Başarılı olmak için çocukların yapamayacağı şey yoktur sözde. Ama gel görkü başarıyı o kadar çok çocuk istemesine rağmen çok az çocuk başarılı olmuştur. Yani olmak istedikleri benle oldukları ben arasındaki farkı sözel benden öteye götürememişlerdir.
Okuldaki öğrencilere yâda evde kendi çocuklarımıza birlikte soralım isterseniz aşağıdaki soruları:
Başarılı olmak istiyor musun?
Niçin başarılı olman gerektiğini biliyor musun?
Başarılı olmak için neler yapman gerektiğini biliyor musun?
Başarılı olmak için nasıl çalışılması gerektiğini biliyor musun?
Başarılı olduğun zaman neler kazanacağını biliyor musun?
Başarısız olduğun zaman da neleri kaybedeceğini biliyor musun?
Bizim sorduğumuz sorulara alacağımız cevaplar hep “EVET” olacaktır. O halde çocuğumuz her şeyin farkına vardığı halde onu durduran şey nedir?
Çocuklar neyi, nasıl, nerde, ne şekilde yapacağını bildiği halde onların çalışmasını engelleyen bir güçte olmadığına göre nedir bu problem?
Gideceği yolu bildiği halde gitmiyorsa, çocukta atalet yani eylemsizlik problemi var demektir.
Bunu sadece çocuklar için sorgulamakla kalmayıp bunu kendimiz içinde sorgulamak gerekir. İnanın bizimde birçok konuda atalet sorunumuz olduğunu göreceksinizdir.
Nedir bu atalet?
Yapacaklarını ve yapması gerekenleri bildiği halde yapmamaktır. Başka bir deyişle eyleme geçecek davranışta bulunmamaktır. Yani eylemsizliktir.
Bunu bir örnekle açıklayalım isterseniz.
Ormanda yaşayan ceylanlar her sabah uyandıkları zaman ormandaki en hızlı aslanda daha hızlı koşması gerektiğini; yoksa ormandaki aslanlara o gün yem olacağını bilir.
Yine ormanda her sabah bir aslan uyanır, ormandaki en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini; yoksa açlıktan öleceğini bilir.
Burada aslan yâda ceylan olmak önemli değildir. Önemli olan her sabah kalktığımız zaman aslan ve ceylan gibi neden koşmamız gerektiğini bilip farkına varmaktır. Önemli olan neden ve niçin koşulması gerekiri anlayabilip eyleme geçebilmektir.
Eyleme geçilmediği zaman kendisini yemesi için aslanı bekleyen bir ceylan yâda ölümü bekleyen aslandan farkımız olmadığı gibi “haşlanmış kurbağa”dan da farkımız olmaz.
İçi su ile dolu bir kavanozun içine kurbağaları koyalar. Kavanozu da en düşük ısı ile ocakta ısıtmaya başlarlar. Kurbağalar sanki su ısındıkça kendilerini yaz günü derede sırtlarını güneşe vermiş gibi zannederek “oh oh!” diyerek gevşemeye başlarlar. Su kaynama derecesine, bizim kurbağalarda haşlanma vaziyetine gelmelerine rağmen hayatlarından memnun bir şekilde rahmetli olurlar.
İşte bizim de çocuklarımızın da hedefe ulaştıracak atalet’sizlik içinde hayata devam etmeye çalışmamız; haşlanmış kurbağalar gibi “oh oh!” diyerek bu dünyayı boş ve şikâyetlerle geçireceğimiz bir gerçektir.
Sonuç olarak hayatımızda çocuklarımızın ve bizim yapmamız gerekenleri farkına varabilmek ve bu konuda harekete geçerek mücadele etmek gerekir. Adalet’i yenmek için kış uykusundan uyanmak ve neden uyandığının farkına varabilmektir Yoksa haşlanmış kurbağadan farkımız olmaz çocuklarla bizlerin.
Okuldaki öğrencilere yâda evde kendi çocuklarımıza birlikte soralım isterseniz aşağıdaki soruları:
Başarılı olmak istiyor musun?
Niçin başarılı olman gerektiğini biliyor musun?
Başarılı olmak için neler yapman gerektiğini biliyor musun?
Başarılı olmak için nasıl çalışılması gerektiğini biliyor musun?
Başarılı olduğun zaman neler kazanacağını biliyor musun?
Başarısız olduğun zaman da neleri kaybedeceğini biliyor musun?
Bizim sorduğumuz sorulara alacağımız cevaplar hep “EVET” olacaktır. O halde çocuğumuz her şeyin farkına vardığı halde onu durduran şey nedir?
Çocuklar neyi, nasıl, nerde, ne şekilde yapacağını bildiği halde onların çalışmasını engelleyen bir güçte olmadığına göre nedir bu problem?
Gideceği yolu bildiği halde gitmiyorsa, çocukta atalet yani eylemsizlik problemi var demektir.
Bunu sadece çocuklar için sorgulamakla kalmayıp bunu kendimiz içinde sorgulamak gerekir. İnanın bizimde birçok konuda atalet sorunumuz olduğunu göreceksinizdir.
Nedir bu atalet?
Yapacaklarını ve yapması gerekenleri bildiği halde yapmamaktır. Başka bir deyişle eyleme geçecek davranışta bulunmamaktır. Yani eylemsizliktir.
Bunu bir örnekle açıklayalım isterseniz.
Ormanda yaşayan ceylanlar her sabah uyandıkları zaman ormandaki en hızlı aslanda daha hızlı koşması gerektiğini; yoksa ormandaki aslanlara o gün yem olacağını bilir.
Yine ormanda her sabah bir aslan uyanır, ormandaki en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini; yoksa açlıktan öleceğini bilir.
Burada aslan yâda ceylan olmak önemli değildir. Önemli olan her sabah kalktığımız zaman aslan ve ceylan gibi neden koşmamız gerektiğini bilip farkına varmaktır. Önemli olan neden ve niçin koşulması gerekiri anlayabilip eyleme geçebilmektir.
Eyleme geçilmediği zaman kendisini yemesi için aslanı bekleyen bir ceylan yâda ölümü bekleyen aslandan farkımız olmadığı gibi “haşlanmış kurbağa”dan da farkımız olmaz.
İçi su ile dolu bir kavanozun içine kurbağaları koyalar. Kavanozu da en düşük ısı ile ocakta ısıtmaya başlarlar. Kurbağalar sanki su ısındıkça kendilerini yaz günü derede sırtlarını güneşe vermiş gibi zannederek “oh oh!” diyerek gevşemeye başlarlar. Su kaynama derecesine, bizim kurbağalarda haşlanma vaziyetine gelmelerine rağmen hayatlarından memnun bir şekilde rahmetli olurlar.
İşte bizim de çocuklarımızın da hedefe ulaştıracak atalet’sizlik içinde hayata devam etmeye çalışmamız; haşlanmış kurbağalar gibi “oh oh!” diyerek bu dünyayı boş ve şikâyetlerle geçireceğimiz bir gerçektir.
Sonuç olarak hayatımızda çocuklarımızın ve bizim yapmamız gerekenleri farkına varabilmek ve bu konuda harekete geçerek mücadele etmek gerekir. Adalet’i yenmek için kış uykusundan uyanmak ve neden uyandığının farkına varabilmektir Yoksa haşlanmış kurbağadan farkımız olmaz çocuklarla bizlerin.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.