İnşallah asılsız haberdir… “Yılbaşı yaklaşınca kuruyemiş satışları artış göstermiş” diyor. Alkol satışları da artmış mıdır bilinmez ama bu inşallah toplumumuza has değildir. Çünkü Anadolu insanı çok renkli bir yaşantıya sahiptir ama kimliğinden de asla taviz vermez…
Bizim yılbaşımız kısa süre önce gelmiş ve geçmiştir.
Yaşamakta olduğumuz 21.yy.da yaşananlar ne yazık ki 600. yıldaki yaşamlardan daha beter durumdadır.
Bu yazıyı yazmaktaki maksadım her sene yılbaşı olarak adlandırılan ve Hıristiyanların İsa peygamberin doğumu ve milat olarak kabul ettiği aralık ayının 24-25’inden sonraki zamanda kutladıkları yılbaşı olayı, aslında insanlığa da yakışmamaktadır. Bir peygamberin doğumu, yeryüzünde sarhoşluk ve nahoşlukla kutlanabilir mi?
Bizim için bütün peygamberler çok değerlidir, hepsini kabul ediyor ve hepsine inanıyoruz. Dinimizin, kitabımızın emri bu. Hal böyleyken işte yılbaşı denen günlerde Allah’ın elçisi olan bir peygamberin gelişi -yani İsa aleyhisselamın doğumu- içki-kumarla, fuhuşla, çalgı-çengi-müzikle, çam kesip süslemekle, sapıkça fikirlere hizmet edilerek kutlanmaz. Ey yanlış üstüne yanlış yapanlar; peygamber doğumu tefekkürle kutlanır. Şayet İsa peygamber çam ağacına inecek diye ümit ederek çamları ışıklandırıp süslüyorsanız, o asla sarhoşların ayyaşların ağacına inmez.
Hadi bu dinin mensubu olanlar o peygambere inandığını iddia eden Hıristiyanlar bunları inançları gereği sanarak yapıyorlar ya bizim “Müslümanız” deyip de bu sapıklıklara alet olanlara ne demeli. Uygarlıktan dem vuran, her platformda akıllı olduklarını iddia eden bu insanların yaptığı sapkınlık ve cahillik cahiliye devrinde bile bu kadar ayyuka çıkmamıştır.
Son yıllarda insanların düştüğü büyük hatalara bir bakar mısınız… Buraya yazmaya kalemim bile elvermiyor…
Safsatalarla peygamber ve havari simsarlığı yaparak koca bir dine hüküm getirenlerin şimdi bile arkasına düşülmesi ve akla uymayan işlerin yapılmasına, uygulanmasına devam edilmesi doğrusu akılla bağdaştırılacak işler değildir. Zaten son gelen din olarak İslam’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak biz Müslümanların görevi ve kutsal vazifesidir.
Yok yortuydu, yok tortuydu diyerek başkalarına benzemeye çalışmak, başkalarının yanlışlarını uygulamak hiçbir Müslüman’a yakışmaz. Dünyasını da ahiretini de berbat eder. Bu zamanda bu tür yanlışlardan korunmak büyük bir insanlık ve yaşam örneğidir. Çünkü TV’lerimiz, iletişim araçlarımız hatta bazı ilim irfan yuvalarımız bile bu yanlışa düşüp “yok noel baba gelecek, yok hediye getirecek” diye yavrularımızı tesir altına alıyorlar. Ya o uzun süren gece programları, dansöz oynatmalar, türlü çeşitli akıl almaz şarlatanlıklar da cabası. Allah bu gibi yanlışlardan cümle Müslümanları korusun.
Avrupa da bir kızım var. Geçenlerde telefonda onun anlattıklarını nakledeyim. Diyor ki:
Baba burası adeta bir ölü şehir gibi, ortalıklarda kimseler yok. Oysa her gece sokaklar, evler ışıl ışıl, eğlence yerleri hareketli idi. Şimdi tam öğle vaktindeyiz kimseden ses seda yok, sokaklar bomboş.
Olmaz tabi sabahlara kadar tonlarca içki içilirse eğlencelerle danslarla performansları sarf ederlerse ölü gibi yatmaktan başka ne yapılır ki. Öğleye doğru kapımı bir Alman komşu kadın çaldı ve elindeki birkaç oyuncağı çocuklarıma vermemi ama şunu mutlak söylememi istiyordu. “Bu hediyeleri size noel baba getirdi oynayın diye”… Böyle deyince ben hemen itiraz edip oyuncaklarını geri verdim ve öyle yalan bir şeyi çocuklarıma söyleyemeyeceğimi belirtince utandı ve oyuncakları yine de ısrarla bırakıp gitti. Babacığım düşünebiliyor musun batıl olan dinlerinin batıl adetlerini hem savunuyorlar hem de başkalarına empoze etmeye çalışıyorlar. Onlarla yılbaşı kutlayan ve onların adetlerine uyan bizim dediğimiz insanların kulakları çınlasın değil mi?
Allaha emanet olunuz.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.