Yeni bir yıla daha girdik. Gidenler hep ömürden gittiği için üzülsek mi sevinsek mi bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey yeni yılda da geçen yıllarda olduğu gibi mutluluğu arayacağımız. Biz yine mutluluğu arayacağız.
Hayatımız boyunca hep mutluluğu ararız. Onu bulmak ve ona ulaşmak için neler yapmayız ki.
Mutluluğu ararız; fakat hangi mutluluğu aradığımızı da pek bilmeyiz. Haylimizdeki mutluluğu mu yoksa gerçek mutluluğu mu onu da bilmeyiz. İş o kadar da olsa yine iyi. Biz mutluluğun tarifini de bilmeyiz.
Mutluluğu hep uzaklarda ararız. Ona ulaşmaya çalıştıkça da kaybolan bir serap gibi görürüz onu.
Mutluluğu ararız; fakat nasıl bir mutluluk aradığımızı da neden mutlu olacağımızı bilmeyiz.
Doğumdan ölüme kadar hep mutluluğu ararız; ama bir türlü bu mutluluğu yakalayamayız.
Bu yazının başlığını okuduğunuzda; bekli de mutluluğu bu yazıda bulacağınızı zannettiniz.
Mutluğu bazen kitaplarda, bazen şarkılarda, bazen de dizilerde ararız. Ama mutluluk kaybolmuş yitik mal gibi arayıp da bulunmaz ki. Mutluluk birilerinin tekelinde değil ki aranmakla da bulunsun.
Mutluluk kişiden kişiye değişir. Kimisi kırlarda, kimisi piknikte, kimisi sosyal statüde, kimisi parada, kimisi altında... bulacağını düşünür.
Geçmişimize şöyle bir bakalım mutluluğu nelerde aradığımıza:
Çocukluğumuzda mutluluğu; büyüdüğümüzde, okula gittiğimizde, okulu bitirdiğimizde .... mutlu oluruz dedik.
Gençliğimizde liseyi bitirdiğimizde, üniversiteyi kazandığımızda, üniversiteyi bitirdiğimizde, göreve başlayınca... mutlu oluruz dedik.
Yetişkinlikte ise evlendiğimizde, borçları bitirdiğimizde, araba aldığımızda, çocuğumuz olduğunda, arabayı değiştirdiğimizde.... mutlu oluruz dedik.
Yaş biraz daha geçince, çocuklar üniversiteyi kazandığında, çocukları işe yerleştiğimizde, çocukları evlendirdiğimizde, emekli olduğumuzda, hacc görevini ifa ettiğimizde.... mutlu oluruz dedik.
Emekli olduk, hacca gidip geldik, çocukları everdik, her şeyimiz yerli yerinde fakat hala mutluluğu arıyoruz. Herhalde bizim mutluluk arayışımız Azrail (a.s) gelinceye kadar devam edecek.
Mutluluğu hep şartlara bağlamışız. Olursa olacağım. Oysa mutluluk bizim karşımıza çıkan engelleri aşmaktır.
Mutluluk anı yaşamaktır. Dün geçmiştir, yarın belki gelmeyecektir. Ama bulunduğum şuan belim elindedir. Mutluluk şuan’danın farkında olarak yaşamaktır.
İnsanın ne zaman olması gerektiğini de bize en güzel tarif edende her konuda olduğu gibi yine Peygamber Efendimiz (s.a.v) dir. Bir hadislerinde Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurur:
“Beş şey gelmeden beş şeyin kıymetini iyi bil!
1- İhtiyarlık gelmeden, gençliğin,
2- Hastalık gelmeden, sıhhatin,
3- Fakirlik gelmeden, zenginliğin,
4- Ölüm gelmeden, hayatın,
5- Meşgul olmadan boş zamanın kıymetini bil.” (Buhari Rikak 3).
Kısacası hayatımızdaki zorlukları aşmak ve hedeflerimize ulaşmak ve içinde bulunduğum anı değerlendirmek ve Peygamber Efendimizin (s.a.v) yukarıdaki hadisine kulak vermektir mutluluk.
