Sevgili yeğenim Kurban Bayramı Arefesinde Zilhicce orucu tuttu. Tutmayla kalmayıp her lafının arasında bizim tutmadığımızı yüzümüze vurdu. Doğrusu alındım. Seferi olduğum aklına gelmedi galiba ama akşam TRT’de Stadyum programı başlayıp konu Hakan Şükür’ün TRT’den aldığı 700.000 Yeni Türk Lirası’na (eski parayla yedi yüz milyar Lira) gelince bu güzel inanç ikliminden çıkıverdi. Zilhicce orucuna gösterdiği hassasiyeti bu konuya hiç göstermediği gibi “az bile alıyor” diye savunmaya geçti. Benim konuşmalarımı dinlemedi. Onun için burada açık açık yazıyorum.
Efendim konuyu biraz daha açmakta fayda görüyorum. “Elhamdülillah” kimsenin kazancında gözüm yok, Allah devletimize zeval vermesin ama geçtiğimiz yıllarda Maliye Bakanımız Sayın Kemal Unakıtan spor kulüplerimizin vergi usulleri konusunda yaptığı bir basın toplantısını bizzat televizyondan izledim. Basın toplantısında spor kulüplerini eleştirerek; Galatasaraylı futbolcu Hakan Şükür’ü örnek verdi. Hakan Şükür’ün Galatasaray’da yıllık yüz milyar Liraya futbol oynadığını beyan etmişti. (paradan altı sıfır atılmadan öneki parayla) Bu açıdan bakınca insanın içi acıyor(!) Adam zaten futbol oynarken çok az parayla oynamış(!) de mi canım? O kadar golü boşuna mı attı? Elin Alex’i, Lincon’u yılda üç trilyona oynarken bizim aslan gibi Hakan’a yüz milyar az değil mi?
Yeğen, Hakan Şükür’ün TRT’den aldığı 700 000 Yeni Türk Lirası’nı az buluyor ya(!) aklıma şöyle bir çözüm yolu geldi: Elektrik faturalarımıza uygulanan % 2 özel TRT vergisini artıralım ve Hakan Şükür kardeşimizin hakkını verelim. Nasıl? Kimsenin bu ülkede alacağı kalmasın(!) Hem arkadaş yorumlarıyla köşe yazılarıyla yıllardır bizi aydınlatmakta de mi canım? Bu büyük otoritenin sözü üstüne söz mü olur? Daha dünkü(!) yorumcu Rıdvan bile ne kadar para alıyor? Yanlış söylüyorsam lütfen beni uyarınız. TRT’deki Stadyum programı ile ilgili bir ayrıntıyı daha açıklamak istiyorum: Programın sunan Erdoğan Arıkan aylık 3.000 Yeni Türk Lira, Mehmet Demirkol cüzî bir miktara ve Ömer Üründül ise para almaksızın programı yıllardır en çok izlenen spor programı olaraksürdürmekteydiler. 700.000 Yeni Türk Lirası bir maliyet hangi amaçla bu milletin sırtına yüklenir? Şimdi bir kıyas yaparsak aradaki fark için güzel şiir okuyorsun ya senden konunun ehemmiyetine binaen Üstad’ın, “Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul / Bu taksimi kurtlar yapmaz kuzulara şah olsa…” dizelerini mırıldanmanı istiyorum.
Yeğenime, bir hatırlatmada daha bulunmak istiyorum: Evet İbni Abbâs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem; cihattan sonra "Başka günlerin hiçbirinde, –zilhiccenin ilk on gününü kastederek– şu günlerde işlenecek amel–i sâlihten, Allah katında, daha sevimli hiçbir amel yoktur "(1) diye buyurmuşlar. Ancak dinimiz kişisel görevlerimizin yanında topluma karşı birtakım görevlerimizi de belirtmiştir: “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet oldunuz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız ve Allah’a inanırsınız…”(2), “İsrâil oğullarından kâfir olanlar, Dâvûd ve Meryem oğlu İsâ diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi söz dinlememeleri ve sınırı aşmalarıdır. Onlar işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür.”(3) ve “Sizden bir kimse, bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; eğer buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbi ile buğzetsin. Bu ise imânın en zayıf derecesidir.”(4) diye buyrulmuştur.
Kısacası:“Emri Bil Maruf ve Nehyi Anil Münker” yani; İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmaktır. Her Müslüman’a farzı kifayedir. Bak bu hususta da Orta Camii’nin eski imamı bu konuda bilgisine başvurursan seni aydınlatır. Ben bu konuyu ta öğrencilik yıllarımda ondan öğrendim. Tavsiye ederim.
Yeğenim, son olarak şu sözü unutma; Zalime itaat Allah’a isyandır.
