. Ondan sonra üzerimize düşeni yapmayalım. Özellikle otogarlar ve cami çevresine bir çözüm bulunması gereklidir diye düşünüyorum. Biliyorum parasız olunca bazı sorunlar çıkacak, temiz tutulmayacak, ama orada çalışanların maaşları başka şekilde çözülebilir. Ya da cami çevresindekiler mutlak çözülmesi gerekiyor. Zaten bir çelişki yok mu? Özellikle bazı vakıf camilerinin tuvaletlerinin paralı olması gerçekten hak mahrumiyeti açısından sıkıntılı olmaz mı? Vakıftan mahrum olmak mahrum edenleri yakalamaz mı? Temizlik ihtiyaçları, işçi vs lafları bunun için bahane olmamalı. Bunu sorun olarak görülürse çözümü de mutlaka bulunur, vardır da zaten.
Şehir içi ve şehirlerarası otogarlarda da tuvalet sorunlarını görmek mümkündür. Buralarda şubesi olan firmalardan yeteri kadar para alınmıyor mu? Onlar oraya belli bir ücret ödüyorlar. Yolcularda mutlaka o firmaların biriyle yolculuk yapmıyor mu? E e o zaman hem taşırken bilete para öde, hem otogardaki tuvaletlere. Bir de bunun yanında firmalar, yolcuları götürürken anlaştıkları dinlenme istasyonlarına indiriyorlar. Orada da en az 1-2 tl de onlar alıyor. Yani hem bilet satacaksın, hem anlaştığın firmaya müşteriyi indirip yemek yiyince kazandıracaksın, hem de bir ihtiyaç gidermeyi çözmeyeceksin. Biraz haksızlık olmuyor mu? Bir bilet alınca firma senin su, çay ve ihtiyaç gidermenden sorumlu olması gerekmez mi? Iğdır’da görev yaptığım zamanlar İzmir’den binince otuz saate yakın yolculuğumuz sürüyordu.1,5 gün yoldasın. Kaç yere uğradığını hesap bile edemezsin. Her uğradığın yerlerdeki hem yeme-içme fiyatları en az iki katı ihtiyaç gidermeler;2-3tl arasındaydı. Çık çıkabilirsen, işin içinden. Aslında bu konular doğrudan taşımacılığı ilgilendiren kurumların konusu. Şehirdeki ihtiyaçlar da sanırım belediye’nin konusu. Şimdiye kadar görmezden gelinen konular aslında gittikçe büyüyor. Böyle giderse benzin istasyonlarındaki lavabolarda paralı olacak.
Her şey paraya bağlanıyor. İnsanlık, misafirperverlik yardımlaşma başka bahara kalacak galiba. Başka yerleri bilmiyoruz ancak Konya’mızda sorun yüznumara.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.