Kültür, Toplumların yaşama ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturulmuş bir kavramdır. Toplumlar varlıklarını kültürlerine borçludurlar. Var olmak için gereken biyolojik, sosyolojik ve psikolojik ihtiyaçlar kültür sayesinde karşılanır. Toplumların huzurlu ve mutlu olmaları kendi kültürlerinden kaynaklanan tasarıların uygulanması ile mümkündür.
Kültür, davranış ve biçim yaratma sonucunda oluşan üründür. Davranış ve biçimlenme kültürün milli özelliğinin izini taşır. Bu yüzden kültür toplumun kendi doğasına, kendi karakterine, kendi yaratılışına sıkı sıkıya bağlıdır. Kültürün kaynağında ulusal benliğin, ulusal yeteneğin, ulusal değerlerin yattığı görülür. Kültürel değerler başka milletlerin değer yargılarından farklı bir kaynaktan ortaya çıktığı için özgündürler. Başka milletlerin kültürlerinin yarattığı ürün ve biçimlerle karşılaştırıldığında hemen farkları ortaya çıkar. Bu farklılık Özgünlükten kaynaklanır.
Ülkemizi yöneten veya yönetmeye talip olanların çok dikkat etmeleri gereken husus Kültürün özgünlüğü ilkesidir. Türk insanının mutluluğu, huzuru, çıkarı bu özelliğin göz önünde bulundurulmasına bağlıdır. Ülkemizde yasaların sık sık değiştirilmesinde, kurum ve kuruluşların sık sık değiştirilmesinde kişi ve yönetim ilişkilerinde konulan kuralların değiştirilmesinde hep bu ilkesizliğin yansımaları vardır. Hangi konuya, hangi kuruma, hangi uygulamaya bakarsanız bakın hiç bir ilke yoktur. Bir ilkesizlik sürüp gitmektedir. Bu ilkesizliğin kaynağında kendi kültürümüzden hareket etmediğimiz yani kültürün özgünlük ilkesine dayanmadığı gerçeği ortaya çıkar.(Dr. Hüseyin Yeniçeri)
Bir milleti yöneten veya yönetmeye talipli olanların her şeyden önce o milleti mutlu ve huzurlu yaşatmayı hedeflemeleri gerekir. Bunun da ilk adımı o milletin bir kültürü olduğunun bilinmesi ve yapılacak uygulamaların bu kültürden kaynaklanması gerekir. Bugün ülkemizi yönetenlerin en büyük eksiği bu dur. Bu yüzden Türk insanı mutsuz ve huzursuzdur. Çünkü ya Arap kültürüne, ya Batı kültürüne yaslanılmaktadır. Kültürel değerler çok güzel olabilir ama bize uymuyorsa güzel olması bir işe yaramaz. Nasıl ki, çok güzel sivri uçlu, topuklu siyah rugan bir ayakkabının, taraklı bir ayağı sıkmasında olduğu gibi!
Bir fikir, bir ideoloji, bir tasarı, bir uygulama hangi kültürden kaynaklanıyorsa öncelikle O kültürü oluşturan topluma hizmet eder. İşin doğası da budur. Demek oluyor ki bir AB tasarısı bir BOP tasarısı gibi. Söz gelimi serbest piyasa ekonomisinin uygulanmasını hedefleyen liberalizm, Türk esnafını, Türk köylüsünü, Türk memurunu, Türk işçisini kısaca dar gelirli kesimi perişan etmektedir. İşin tuhafı ülkemizin yönetiminde bulunan yöneticilerimiz bir türlü bu sorunun üzerine gitmedikleri veya gidemedikleri görülmektedir. Hâlbuki milli kültürden kaynaklanan bir ekonomik tasarı uygulansa dar gelirliler rahat bir nefes alacaklardır.
Türk milletinin mutluluk ve huzuru, Türk kültürünün beslediği özgün tasarıların uygulanma alanına konulmasıyla mümkün olacaktır. Yabancı kaynaklı tasarılar, bizim insanımızın daha çok sömürülmesine, ezilmesine yol açacaktır. Tarih, milletlerinden mutluluğu esirgeyen yönetimleri lanetlemiştir. Kuzey Afrika ülkelerinde, Tunus, Mısır, Libya ve Ortadoğu’da gelişen olayların ve ayaklanmaların kaynağında da halkın mutluluğunu düşünmeyen yöneticilerin kendi milli kültürleriyle bağdaşmayan tutum ve davranışlarının rolü vardır.
ORJİNAL VE YARATICI OLMAK ANCAK KENDİ KÜLTÜRÜ İÇİNDE KALMAKLA VE ONDAN HAREKET ETMEKLE, MAYALANMAKLA ONDAN BESLENMEKLE MÜMKÜNDÜR.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.