————————————————————————————
1- Buhârî, Îdeyn 11 Ayrıca bk Ebû Dâvûd, Savm 61; Tirmizî, Savm 52; İbni Mâce, Sıyâm 39
2- Al-i İmrân, 3/110.
3- Mâide, 5/78,79.
4- Müslim, İman: 78 (49); Tirmîzî, Fiten: 11 (2173); Ebû Dâvûd, Salâtü’l-Iydeyn: 248(1140).
Efendim konuyu biraz daha açmakta fayda görüyorum. “Elhamdülillah” kimsenin kazancında gözüm yok, Allah devletimize zeval vermesin ama geçtiğimiz yıllarda Maliye Bakanımız Sayın Kemal Unakıtan spor kulüplerimizin vergi usulleri konusunda yaptığı bir basın toplantısını bizzat televizyondan izledim. Basın toplantısında spor kulüplerini eleştirerek; Galatasaraylı futbolcu Hakan Şükür’ü örnek verdi. Hakan Şükür’ün Galatasaray’da yıllık yüz milyar Liraya futbol oynadığını beyan etmişti. (paradan altı sıfır atılmadan öneki parayla) Bu açıdan bakınca insanın içi acıyor(!) Adam zaten futbol oynarken çok az parayla oynamış(!) de mi canım? O kadar golü boşuna mı attı? Elin Alex’i, Lincon’u yılda üç trilyona oynarken bizim aslan gibi Hakan’a yüz milyar az değil mi?
Yeğen, Hakan Şükür’ün TRT’den aldığı 700 000 Yeni Türk Lirası’nı az buluyor ya(!) aklıma şöyle bir çözüm yolu geldi: Elektrik faturalarımıza uygulanan % 2 özel TRT vergisini artıralım ve Hakan Şükür kardeşimizin hakkını verelim. Nasıl? Kimsenin bu ülkede alacağı kalmasın(!) Hem arkadaş yorumlarıyla köşe yazılarıyla yıllardır bizi aydınlatmakta de mi canım? Bu büyük otoritenin sözü üstüne söz mü olur? Daha dünkü(!) yorumcu Rıdvan bile ne kadar para alıyor? Yanlış söylüyorsam lütfen beni uyarınız. TRT’deki Stadyum programı ile ilgili bir ayrıntıyı daha açıklamak istiyorum: Programın sunan Erdoğan Arıkan aylık 3.000 Yeni Türk Lira, Mehmet Demirkol cüzî bir miktara ve Ömer Üründül ise para almaksızın programı yıllardır en çok izlenen spor programı olaraksürdürmekteydiler. 700.000 Yeni Türk Lirası bir maliyet hangi amaçla bu milletin sırtına yüklenir? Şimdi bir kıyas yaparsak aradaki fark için güzel şiir okuyorsun ya senden konunun ehemmiyetine binaen Üstad’ın, “Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul / Bu taksimi kurtlar yapmaz kuzulara şah olsa…” dizelerini mırıldanmanı istiyorum.
Yeğenime, bir hatırlatmada daha bulunmak istiyorum: Evet İbni Abbâs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem; cihattan sonra "Başka günlerin hiçbirinde, –zilhiccenin ilk on gününü kastederek– şu günlerde işlenecek amel–i sâlihten, Allah katında, daha sevimli hiçbir amel yoktur "(1) diye buyurmuşlar. Ancak dinimiz kişisel görevlerimizin yanında topluma karşı birtakım görevlerimizi de belirtmiştir: “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet oldunuz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız ve Allah’a inanırsınız…”(2), “İsrâil oğullarından kâfir olanlar, Dâvûd ve Meryem oğlu İsâ diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi söz dinlememeleri ve sınırı aşmalarıdır. Onlar işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür.”(3) ve “Sizden bir kimse, bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; eğer buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbi ile buğzetsin. Bu ise imânın en zayıf derecesidir.”(4) diye buyrulmuştur.
Kısacası:“Emri Bil Maruf ve Nehyi Anil Münker” yani; İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmaktır. Her Müslüman’a farzı kifayedir. Bak bu hususta da Orta Camii’nin eski imamı bu konuda bilgisine başvurursan seni aydınlatır. Ben bu konuyu ta öğrencilik yıllarımda ondan öğrendim. Tavsiye ederim.
Yeğenim, son olarak şu sözü unutma; Zalime itaat Allah’a isyandır.
————————————————————————————
1- Buhârî, Îdeyn 11 Ayrıca bk Ebû Dâvûd, Savm 61; Tirmizî, Savm 52; İbni Mâce, Sıyâm 39
2- Al-i İmrân, 3/110.
3- Mâide, 5/78,79.
4- Müslim, İman: 78 (49); Tirmîzî, Fiten: 11 (2173); Ebû Dâvûd, Salâtü’l-Iydeyn: 248(1140).
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.