Bu yazımla seni biraz eleştireceğim! Hazırlıklı ol… Ancak hemen belirteyim ki sözlerimizi yapıcı al ele.
Bak, beni iyi dinle!
Bir ağıt yakmışsın, “Kürdoğlu ile Mehmet Çavuş” diye. Çok güzel bir ağıt! Alınacak çok dersler var ülke insanı olarak. Ve biz de bu anlamda bir yazı kaleme aldık ve bu ağıtı irdeledik. Yazıyı da, ağıtı da ülkemizin muhtelif yayın organlarında yayınladık. İstedik ki insanlarımız gerekli dersi çıkarsınlar bundan. Bahsini ettiğimiz yayınlardan birisi de işte şu, http://www.turkiyeninsitesi.com/yazar.asp?yaziID=84 biçimindeki Internet adresindedir. Onu tıklayıp açarsanız hem bahse konu ağıta, hem de ilgili makaleye erişirsiniz!
Ülkemizde bozulan sosyal barışın temini açısından bu ağıttan alınacak çok dersler vardır hepimiz için.
Ancak senin özel olarak alacağın dersler de vardır buradan ey Hadim ve Bozkır evladı. Ey Anadolu'nun en ücra yerlerindeki öz be öz Türk evladı.
Hem de oldukça farklı bir ders? En çok ihtiyacın olan bir ders? En büyük eksikliğini kapatmanla ilgili bir ders? Ki bu ağıt dahi ele veriyor senin bu anlamdaki eksikliğini?
Kaderciliğini ve teslimiyetini...!
Tevazuda ölçüyü kaçırışını…
Hak istemeyi bilmeyişini...
Büyüklere olan, körü körünü güvenişini….
Kendi kaderine kendinin sahip çıkmayışını…
Bu alanı boş bırakışını ve sonuçta ellerin iradesine terk edişini….
Giriştiğin mücadelede ancak kendi kendini tüketişini ve birbirini yiyişini…
Sevgili kardeşim!
Evvela belirtelim ki kader: Ölçüdür, ayardır, yasadır, yazılımdır, tanrısal kurallar manzumesidir. “Tabii ve sosyal yasa” dediklerimizdir. Yoksa anladığımız anlamda zorunlu bir “alın yazgısı” değildir.
Burada bu hususu derin derin tartışacak değilim. Bu konuda detaylı bilgi isteyenler, arzu ederlerse http://gurbettekivekil.kotublog.com/ Internet adresinde bulunan “Gurbetteki Vekil” adlı kitabımı okusunlar. Sanırım sözlerimizin kanıtlarını orada bolca bulacaklardır.
Kaderle ilgili sözlerimle de bağlantılı olarak belirtmek isterik ki sen kendini bu memleketin asli sahibi sayıyorsun! Evet öylesin de! Lâkin bu noktada öyle bir hata yapıyorsun ki kendini kurulu düzen ile tevhit ediyorsun! Birleyip bütünlüyorsun yani! Böylece de büyüksediklerine çok güveniyor, onlara sürekli efendi muamelesi yapıyorsun! Kaderini onların eline kayıtsız şartsız teslim ediyorsun!
Oysa onlar sana sürekli, “leyleğin yuvadan attığı” muamelesini yapıyorlar. Bu gidişe bir “Dur!” demelisin! Bunu söylerken seni sivil itaatsizliğe falan davet etmiyoruz! “Silâh al; dağa çık!” hiç demiyoruz!
Dediğimiz şudur: Kendi haklarını bil ve bilincine var evvela! Sonra da sahip çık ve hakkını ara. Bunu meşru ve demokratik yollardan yap. Senin eksiğin tam da bu noktada! Bu görevini yapmıyorsun sen adeta. Böyle bir alışkanlığın yok yani! En büyük eksikliğindir bu durum senin!
Bu anlamda ülkemizde yaşayan Kürt kardeşlerimizden öğreneceğin çok şey var senin. Ha keza Alevi kardeşlerimizden de. Tabii ki ben terörü falan kast ediyor değilim! Ancak sen de biliyorsun ki onlar, demokratik hak arayışına girdiler yoğun olarak.
Bu konuda sen yaya kalıyorsun. Hattâ onları örnek alıp gerekli dersleri çıkararak, duruma uygun davranış sergileyeceğin yerde, onların bu arayışlarına mani olma gibi bir düşünceyi kendi içinde barındırıyorsun!
Bu durumun açık bir yanılgıdır. Bunu unutma!
