Geçtiğimiz günlerde sürekli duyduğumuz Ashabı kehf mağarasına gitme fırsatımız oldu. Kuran-ı kerimde geçen kehf suresine göre; Krallarına karşı; “Bizim rabbimiz yerin ve göğün rabbidir, biz ondan başkasına tanrı demeyiz yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz” diyorlar. Sonra mağaraya sığınan gençler mağarada dua ediyorlar. Allah onların dualarını kabul ediyor onları uzun bir süre uykuya daldırıyor. Bu surede etraflıca anlatılan bu olayın nerede ve kaç kişi olduğunun Allah tarafından bilineceği de belirtiliyor. Mağaranın durumu, gençlerin yaşadıkları anlatılırken, gençlere de Allahın övgüsü var. Bu olayla ilgili insanlara pek çok mesaj verilmiştir.
Ashab-ı Kehf mağarası; Tarsus’a 12-13 km uzaklıkta Dedeler köyü girişinde bir mağaradır. Mersin-Tarsus otobanı üzerinden Tarsus’a girip sonra dağa tırmanıyorsun. Yoldaki işaret levhaları tam yerine vardırma konusunda eksik olduğu için kavşaklarda birini bulup sormak gerekiyor. Yolları düzensiz ve bakımsızdır. Varınca çevre düzenlemesi yapılmış, konaklama ve marketin bulunduğu görebilirsin. Park sorunu yok, herkes arabasını koyup rahatlıkla dolaşabiliyor. Aydınlatıcı bilgiler konmuş. Mağaranın hemen girişinde bir cami bulunuyor. Mağaraya inerken aşağı doğru iniyorsun. Mağaranın tepesinde büyük bir delik var. Tepeden de içeri ışık giriyor. Farklı kısa mesafeli delikler de mevcut. Biz ordayken; otuz yıl önce de geldiğini söyleyen ziyaretçiye göre bazı yerler kapatılıp, mağaranın üstündeki delik genişletilmiş. Girişteki bir kaya, deveye benzetiliyormuş. Kapatılan bir delikten küçükken geçiyormuş. Hatta o delikten günahsız olanlar geçebilir şeklinde inanış bile varmış. Sanırım herkes delikten geçmeye çalışınca kapatmışlar. Farklı bir atmosferi yaşamak isteyen yolu düşerse ziyaret etmesi kendisini memnun edebilir.
Yunus Emre, vb bazı değerli şahsiyetlerin paylaşılamadığı gibi Ashab-ı Kehf mağarası da paylaşılamamış. Bu konuda epey farklı rivayetler mevcut. Bunların en bilinenleri; Afşin, Efes ve İspanya’da olduğu şeklinde bilgiler de mevcuttur. Kuran-ı kerimde güneşin doğuşu ve batışı ile tarif edilmiş, Kişilerin 309 yıl kaldığı belirtilmiş, yer olarak ve kişilerin sayıları verilmemiştir. Bunun bir hikmeti olabilir. Zira aynı olay dünyanın farklı yerlerinde yaşanabilir. Burada öne çıkan mesaj o gençlerin tavırlarının İslam âlemine tanıtılmış olması. Yabancı kaynaklar, Efes’i işaret ederken İslam düşünürleri Tarsus’u işaret etmişlerdir. Tarsus’un eski ve tarihi yolların üzerinde olması, uyanan gencin şehre gidip geri gelmesi ifadeleri, Danyal peygamberin de burada bulunması ve bu mezarın dört halife zamanında korunmaya alınması gibi pek çok sebepten buranın asıl bahsedilen yer olduğu düşüncesini oluşturuyor. Doğrusunu Allah bilir.
Yurdumuzun pek çok yerinde bu tür değerlerimiz mevcut. Bunların tanıtımı, alt yapısı, insanların ulaşımını sağlayacak etkenlerin zayıf olması gibi nedenlerle insanların gitmesini geciktiriyor. Tarsus ve Mersin’in tamamında tarihi ve doğal güzellikler olmasına rağmen batıdaki şehirler kadar öne çıkamamış. Buna bir de havaalanı eksikliği de eklenebilir belki. Göksu’nun döküldüğü yerlerden, Silifke ve tüm sahil boyunca batı sahillerine oranla daha temiz ve tarihi yerler daha çok olsa da gereken ilgi gösterilmediğinden değeri bilinmiyor. Buraların değerinin bilinmesi için önce yerel yönetimlere ve oralardan sorumlu kimselere önemli iş düşüyor. Sadece sahil kesimi değil tüm Akdeniz kenarı ve Torosların zirvelerinde bulunan tarihi ve turistik yerler tanıtım ve destek bekliyor. Beyşehir’den, Zengibar’a, Yerköprü şelalesine, Karaman kalesine kadar tüm bölgenin desteğe ihtiyacı var. Umarız bir gün buralar hak ettiği değere kavuşur.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.