Çocuğun gelişiminde annenin etkisi bilinmektedir fakat babanın rolü pek bilinmemekle birlikte, yeteri kadar sorgulandığı da söylenemez. Baba, erkek çocuk için model, kız çocuk için ise karşı cinsin temsilcisidir.
Babalık rolü, anneliğe benzer şekilde çocuk sahibi olmayı istemekle başlar. Fakat bir farkla, “annelik içgüdüseldir, babalık ise öğrenilir.” Dolayısıyla babalık, psiko-sosyal bir hazır bulunuşluk gerektirir.
Babanın çocuk ile olan ilişki kurma biçimi, onun gelişimini doğrudan ya da dolaylı olarak etkiler. Özellikle günümüzde çalışan anne sayısının artmasıyla babanın çocuğun hayatındaki yeri ve önemi artmıştır. Baba, yaratmak istediği otorite ve disiplini, korkutarak oluşturursa, çocuk da dış dünyayı korkutucu olarak görebilir. Babanın yokluğu, pasifliği ya da ilgisizliği ise çocuğun kişilik yapısını, ruh ve beden sağlığını büyük ölçüde etkileyebilmekte ve bazı uyum ve davranış bozukluklarının sebebi olabilmektedir. Nitekim yapılan çalışmalar da babanın çocuğun zekâ, psiko-seksüel ve kişilik gelişimini etkilediğini göstermektedir.
Baba çocuk için dış dünyanın ilk temsilcisidir. Çocuğun iki yaşına gelmesiyle birlikte babanın çocuk hayatında etkili olmaya başladığı şeklindeki görüşü esas alırsak babanın, çocuğun zihninde olumlu bir baba izlenimi ile birlikte güvenli bir dış dünya algısı oluşturması gerekmektedir.
Daha iyi bir baba olmak için neler yapmalı, nasıl davranmalı?
* Çocuğunuzun gelişimi anne karnından itibaren takip edin.
* Çocuğunuz üzerinde baskı ve korkuya dayalı bir disiplin uygulamayın. Fakat bunu yaparken onu serbest bırakma adına ona karşı tamamen kayıtsız kalma gibi bir tutum içerisine de girmeyin.
* Çocuğunuzu her koşulda sevdiğinizi ona hissettirin.
* Çocuğunuza kırıcı davranarak sürekli hatalarına dikkat çekmek yerine olumlu davranışlarını vurgulayarak özgüven geliştirmesine ve doğru tutumlar geliştirmesine destek olun.
* Çocuğunuza verdiğiniz her sözü tutmaya çalışın, tutamayacağınız sözler vermemeye çalışın. Bunun aksini yapmanız durumunda çocuk bu yanlış davranışı normal olarak algılayacağından yalan söyleme vb. kişilik problemleri oluşabilir.
* Çocuğunuzla birlikte yapmaktan hoşlandığınız faaliyetler olsun ki bu sayede birlikte daha çok vakit geçirme ve eğlenme imkânınız olsun.
* Çocuğunuzun fikirlerini dinleyin, sorularını geçiştirmek yerine onu doyurucu cevaplar vermeye çalışın. Onunla sohbet ederken karşınızda bir yetişkin varmış gibi önemseyin ve bunu ona hissettirin.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.