Bundan bir süre önce üniversiteli gençlerimizin, halka devlet = dirlik sağlamayı amaç edinmiş olan yönetsel organizasyonumuza ait o, yürütme erkinin en tepelerinde bulunan görevlilerini, “kendi dedeleri” sanıp onlara, dertlerini anlatmak, naz ve niyazlarını sunmak ve hatta memnuniyetsizlerini gündemleyerek çareler üretilmesine zemin hazırlayabilmek maksadıyla ve onların kafalarına yumurta fırlatmak suretiyle protesto etmelerine sayın yöneticilerin çok kızdıklarını ki; “kendilerinin özellikle o çocukların babası dedesi falan olmadıklarını, olmayacaklarını” ortaya koymakla, kendi emirlerindeki emniyet görevlilerini, o gençlerin üzerlerine çullandırmışlardı bir güzel. Hatta bununla da kalmayıp, aynı emniyetçiler eliyle apar topar ve sürüye sürüye götürtmüşler, bu gençlerin bu “tür davranışlarıyla ağır bir suç işlemişliklerinden” bahisle hakim karşısına diktirmişlerdi onları.
İşte biz de bunu konu edinmiştik yazılarımızın birisinde. Bu durum karşısında gençlere, “gördükleri her sakallıyı dedeleri sanmamaları” gerektiğini belirtmiştik öncelikle.
Devamla o yazımızda aklımızın erdiğince gençlere; “baba olmayan, olamayan” yöneticilerimizin öfkelerini de nazara alarak, “büyüksedikleri kimseleri yumurta ile protesto etmemelerini(!?)” önermiştik. Hattâ “bunun bir kısım mahsurlarından da” bahsetmek suretiyle “bu hususta domatesi, özellikle de çürük domatesi kullanmalarının daha isabetli olacağını” belirtmiştik bulabilirlerse.
Hatta çocukluğumda Dedemle aramızda geçen bir soğanlı protestomdan da bahsetmiştim bu konuda ve soğanın kullanılabileceğini de ima etmiştim böylece.
Bahse konu yazı, “Yumurta mı; Domates mi?” adıyla bir kısım internet sitesinde yayınlanmıştı. Bunlardan birisi de http://www.millibirlikhareketi.org/haber_detay.asp?id=1995&uyeid=161 şeklindeki Internet site adresi idi.
Aynı yazı ayrıca http://kursu-3.blogspot.com/ Internet blog adresindeki “3. KÜRSÜ (Siyasi)” adlı kitabımızın http://kursu-3.blogspot.com/2011/02/23.html şeklindeki adresinde de yayındadır.
Dileyenler oralardan da inceleyebilirler.
Andığımız makalenin genel içeriğinden anlaşılacağı üzere, önerilerimizin içeriğinde piyasa şartlarına dikkat edilmesi gerektiği belirtilmiş, özellikle haksız fiyat artışlarına neden olunmaması gerektiğini ısrar ve önemle vurgulamıştık.
Geçtiğimiz günlerde bu hususta önemli bir gelişme oldu? Evet gelişme önemlidir lâkin sonucunu kestirmekte bir hayli zorlanıyorum ben yine de! Gelişmeye dair gidişatı ve neticeleri zaman gösterecektir kesinlikle. Bu konudaki ana düşünce ise sizlerindir elbette.
Gelelim gelişmeye:
“Biz baba maba değiliz; gidin dedenizi de, medenizi başka yerde arayın!” diyerek buna uygun tavır sergileyen ve bu nedenle protestocu gençlere çok öfkelenen, yürütmenin büyüklerinden birisi konumundaki Devlet Bakanlarımızdan birisi olan “Sayın Egemen BAĞIŞ’ı” yumurta yağmuruna tutan gençlerimizden birisi, belki de sembol adlarından biri olan genç kızımız “Sevgili Nihal ÇARIKÇI’yı”, bu eyleminden dolayı yargılamasını yapan “Ankara 6. Ceza Mahkemesi” BERAAT ettirdi.
Sakın, “Eski Toprak Solcu Dinozorlar(!)” bu kıza “torpil morpil falan” yapmış(!) olmasınlar? Onu da zaman gösterecek! Belki de yürütmenin başı daha iyi(!) bilecek! Hattâ sizler daha iyi bilirsiniz; benimkisi sadece “ıvır zıvır”…!
