Ahırlılı Tevfik hocanın yetiştirdiği değerli öğrencilerinden biridir.15Mayıs 1933 yılında Bozkır –Dere’de doğar. Babası mollalar sülalesinden Çanakkale gazisi İsa Bey, annesi ise Mustafa ALTINKAYNAK’IN kızıdır. Üç kız ve 2 erkek kardeşi vardır. İlkokulu Dere’de bitirdi. İlkokulda, Konyalı öğretmenleri Kamil ve Behçet Beylerdi.
Ortaokulu Ankara Namık Kemal’ mezunudur. İlk dini eğitimlerini babasından, Aşağı hoca Ali Efendi’den aldı. Ecevit’in Osman ağa, hem babasının hem de Ahırlılı Tevfik Hocanın ahbabı olması nedeniyle hocanın babasını ikna ederek Tevfik Hocanın öğrencisi oldu. Yirmi yaşına kadar yaz-kış derslere devam etti. Orada şuan pek çok önemli yerlere gelen diğer öğrenci arkadaşlarıyla tanışma fırsatı buldu. Tevfik hoca tek başına pek çok öğrenciyi okutup yetiştirmesi aradan geçen bunca yıl sonrası, öğrencilerinin önemli yerlerde bulunması ne kadar değerli bir hoca olduğu konusunda fikir vermektedir. Zamanla Tevfik hocamızı da bu satırlarda inşallah aktarma fırsatımız olur.
ÇINAR hoca ile sohbet sırasında, Tevfik hoca ve diğer hocalarına bol bol dua ettiğini gördüm. Bizleri karşılıksız hiç para vs almadan okutan ve yetiştiren hocalarımızdan Allah razı olsun diye sürekli dua ediyor. Galiba bir âlim için en güzel miras bu olsa gerek diye düşündüm. Bir anısını anlattı: Karlı bir kış gününde Osman GÜLEÇ ile birlikte Bozkır-Sazlı’ya kitap aramaya giderler. Orada Ziya Efendinin çok değerli kitapları olduğunu görürler. Ziya Efendi bunlara pek çok kitap verir. Çocuklar kitapların sevincinden ve heyecanından yemek yemeyi unuturlar. Sırtlarına yükledikleri kitaplarla yola düşerler. Yolda yürüdükçe kitaplar ağırlaşır. Yorgunluktan ve açlıklarını da hissetmeye başlarlar. Neredeyse tam düşüp bayılacaklarken, köyün kenar evlerinde oturan, Osman hocanın ağabeyinin evlerine kendilerine zor atarlar. Orada karınlarını doyurarak, kendilerine gelirler.
ÇINAR hoca, 1954’te askerliğini Ankara muhabere’de ve Tuzla’da yaptı. Asker sonrası Müftülük sınavları için, Karadenizli Ahmet KIRAL’ ve İsmail TURAN’DAN evlerinde üç yıl kadar ders aldı. Ankara’da yapılan Müftülük sınavını kazanarak, Ankara Müftü yardımcılığına 1958’de atandı. Bir buçuk yıl sonra 1959 yılında Dereli Hacı Ali KILINÇEL’in kızı ile evlendi, hem de Ankara Beypazarı müftülüğüne atandı. O sıralarda müftü ve yardımcıları genelde yaşlı olduğu için Ankara’da diğer çalışanlar tarafından çok dikkat çeker. Hatta diyanet işleri başkanlığına yapılan eleştiride, makama bir çocuk vermişsiniz şeklinde laflar gelince hocayı çağırırlar. Hocanın durumunu kendisine sorarlar. Mustafa hoca da buraya dereceyle geldiğini sınav başarısını aktarır. Yetkililer hak verirler. Hocanın çok genç olması hakkında ilginç bir ayrıntı anlatır: Kaymakamlık iade-i ziyaret yapmak ister. Kaymakam odada biraz oturunca; Ya! Bir de müftüyle görüşsek deyince, Mustafa hoca buyurun ben müftüyüm der. Kaymakam biraz mahcup edayla kusura bakmayın yaşlı birini bekliyordum, ama genç bir kimsenin buralara gelmesine çok sevindim der.
Seydişehirli Meşhur Hasan Fehmi Başoğlu ile Ankara’da tanışma fırsatı bulur. Nevşehir Kozaklıda 4,5 ay çalıştıktan sonra Ankara- Elmadağ müftülüğüne atanır. Burada on bir yıl çalıştı.1977-84 yıllarında Konya- Kulu’ ya atanır. Daha sonra Konya merkez vaizliğine gelir. Burada 1984-1993 arasında görev yapar.1993 Ağustos ayında emekliye ayrılır. İki kız bir oğlu bulunan hocamız vaktini ilimle iştigal etmeye devam ediyor. Bu arada gelen misafirlerini de Gül bahçe’de ağırlamaktadır.
