Fahri Kubulay |
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 2011'de başlayacak yeni bir hızlı tren projesinin müjdesini verdi. Projeye göre, “Antalya'dan başlayacak güzergâh, Seydişehir'den Konya'ya, Konya'dan Aksaray'a, oradan da Nevşehir ve Kayseri'deki ana hatta uzanıyor.”
Proje büyük, yaklaşık 5 milyar dolarlık bir proje. Antalya'dan başlıyor Alanya'ya gelmeden Manavgat üzerinden Seydişehir'den Konya'ya, Konya'dan Aksaray'a, oradan Nevşehir'e ve Kayseri'deki ana hata bağlanıyor.
Daha çok yolcu taşımacılığı ve turizm amaçlı, İkinci projede ise mevcut tren hattı Ulukışla'dan geçiyor.
Bu da yük ağırlıklı 70–80 kilometrelik bir hat daha kolay ve maliyeti düşük. 500 trilyon civarında.
Bazıları için hayal olabilir ama insan hayal etmediği hiçbir şeyi gerçekleştiremez.
Yollara çıktığım zaman hep düşünürüm karayolu taşımacılığını bu ülkenin başına kim bela etti diye.
Bu konu bilimsel olarak istatistik olarak da izah edilebilir. Çünkü bunun örnekleri var. Dünya da ve gelişmiş ülkelerde taşımacılığın büyük kısmı ne şekilde yapılıyor? Nasıl yapılıyor? Konusu uzun uzadıya konuşulacak bir konu ama ben sizi sıkmadan birkaç örnekle geçiştirmeye çalışacağım.
Türkiye de taşımacılık konusunun bizi ilgilendiren iki önemli unsuru var. İlki trafik kazalarının çokluğu, diğeri ekonomiye olan artı yükü. İkisi de bu milletin belini büken yüreğini yakan konular. Birisi canını alıyor, öbürü parasını.
Türkiye de trafik kazalarında kaybedilen insanlarımızı düşünün, petrole gelen her zamdan sonra tüm ürünlere yapılan zamları hesap edin. Şimdi sormak istiyorum dünyanın neresinde Türkiye’deki kadar kamyon ve otobüs taşımacılığı var.. Dünyanın hiçbir yerinde bulamasın sadece Türkiye’ye has bir konu. Özellikle Cumhuriyetten sonra geliştirilmiş bu taşımacılık politikası, hem ekonomiye daha fazla maliyet getirmiş, aynı zamanda kaza sayısını artırmış. Neden cumhuriyetten sonra diyorum çünkü Osmanlının taşımacılık politikası bu değildi. Ulu hakan Abdülhamit İstanbul’dan Hicaza kadar demir yolu ağı döşemiş. Ülkenin dört bir yanına döşenen bu demir yolu ağları bu gün hala kullanır halde. O zaman devletin taşımacılık politikası olan bu çalışmalar gel gör ki ondan sonrası tamamen terk edilen bir proje olmuş.
Karayolu taşımacılığı ise insan açısından hiçbir güvenliği olmayan ,maliyeti yüksek ve artı dışa bağımlı bir politika..
Dünyada ise maliyeti en düşük ve en güvenli taşıma şekli raylı sistem ülkelere çağ atlatıyor.
Mesela şu an Japonya da hızlı trende saatte 480km hızın denemesi yapılıyor, düşünebiliyor musunuz neredeyse uçakla yarışacak bir pozisyon.
Bizler ne yapıyoruz yük taşımacılığında kamyon üreticilerine ömür boyu kölelik yapmıyor muyuz? Her gün yeni bir modeli çıkan kamyonları almak için ömür boyu çalışmıyor mu nakliyecilerimiz. Kırıp döküp bir araba ile başladığın bu işin bir türlü sonu gelmiyor. Aynı şey otobüs içinde geçerli, milyonlar yatırdığın otobüs ve kamyonla en yüksek maliyette en güvensiz ortamda taşıma öyle değil mi?
Eskişehir–Ankara arası hızlı tren gelmesi ile otobüs firmalarının, işi yüzde yetmiş azalmış neden hem daha güvenli, hem daha ucuz, hem daha hızlı neden insanlar tercih etmesin.
Ben hızlı treni önemsiyorum ve ülkenin dört bir yanına gitmesini istiyorum. Konya’dan- Ankara’ya bir saatte Ankara’dan -İstanbul’a 3,5 saatte gitmek istiyorum. Ben Trabzon’a Erzurum’a daha hızlı ve ucuz gitmek istiyorum, günlerce değil saatlerce yolculuk yapmak istiyorum…
Konya Antalya hızlı tren hattı Seydişehir’den geçecek; bu nasıl geçer, nerden geçer, kaç yılında geçer, bunlar fazla önemli değil önemli olan bu politikanın devam ettirilmesi. Biz göremesek bile gelecek nesiller daha güvenli, daha hızlı ortamlarda yolculuk yapar.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.