Hayatımız boyunca hep mutluluğu ararız. Onu bulmak ve ona ulaşmak için neler yapmayız ki.
Mutluluğu ararız; fakat hangi mutluluğu aradığımızı da pek bilmeyiz. Haylimizdeki mutluluğu mu yoksa gerçek mutluluğu mu onu da bilmeyiz. İş o kadar da olsa yine iyi. Biz mutluluğun tarifini de bilmeyiz.
Mutluluğu hep uzaklarda ararız. Ona ulaşmaya çalıştıkça da kaybolan bir serap gibi görürüz onu.
Mutluluğu ararız; fakat nasıl bir mutluluk aradığımızı da neden mutlu olacağımızı bilmeyiz.
Doğumdan ölüme kadar hep mutluluğu ararız; ama bir türlü bu mutluluğu yakalayamayız.
Bu yazının başlığını okuduğunuzda; bekli de mutluluğu bu yazıda bulacağınızı zannettiniz.
Mutluğu bazen kitaplarda, bazen şarkılarda, bazen de dizilerde ararız. Ama mutluluk kaybolmuş yitik mal gibi arayıp da bulunmaz ki. Mutluluk birilerinin tekelinde değil ki aranmakla da bulunsun.
Mutluluk kişiden kişiye değişir. Kimisi kırlarda, kimisi piknikte, kimisi sosyal statüde, kimisi parada, kimisi altında... bulacağını düşünür.
Geçmişimize şöyle bir bakalım mutluluğu nelerde aradığımıza:
Çocukluğumuzda mutluluğu; büyüdüğümüzde, okula gittiğimizde, okulu bitirdiğimizde .... mutlu oluruz dedik.
Gençliğimizde liseyi bitirdiğimizde, üniversiteyi kazandığımızda, üniversiteyi bitirdiğimizde, göreve başlayınca... mutlu oluruz dedik.
Yetişkinlikte ise evlendiğimizde, borçları bitirdiğimizde, araba aldığımızda, çocuğumuz olduğunda, arabayı değiştirdiğimizde.... mutlu oluruz dedik.
Yaş biraz daha geçince, çocuklar üniversiteyi kazandığında, çocukları işe yerleştiğimizde, çocukları evlendirdiğimizde, emekli olduğumuzda, hacc görevini ifa ettiğimizde.... mutlu oluruz dedik.
Emekli olduk, hacca gidip geldik, çocukları everdik, her şeyimiz yerli yerinde fakat hala mutluluğu arıyoruz. Herhalde bizim mutluluk arayışımız Azrail (a.s) gelinceye kadar devam edecek.
Mutluluğu hep şartlara bağlamışız. Olursa olacağım. Oysa mutluluk bizim karşımıza çıkan engelleri aşmaktır.
Mutluluk anı yaşamaktır. Dün geçmiştir, yarın belki gelmeyecektir. Ama bulunduğum şuan belim elindedir. Mutluluk şuan’danın farkında olarak yaşamaktır.
İnsanın ne zaman olması gerektiğini de bize en güzel tarif edende her konuda olduğu gibi yine Peygamber Efendimiz (s.a.v) dir. Bir hadislerinde Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurur:
“Beş şey gelmeden beş şeyin kıymetini iyi bil!
1- İhtiyarlık gelmeden, gençliğin,
2- Hastalık gelmeden, sıhhatin,
3- Fakirlik gelmeden, zenginliğin,
4- Ölüm gelmeden, hayatın,
5- Meşgul olmadan boş zamanın kıymetini bil.” (Buhari Rikak 3).
Kısacası hayatımızdaki zorlukları aşmak ve hedeflerimize ulaşmak ve içinde bulunduğum anı değerlendirmek ve Peygamber Efendimizin (s.a.v) yukarıdaki hadisine kulak vermektir mutluluk.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.