Ortaokulu Ankara Namık Kemal’ mezunudur. İlk dini eğitimlerini babasından, Aşağı hoca Ali Efendi’den aldı. Ecevit’in Osman ağa, hem babasının hem de Ahırlılı Tevfik Hocanın ahbabı olması nedeniyle hocanın babasını ikna ederek Tevfik Hocanın öğrencisi oldu. Yirmi yaşına kadar yaz-kış derslere devam etti. Orada şuan pek çok önemli yerlere gelen diğer öğrenci arkadaşlarıyla tanışma fırsatı buldu. Tevfik hoca tek başına pek çok öğrenciyi okutup yetiştirmesi aradan geçen bunca yıl sonrası, öğrencilerinin önemli yerlerde bulunması ne kadar değerli bir hoca olduğu konusunda fikir vermektedir. Zamanla Tevfik hocamızı da bu satırlarda inşallah aktarma fırsatımız olur.
ÇINAR hoca ile sohbet sırasında, Tevfik hoca ve diğer hocalarına bol bol dua ettiğini gördüm. Bizleri karşılıksız hiç para vs almadan okutan ve yetiştiren hocalarımızdan Allah razı olsun diye sürekli dua ediyor. Galiba bir âlim için en güzel miras bu olsa gerek diye düşündüm. Bir anısını anlattı: Karlı bir kış gününde Osman GÜLEÇ ile birlikte Bozkır-Sazlı’ya kitap aramaya giderler. Orada Ziya Efendinin çok değerli kitapları olduğunu görürler. Ziya Efendi bunlara pek çok kitap verir. Çocuklar kitapların sevincinden ve heyecanından yemek yemeyi unuturlar. Sırtlarına yükledikleri kitaplarla yola düşerler. Yolda yürüdükçe kitaplar ağırlaşır. Yorgunluktan ve açlıklarını da hissetmeye başlarlar. Neredeyse tam düşüp bayılacaklarken, köyün kenar evlerinde oturan, Osman hocanın ağabeyinin evlerine kendilerine zor atarlar. Orada karınlarını doyurarak, kendilerine gelirler.
ÇINAR hoca, 1954’te askerliğini Ankara muhabere’de ve Tuzla’da yaptı. Asker sonrası Müftülük sınavları için, Karadenizli Ahmet KIRAL’ ve İsmail TURAN’DAN evlerinde üç yıl kadar ders aldı. Ankara’da yapılan Müftülük sınavını kazanarak, Ankara Müftü yardımcılığına 1958’de atandı. Bir buçuk yıl sonra 1959 yılında Dereli Hacı Ali KILINÇEL’in kızı ile evlendi, hem de Ankara Beypazarı müftülüğüne atandı. O sıralarda müftü ve yardımcıları genelde yaşlı olduğu için Ankara’da diğer çalışanlar tarafından çok dikkat çeker. Hatta diyanet işleri başkanlığına yapılan eleştiride, makama bir çocuk vermişsiniz şeklinde laflar gelince hocayı çağırırlar. Hocanın durumunu kendisine sorarlar. Mustafa hoca da buraya dereceyle geldiğini sınav başarısını aktarır. Yetkililer hak verirler. Hocanın çok genç olması hakkında ilginç bir ayrıntı anlatır: Kaymakamlık iade-i ziyaret yapmak ister. Kaymakam odada biraz oturunca; Ya! Bir de müftüyle görüşsek deyince, Mustafa hoca buyurun ben müftüyüm der. Kaymakam biraz mahcup edayla kusura bakmayın yaşlı birini bekliyordum, ama genç bir kimsenin buralara gelmesine çok sevindim der.
Seydişehirli Meşhur Hasan Fehmi Başoğlu ile Ankara’da tanışma fırsatı bulur. Nevşehir Kozaklıda 4,5 ay çalıştıktan sonra Ankara- Elmadağ müftülüğüne atanır. Burada on bir yıl çalıştı.1977-84 yıllarında Konya- Kulu’ ya atanır. Daha sonra Konya merkez vaizliğine gelir. Burada 1984-1993 arasında görev yapar.1993 Ağustos ayında emekliye ayrılır. İki kız bir oğlu bulunan hocamız vaktini ilimle iştigal etmeye devam ediyor. Bu arada gelen misafirlerini de Gül bahçe’de ağırlamaktadır.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.