Sevgili hemşerilerim;
Bu hafta sizlerle bir emperyalist öyküyü paylaşacağım.
Osmanlı’yı kısa sürede aşiretten devlete ve imparatorluğa yükselten büyük ekonomik gücün gizemi, Ankara tiftik keçisinin öyküsünde gizliydi. Süleyman Şah 1299’da ölünce oğulları Kayseri’den Ankara’ya kadar uzanan bölgede tiftik keçisi sürüleriyle yayılıp yerleştiler ve bölgeyi yurt edindiler. O günden başlayarak halk tiftikten ipek gibi kumaşlar dokudu. Türklerin dokuduğu tiftik kumaşının ünü Ankara’dan tüm dünyaya yayıldı ve tiftik keçisi dünyaya Ankara Keçisi(Angora Goat) adıyla anılmaya başladı.
… Tıpkı ipek kumaş gibi Osmanlı ekonomisinin belkemiği ve en çok gelir getiren dışsatım ürünüydü tiftik kumaşı. 1554’te bir çift Ankara keçisi bir “hanedan hediyesi” olarak Kutsal Roma İmparatorluğu’na gönderilmişti. Başta İngiltere ve Hollanda olmak üzere Avrupa’ya ve Arap ülkelerine satılan Osmanlı tiftik kumaşına Avrupa’da öyle büyük bir talep vardı ki, gün geldi Anadolu’da tiftik kumaşı üretimi, Avrupa’nın kumaş talebini karşılayamaz hale geldi. Avrupa bize “işlenmiş tiftik kumaşı satmak yerine işlenmemiş ham tiftik yünü verin, biz kendimiz dokuyalım yada bize damızlık Ankara keçilerini satın” diyordu. Osmanlı’nın dünyadaki Ankara tiftik keçisi ve tiftik kumaşı tekelini kırmaya yönelik bu çabalar karşısında sultanlar, işlenmemiş ham tiftik dışsatımına yasak koymuşlardı.
Avrupalılar Osmanlı’ topraklarından damızlık Ankara keçisi kaçırma girişimlerine başlamışlardı. Evliya Çelebi 1640’larda Ankara için “burası tiftik kumaşı (sof) yeridir… Bu kumaş da Ankara’ya özgüdür. Yeryüzünde bir başka yerde üretme olanağı yoktur. Kadın ve erkek herkesin işi tiftik kumaşı dokumaktır. Fransızlar bu Ankara keçisinden Fransa’ya götürüp yumuşak iplik eğirip tiftik kumaşı dokumak isterler de dokudukları şey sof olmaz. Hatta Ankara’dan eğirilmiş iplik alıp, Fransa’ya götürerek tiftik kumaşı yapalım dediler fakat yine olmadı” der. O tarihlerde başta Ankara olmak üzere; Zir, Çankırı, Beypazarı, Nallıhan ve Kalecik’te 1355 tiftik tezgahının bulunduğu ve her yıl20 bin top kumaşın yurtdışına satıldığını bildiriyordu.
…1711’de güneybatı Almanya’da Pfalz bölgesinde bir Ankara keçisi kırma girişimi, keçilerin iklime uyumsuzluğu nedeniyle başarısız olurken, 1740’da Ankara keçisinin İsveç’e götürülme girişimi önlenmiş ve 1778’de Venedikliler Ankara keçisi besiciliğinde yine iklime uyumsuzluğu nedeniyle düş kırıklığına uğramışlardı. İngilizler yaptıkları araştırmalar sonucu Afrika’da keçilerin yaşayabileceğini belirlemişlerdi. 1830’larda içinde 12 teke ve bir anaç bulunan kafile Afrika’ya gönderilmişse de Osmanlı’nın tekeleri yolculuktan önce kısırlaştırıldıkları anlaşılmış ve bu girişim fiyaskoyla sonuçlanmıştı.
…1790’larda buharlı dokuma tezgahlarının kurulmasıyla İngiltere’de ip eğirme ve kumaş üretiminde kol gücünün yerini buharlı makineler almaya başlamıştı. İngiliz malı ucuz fabrika işi kumaşlar, gümrük duvarlarına yığılarak Osmanlı’nın yerli kumaş üretimini tehdit etmeye başlamıştı.
İngilizler, sömürgeleri olan Hindistan’da Hintli dokumacıların ellerini, parmaklarını keserek el işi, ip eğirme ve kumaş üretimine son vermiş, Hindistan’ın yerli dokumacılığını kanla, şiddetle yok etmiş ve İngiliz malı fabrika işi kumaşlarına Asya’da Pazar açmışlardı böylece.
…Osmanlı’nın ayrılıkçı iç ayaklanmalarla ve Mehmet Ali Paşa’nın isyanıyla bunaldığı 1837’de İngiltere Kraliçesi Victoria, Fransızlarla iş birliği yapıp İngiliz mallarının Mısır ve Suriye’de satılmasını yasaklayan Mehmet Ali Paşa’ya karşı Osmanlı’nın yanında yer aldı. İngilizler, padişah ikinci Mahmud’la 1838 Balta Limanı Antlaşması imzalayarak, Osmanlı tahtının Mehmet Ali Paşa’nın eline geçmesini engellemişti. Bunun karşılığında İngiliz mallarına uygulanan gümrüğü kaldırtmıştı. İngilizler böylece bir yandan Osmanlı pazarını İngiliz fabrika kumaşlarıyla doldurarak Türk yerli dokuma sanayisini yok etmeye yönelirken bir yandan da ham tiftik ve damızlık tiftik keçisinin yabancılara satışını önleyen yasakları delmişti.
Osmanlı’nın sanayisini, dirliğini, düzenliğini bir daha hiç düzelmeyecek denli baltalayan 1838 Balta Limanı Antlaşması’ndan sonra, İngiliz albay Handerson Ankara’dan seçtiği damızlık tiftik keçilerini Güney Afrika’da özel olarak kurulan İngiliz çiftliklerine götürmüş, çoğaltmış ve böylelikle 1856’ya gelindiğinde İngiltere, Osmanlı’nın 1838’e dek koruduğu tiftik kumaşıtekeline son vermişti.
(*) (Cengiz Özakıncı – Osmanlı’dan günümüze emperyalist oyunlar.)
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.