Recent Comments

Çanakkale'ye dair yeni bir kaynak, Bozkır Olayları Yalanmı?

Çanakkale'ye dair yeni bir kaynak     Mehmed Niyazi

Ciddi bir bilim adamı olan Prof. Dr. Osman Koçkuzu, Müderris Abdullah Fevzi Efendi'nin hatıralarını derlemiş, toparlamış ve Latin harfleriyle yayınlamış.

Koçkuzu, bununla da yetinmemiş, hatıraları yorum ve değerlendirmelerle açıklamış. Yazılanların, bakkalda leblebiye sarılırken kurtarılan kâğıtlar olduğunu düşünürsek, yapılan işin önemini kavrarız. Kim bilir ne kadar hatırat böyle kaybolmuştur?
O dönemde, medresede ders verenler askerlikten muaftılar. Buna rağmen Abdullah Fevzi Efendi, gönüllü olarak orduya yazılmış, Çanakkale Savaşı'na iştirak etmiş, sonra da yine gönüllü olarak Irak Cephesi'ne gitmiştir.
Haydarpaşa Lisesi'nde öğrenciydik. Tarih öğretmenimiz bir konuyu izah ettikten sonra şöyle demişti: "Bu anlattıklarımız, bugünkü bilgilerimize ve resmî tarihe göredir." O zamanlar tarihin resmisi ya da gayri-resmisi hakkında bilgimiz yoktu. Resmî tarih adı altında anlatılanların gerçeklerden uzak, sanal bir dünya oluşturduklarını zamanla anladık.
Kitabı incelediğinizde görüyorsunuz ki Osman Koçkuzu, Abdullah Fevzi Efendi'nin hatıralarını aslına sadık kalarak yeniden yazmış. Müderrisimiz yeri gelmiş Arapça, yeri gelmiş o günün Türkçesiyle yazmış. Koçkuzu, Arapça bölümleri çevirmiş, Türkçe bölümleri sadeleştirmiş, bir dil ve anlatım bütünlüğü sağlamış. Giriş bölümünde ve devamında gerekli bilgileri okuyucuyla paylaşıp değerlendirmelerde bulunmuş.
Abdullah Fevzi Efendi'nin yazdıkları sadece Çanakkale ve Irak cepheleri hakkında değil. Aynı zamanda yakın tarihimizin karanlık bir dönemine ışık tutuyor. Koçkuzu da bunu vurgulamak ihtiyacını duyuyor: "... İdare değişmiş, herkes yeni idarenin borazanı olmuştur. Kanunlar da ona göre tanzim edilmiştir. Buradaki ifadelerin, elbette, tam tersi inançta olan insanlar, bugün olduğu gibi o gün de vardır. Onların da karşı fikirlerini yazmaları halinde ülke insanı ve tarihçiler, meseleyi daha iyi görüp anlayacaktır." Bu cümleden de anlaşılabileceği gibi Koçkuzu'nun amacı bize bir görüş dayatmak değil, ifade edilen ve karanlıkta kalmış bir görüşü gün ışığına çıkarmaktır. Tepetaklak edilmiş olayların doğru anlaşılmasını dert edindiğini, haksızlığa karşı susmamayı bir borç bildiğini şu cümlesinden de anlıyoruz: "Ama benim asıl korktuğum husus: Yüz seneye yakın zamandan bu yana Bozkır Olayları ya da geniş ve haksız adıyla 'Konya Olayları' diye anılan hadiselerin resmî ve düzmece anlatımlar dışında, araştırmaya bağlı olarak yeniden tanzim ve tespit edilmemiş olmasıdır."
Muhakkak ki sosyal konularda mükemmellik yoktur, tekamül vardır. Bir hususun mükemmel olarak kabul edilmesi gelişmenin önündeki en büyük engeldir. Elbette, medreselerin de eksikleri vardı; hatta tamamen kaldırılmaları da gerekli olabilirdi. Fakat yeni yönetime yaranmak amacıyla medreseleri objektif olarak değerlendirmeyip, onları adeta vebalı gibi göstermeye gayret eden kalem erbabı toplumsal vicdanı yaralamıştır. İnsaf sahibi bir insan kendisine şu soruyu sormayı da unutmamalı: Bugünkü üniversitelerimizden kaç tane Ankara Yıldızı'nı bulan Fatin Hocalar, kaç tane Fuat Köprülü yetişmiştir?
Koçkuzu'nun Abdullah Fevzi Efendi'nin hatıralarına dayanarak hazırladığı birinci kitap ağırlıklı olarak Çanakkale Harbi'ne dair. Kendi ifadesinden de açık bir şekilde anladığımıza göre Abdullah Fevzi Efendi'nin tek amacı Allah'ın rızasını elde etmektir. Medreseden ayrılıp orduya katılmasını şöyle özetliyor: "Benim öyle bir hizmet şevki ve ağırlığı içinde olmam gerekir ki, bırakıp geldiğim işten başladığım yeni işim, Allah katında daha üstün olsun." Çok iyi niyetli bir mümin müderris olduğu her halinden belli olan Abdullah Fevzi, eserin çeşitli bölümlerinde ordumuzdaki eksikleri değerlendiriyor. Mektepli subayların alaylıları ciddiye almamalarından yakınıyor. Alaylı subayların ordudan tasfiye edilmesinin subay kıtlığına sebep olduğuna, düşük rütbeli subayların büyük birliklere kumanda etmek zorunda kalışlarına ve bu durumun verdiği zararlara değiniyor. Tespit ve tenkidi doğrudur; yalnız, alaylı-mektepli kargaşasının bize nelere mal olduğunu yakın geçmişteki olayları düşünerek değerlendirse idi sayın müderris daha sağlıklı hususları gündeme getirebilirdi. I. Balkan Savaşı'nda 720 bin kişilik ordumuzun, 540 bin kişilik Balkan orduları karşısında yenilip 24 günde Manastır'dan Çatalca'ya çekilmesi bize çok şey anlatır. İki yıl sonra Çanakkale'de, Kuttu'l-Ammare'de Galiçya'da elde ettiğimiz zaferleri nasıl izah edebiliriz? Müderris Abdullah Fevzi Efendi'yi rahmetle anıyor, Ali Osman Koçkuzu'yu tebrik ediyoruz    [Zaman Gazetesi]
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.