Türk siyaseti ve sporu kendine özgü kurallarla ağır aksak devam etmektedir. Kendine özgü dedim çünkü: Bir başka ülkede eşi ve benzerine rastlanamayan ilginçlikler söz konusudur.
Şöyle akşam siyaset ve spor haberlerine bir bakın göreceğiniz manzara hep aynıdır. Son günlerin siyaset ve spor kulislerinde hep kendi tarafını şirin gösterme gayretlerinin sergilendiğini göreceksiniz. Neden mi? birisinde seçimlerden yeni çıktık, diğerinde ise düşme çıkma planları yapılmakta bu arada yanlış bir hareketle ufak bir tökezleme bütün hesapları altüst edebilir.
Sporda da siyasete de birinin rahat hareket etmesinden hoşlanmazlar hep durumlar dengeli gitsin isterler bir taraf biraz geri kaldı mı çare hazır diğerini frenlemek. Müdahaleler zayıfların en güzel limanlarıdır. Zayıflar derken yarışta geri kalanları kastediyorum.
Sporunda siyasetinde emrinde televizyoncu, gazeteci, yorumcu ve programcılar vardır. Onlar âdete kapıkulu askeri gibidir. İki camiada devletten parasal yardım alarak bu işleri yaparlar. Çoğunun cebinden bir kuruş bile çıkmaz. Millete bol keseden sallamayı da ihmal etmezler. Alkışlayanları boldur.
İkisi de müdahaleyi haklı olarak sevmezler ancak kendi çıkarlarına olan haksız müdahalelere de bayılırlar. Keyfi davranmak onların en tabi hakları zannederler yani suyu akışına bırakmazlar.
Maç ve seçim sonuçlarını aylarca günlerce farklı farklı yorumlarlar bundan hiç bıkmazlar. Ama nalıncı keseri gibi hep kendilerinden yana keserler.
Seçim ve sezon sonu yaklaştı mı tavırları rutinin dışına çıkar yakınlaşmalar ve cepheleşmeler yaratırlar amaç bunda nasıl yarar sağlarız düşüncesidir. Sezonun yirmi dört haftasında sekiz maç kazanamayan takın her türlü çareyi deneyerek son on maçın dokuzunu kazanıp ligde kalmaya çalışır
Bazen sırf akşam haberlerde boy göstermek uğruna saçmalarlar dururlar. Hep karşı tarafı anlatırlar. Kendilerine gelince bir başkasını göstererek anlatmaya bayılırlar. Mesela: Bizim siyasi görüşümüz bu mevzuda şöyledir diye hiç demezler. Peki, ne derler derseniz: Biz falan parti gibi gerici değiliz, biz falan parti gibi bağnaz değiliz, biz ırkçı değiliz, biz var ya onlar gibi her şeye muhalefet değiliz… Saymakla bitmez. Bunların her sözü değiliz le biter çok nadir duyarsınız böyleyiz aslında şöyle olmalıyız cümlelerini. Seçimi ve maçı kendi avantajına çevirmek için her yol mubahtır.
Ali Sami Yen deki amigo Şükrü Saraçoğlu’ndaki Fenere… Sallar. İnönü deki Fenere sallar. Şükrü Saraçoğlu’ndaki durur mu? O da Ali Sami Yen’e… sallar. Partilerin gurup konuşmaları stadyumlardan farklı mı? Hiç özeleştiri yaptıkları olmuş mu? Hep sataşmalar ve sallamalarla geçer.
Futbolda başarısız olanlar hep federasyona çatarlar. Siyasette ise bizi rahat mı bıraktılar canım bütün kararlarımızı reddettiler diye daha uzun süre ve geniş yetki isterler.
En ilginç maçlar bizim ülkemizde olur nasıl mı: ligin son hafta kaleciler komik goller yer, son haftalar averaj lazımsa maç 8:0 bile biter. Küme düşmemek için o şehrin bütün Kamu ve özel kuruluşları seferber olurlar. Tarafsız olması gerekenler bırak tarafsızlığı canlı yayınlarda tarafını ilan eder. Örneğin;14 Mayıs 2006 da Denizli’de çöplüğe dönen saha daha temizlenememişken; 19 Mayıs 2007 GS:FB maçında kirlenen Ali Sami Yen Stadı nasıl temizlenecek? Onlar orada dururken geçen yıl ve bu yıl ki GS:FB maçlarının artık maç olmaktan çıktığını görecek gözler yok mu? Son yıllarda ki Ali Sami Yen Stadında ki GS:FB maçlarına dikkat(!)
Siyasette son ayda yaşananlar spordakilerden farksız mı? İkisi de çirkinleşti mi yapamayacağı hareket söyleyemeyeceği laf yoktur. Siyasette de sporda da bunun örnekleri çoktur ve yaşayanların hafızalarında maalesef silinmeyecektir. Fakir fukara edebiyatı vazgeçilemez menüleridir. Hep günü birlik yaşarlar reaksiyoner bir yapıları vardır. Herkese iktidarı da şampiyonluğu da layık görmezler.
Ayrıldıkları noktalar ise Siyasette itibar-ı iade vardır. Sporda nasıl kazanırsa kazansın (şike, teşvik vs.) ebediyen irdelenmez iadesi de olmaz. Sporda başarısız olan yuhalanır istifaya zorlanır istifa etmek istemese bile sonunda istifa etmek zorunda kalır. Siyasette başarı ve başarısızlık fark etmez onlar alkışlanmaya devam eder onların kapıkulları eksik olmaz onları teneşir paklar
Biz toplum olarak oda, cemiyet, borsa, dernek, sendika, baro, kurum vb. her konuda böyleyiz atalarımız boşuna söylememiş ‘’Taşa çıkan keçinin, ağaca çıkan oğlağı olur’’ diye.
