Recent Comments

Suçu Hep Başkalarında Aramak

Suç altın olsa kimse eğilip almaz sözünü çoğumuz duymuşuzdur. İnsanoğlu yapısı itibarıyla suçu kabul etmeme gibi bir özelliği var. Hatalı ya da suçlu olmak nefsin kabul etmekte en çok zorlandığı olumsuz duygulardan birisidir.

İnsan çok karmaşık duygulardan meydana gelen bir canlıdır. Bu duyguları denetim altına aldıkça erdemli olma ya da örnek insan olma özelliğini taşır. Davranışlarını denetim altına alamayıp onların esiri oldukça insan olma değeri farklılaşır. Düşmez kalkmaz bir Allah’tır, diye halk arasında çok kullanılan bir ifade vardır. Herkes hata yapabilir, ancak önemli olan yaptığın hata karşısındaki tavrındır. Hem suçlu olup hem de güçlü olmanı kimse istemez. Suçlu, ya da hatalı kimse bu benim hatamdır, bu davranış yanlıştır, bu eksikliği kabul ediyorum diyebiliyorsa gerçekten zor olanı yapıyordur. Nefse en ağır geleni, hatayı kabul edebilmektir ki her yiğidin harcı değildir. İşte tam kırılma noktası burasıdır. Hatayı yaptıktan sonraki tavır çok önemlidir. Ya kabul edilir ya da reddedilir. Kabul edilirse, eksikler üzerinde düşünülür aynı hataya düşülmez, edilmezse; hata başkalarına yüklenirse yerinde sayılır. Gelişmeyi engelleyen pek çok faktör vardır. Bunlardan birisi neyin engellediğini tespit etmektir. Bunun için özeleştiri yapabilmek gerekli. Özeleştiri yapamayanlar gerilemeye mahkûmdur. Bazen maç sonrası röportajları dinlerken yenilen takım oyuncuları genellikle; Saha çamurdu, hakem kötüydü, rakip sert oynadı, top bizi sevmedi, önümüzdeki maçlara bakmak lazım, gibi ifadeleri çok duyarız. Bazı konularda başarısız bir akrabam var. Uzaktan davranışlarına şöyle bir baktım. Benim tanıdığım süre içerisinde daha bir kez bu hata benim, bu yanlışı ben yaptım tarzında bir cümle söylediğine şahit olmadım. Her zaman ya eşini, ya annesini ya da babasını veyahut öğretmenini, kaderini, toplumu, ülkeyi suçladığını, görüyorum. Kendisini ise suçladığını hiç duymadım. Bunu kendisine birkaç kez ima etsem de söyleyemedim. Bununla ile ilgili örnekleri çoğaltmak mümkündür. İnanç gereği de böyledir zaten. O nedenle tövbe nin şartlarında da bu var. Hatayı kabul edip, onu bir daha yapmamaya karar vermektir, tövbe. Yasak meyveyi yiyen Âdem babamız hatasını anlayarak yanlış yaptığını kabul etti. Secde etmekten kaçınan şeytan, yaptığının yanlış olduğunu bile bile suçu başkalarına atarak sıyrılmak istedi. Âdem peygamberin dünyaya gönderilmesine sebep olurken hatayı kabul etmeyerek, sadece süre istedi. O süre de kıyamete kadar verildi.

Suçu başkalarında aramak kendi hatalarını örtmenin en kolay yoludur. Örtülen hatalar zamanla daha kötü bir şekilde karşımıza çıkacaktır. Kendi hatalarımıza gülerek bakamadığımız sürece özgüvenimizi tamamlamakta eksik kaldığımızı düşünebiliriz. Genel alışkanlıklarımızdan biri başkalarını kolayca eleştiririz, onların hatalarını hemen görürüz, kendi hatalarımızı görmekten kaçarız. Belki o nedenle atalarımız şöyle demiş: İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır.
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.