Bu anlamda sana, elinden alınan suyunu örnek göstereceğim! Göksu ve Çarşamba Çayı’nın suyunu… Hatırlatacağım sana, bu su gidince seni bekleyen yokluğu ve yoksulluğu!
Ve “Kürdoğlu ile Mehmet Çavuş” adlı ağıtının dışındaki bazı türkülerini de irdeleyeceğim kısaca!
Bozkır ve Hadim senindir. Öz be öz toprağındır. 1.000 yıldır yaşıyorsun buralarda. Haybeye değil ama! Kan vererek, can vererek hak ettin orayı. Senindir; ananın ak sütü gibi… Sadece toprağı değil, suyu da senidir, havası da…
Asker yetiştirdin. Şehit verdin. Daha daha, vergi verdin. Bu ülkenin her yerini kanınla suladın. 1.000. yıldır nice bedeller ödedin yani! Bu bedellerle sahiplendin buraları. Verdiğin emeklerin karşılığı bile bu, sakın değil unutma.
Bak, barınamadın burada! Ülkenin her yerine göç verdin onca. Nice yürek yangını, nice evlatlarınla…
Bu muydu hak ettiğin? Kendi olanaklarınla kendinin kalkındırılmasını hak etmedin mi? Bunu istemeyi bilemedin mi? Evet, bilemedin! Sorun, tam da burada zaten! Bilemedin ama, bilmelisin; bilmelisin artık! Hattâ bu yoldan giderek ülke insanına da büyük bir örnek ve önder olmalısın! Üzerine bir misyon düşmüştür, bunu yapmalı ve bundan faydalanmalısın!
Bu konuda birazcık daha fikir edinmek için lütfen sitemizin http://www.siristat.com/2011/01/bozkir-devi.html biçimindeki Internet adresinde yayınlanmış olan “Bozkır Devi Uyansın!” adlı makalemize de bir göz atınız!
Topraklarımız bakir topraklardır. Organik tarım ve buna dayalı sanayi için birebirdir. Ancak o büyüksediğin adamlar yok mu o adamlar…! Sana hiçbir hizmet vermemektedir. Sen de evladını dışa göç vermektesin yıllardır!
Şimdi de suyunu elinden almaktadır temelli.Bu senin ana damarını kesmektir, besbelli.
Bu hal senin kaderin değildir asla! İhmalindir olsa olsa! Hakkını aramayışındır! İstemeyi bilmeyişindir!
Bunları kadere bağlamışsın gördüğümce. Sözüme “Yanlış!” diyorsan, bak kendi türkülerine!
Bak “Aslan Mustafa’na”? Yol vermişsin efendi saydıklarına! İyi de, o ne vermiş sana?
Bak “Ayşe Gelin’e”…? Sevmelere bile utanmışsın! Çekip almamışsın! El çekip almış ama!
Bak “Müslüme Geline”? Kaçmış elinden O da! ve paralıya varmış sonunda!
Eh! Bunları artık sen yorumla!
“Kürdoğlu” ile çatışan “Mehmet Çavuş’unun” kaderci duruşunu…
Zekiye Hanımı’nı…
Zübeyde Hanım’ını…
Ve evde kalan onca yetimini…!
Bak kardeşim!
Yukarıda da değindiğim gibi suyunu elinden alıyorlar!
Köylerini daha yaşanmaz hale sokuyorlar!
Her bir yerleşim yerini ana değerinden düşürüyorlar!
Buna karşı duracağın yerde, övünüyorsun sense!
“Bende mavi tünel var!” diye diye!
Ve geriniyorsun bununla!
Sorarım sana:
Ne işine yarayacak o tünel de?
Yapma kardeşim; kendine gel!
Kendine gel ey Hadim ve Bozkır gençliği!
Ey geleceğini Bozkır da görenler…!
Görmek isteyenler…
Ey Bozkırlılar… Ey Hadimliler…
Soruyorum sana:
“Sen Hadimli misin; Bozkırlı mısın?”
Öyleyse sahip çıkmalısın evvela suyuna;
Cümle geleceğine sonra da…!
Aksi halde müstahaksın içinde bulunduğun yaşantına!
Aksi halde müstahaksın içinde bulunduğun yaşantına!
01.Şubat.2011
Av. Mehmet DURAN
Kitap ve makalelerime erişmek isteyenlere…
http://kitaplarim-av-mehmet-duran.blogspot.com/[email protected]
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.