Ancak görüntüye bakılırsa:
Bu beraat kararına herkesten çok “Sayın Bakan’ın sevindiği” özellikle kendisi tarafından belirtildi.
Eh; belki de sevinmiştir. Hem de çok(!)… Kim bilir? O, kendi bilir!
Ama bizler şahsen sevindik!
“Kızımıza ve onculayın gençlerimize, nihayet tüm halkımıza mübarek olsun!” diyelim.
Ve bilelim ki: “Aklıselim büyüklerimiz var ortamda daha”.
Zaten onlar olmasa, temelli yaşanmaz olurdu dünya!
Sağ olsunlar, var olsunlar cümle emektarlar!
Ülkemi her anlamda sırtlayıp götürenler…!
Sanırım gençlerimiz de yumurta da vize aldı belki böylece.
Umarız başkaca engel çıkarılmaz bu hususta.
Yani; “Biz illâ da size, baba maba olmayız!” diyenler, daha da ileri geçip; “Bu memlekette sizler için dede mede de bırakmayız!” demezler umarım!
Yine de bence iş, onların fazlaca da inisiyatiflerine bırakılmamak gerekir. “Hak verilmez; alınır!” derler. Öyleyse demokratik haklarımızı kullanıp geliştirmeye, bu yolda mücadeleye devam edilmesi de gerekmektedir.
Alınan vize bu kadarla sınırlı değildir ayrıca?
Demek ki yumurtaların dışında domatesler de kullanılabilecektir alanda. Özellikle çürümüş olanları…
Hattâ soğan da…
Lakin çürük domates konusunda bir sorun çıkabilir yine de.
Öyle ya:
“Protesto edilmek için buna mı layık olduk?” desinler ha…!?
Özelikle de Sayın Egemen BAĞIŞ…!
Sorun bakalım izin almış mı; konuya dair beyanları hakkın da “En Başbakan’ından”?
Yine de “çürük domates” konusundaki uygulamalar “Sayın Egemen BAĞIŞ” hakkında yapılmalıdır bence!
Malum: “Kendisine yumurta atışından dolayı yargılanan kızımızın beraatına çok sevindiğini” deklare etti. Sözünü yiyemez de sevincini izhar/ açığa vurmak konusunda daha atik davranır belki de!?
Öyleyse onun bu sözüne inanmalı, gerektirirse eğer, kendisi “çürük domateslerle” protestolandırılmalıdır. Hattâ kendisi “yumuşak karın(!)” kabul edilerek daha inadına, “çürük domateslerle” protesto edilmelidirler belki de!
Malum hem? Diğerlerinin bu “çürük domates” hakkında dahi birçok sıkıntı çıkarma ihtimalleri daha akla yatkındır. “Sayın Egemen BAĞIŞ” üzerinden hareket edilirse, bu tarz sıkıntıyla karşılaşılmayabilir üstelik de?
Ancak bu husus çok iyi düşünülmelidir yene de!
Öyle ya: sakın ola “Bas bas” bağırmasın o zaman? “Ben aslanlar gibi, akça pakça yumurta isterim protesto edilmek için!” diye…
Üstelik “Adam” son sözlerinde içtendir de. Bu durum da düşünülmek suretiyle, “domatesle, momatesle” derekelendirilme yoluna gidilmemelidir belki de.
Eh, eğer hala (devletin) makamında kalırsa…?!
Bilmiyorum!
Belki de inadına atılmalı. Öyle ya kızımızın beraatı hakkındaki “sevindiği” yönündeki beyanının doğruluğu işin neresinden belli?
Hani celallenip duruyordu işin en başında yani?
Sakın rüzgara karşı durmak istememiş, rüzgârı da gelip geçici sanmış olmasın?
Sevgili gençler….
Yine siz bilirsiniz…!
Duruma göre vaziyet almayı en güzel sizler bilisiniz!
Amaaaannn siz de….!
Düşünmeyin fazlaca!…
Hayata hazırlanın güzelce!
Kim neyi hak ediyorsa…
Zaten onu bulur nasılsa!
Demokrasimiz de gelişiyor hem baksanız ya?
Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle…
11-14.Şubat.2011
Kitap ve makalelerime erişmek isteyenlere…
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.