Sonuç ne olursa olsun, kazanan Türk Milleti olsun.
Şöyle akşam siyaset ve spor haberlerine bir bakın göreceğiniz manzara hep aynıdır. Son günlerin siyaset ve spor kulislerinde hep kendi tarafını şirin gösterme gayretlerinin sergilendiğini göreceksiniz. Neden mi? birisinde seçimlerden yeni çıktık, diğerinde ise düşme çıkma planları yapılmakta bu arada yanlış bir hareketle ufak bir tökezleme bütün hesapları altüst edebilir.
Sporda da siyasete de birinin rahat hareket etmesinden hoşlanmazlar hep durumlar dengeli gitsin isterler bir taraf biraz geri kaldı mı çare hazır diğerini frenlemek. Müdahaleler zayıfların en güzel limanlarıdır. Zayıflar derken yarışta geri kalanları kastediyorum.
Sporunda siyasetinde emrinde televizyoncu, gazeteci, yorumcu ve programcılar vardır. Onlar âdete kapıkulu askeri gibidir. İki camiada devletten parasal yardım alarak bu işleri yaparlar. Çoğunun cebinden bir kuruş bile çıkmaz. Millete bol keseden sallamayı da ihmal etmezler. Alkışlayanları boldur.
İkisi de müdahaleyi haklı olarak sevmezler ancak kendi çıkarlarına olan haksız müdahalelere de bayılırlar. Keyfi davranmak onların en tabi hakları zannederler yani suyu akışına bırakmazlar.
Maç ve seçim sonuçlarını aylarca günlerce farklı farklı yorumlarlar bundan hiç bıkmazlar. Ama nalıncı keseri gibi hep kendilerinden yana keserler.
Seçim ve sezon sonu yaklaştı mı tavırları rutinin dışına çıkar yakınlaşmalar ve cepheleşmeler yaratırlar amaç bunda nasıl yarar sağlarız düşüncesidir. Sezonun yirmi dört haftasında sekiz maç kazanamayan takın her türlü çareyi deneyerek son on maçın dokuzunu kazanıp ligde kalmaya çalışır
Bazen sırf akşam haberlerde boy göstermek uğruna saçmalarlar dururlar. Hep karşı tarafı anlatırlar. Kendilerine gelince bir başkasını göstererek anlatmaya bayılırlar. Mesela: Bizim siyasi görüşümüz bu mevzuda şöyledir diye hiç demezler. Peki, ne derler derseniz: Biz falan parti gibi gerici değiliz, biz falan parti gibi bağnaz değiliz, biz ırkçı değiliz, biz var ya onlar gibi her şeye muhalefet değiliz… Saymakla bitmez. Bunların her sözü değiliz le biter çok nadir duyarsınız böyleyiz aslında şöyle olmalıyız cümlelerini. Seçimi ve maçı kendi avantajına çevirmek için her yol mubahtır.
Ali Sami Yen deki amigo Şükrü Saraçoğlu’ndaki Fenere… Sallar. İnönü deki Fenere sallar. Şükrü Saraçoğlu’ndaki durur mu? O da Ali Sami Yen’e… sallar. Partilerin gurup konuşmaları stadyumlardan farklı mı? Hiç özeleştiri yaptıkları olmuş mu? Hep sataşmalar ve sallamalarla geçer.
Futbolda başarısız olanlar hep federasyona çatarlar. Siyasette ise bizi rahat mı bıraktılar canım bütün kararlarımızı reddettiler diye daha uzun süre ve geniş yetki isterler.
En ilginç maçlar bizim ülkemizde olur nasıl mı: ligin son hafta kaleciler komik goller yer, son haftalar averaj lazımsa maç 8:0 bile biter. Küme düşmemek için o şehrin bütün Kamu ve özel kuruluşları seferber olurlar. Tarafsız olması gerekenler bırak tarafsızlığı canlı yayınlarda tarafını ilan eder. Örneğin;14 Mayıs 2006 da Denizli’de çöplüğe dönen saha daha temizlenememişken; 19 Mayıs 2007 GS:FB maçında kirlenen Ali Sami Yen Stadı nasıl temizlenecek? Onlar orada dururken geçen yıl ve bu yıl ki GS:FB maçlarının artık maç olmaktan çıktığını görecek gözler yok mu? Son yıllarda ki Ali Sami Yen Stadında ki GS:FB maçlarına dikkat(!)
Siyasette son ayda yaşananlar spordakilerden farksız mı? İkisi de çirkinleşti mi yapamayacağı hareket söyleyemeyeceği laf yoktur. Siyasette de sporda da bunun örnekleri çoktur ve yaşayanların hafızalarında maalesef silinmeyecektir. Fakir fukara edebiyatı vazgeçilemez menüleridir. Hep günü birlik yaşarlar reaksiyoner bir yapıları vardır. Herkese iktidarı da şampiyonluğu da layık görmezler.
Ayrıldıkları noktalar ise Siyasette itibar-ı iade vardır. Sporda nasıl kazanırsa kazansın (şike, teşvik vs.) ebediyen irdelenmez iadesi de olmaz. Sporda başarısız olan yuhalanır istifaya zorlanır istifa etmek istemese bile sonunda istifa etmek zorunda kalır. Siyasette başarı ve başarısızlık fark etmez onlar alkışlanmaya devam eder onların kapıkulları eksik olmaz onları teneşir paklar
Biz toplum olarak oda, cemiyet, borsa, dernek, sendika, baro, kurum vb. her konuda böyleyiz atalarımız boşuna söylememiş ‘’Taşa çıkan keçinin, ağaca çıkan oğlağı olur’’ diye.
Sonuç ne olursa olsun, kazanan Türk Milleti olsun.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.