Eskiden kız istemeye gidilince dünürlerden birisi, ihtiyaç gidermek maksadıyla tuvalete(helâ, kenef, yüznumara, wc) gider, biride çul, ya da kilimin altına çaktırmadan bakarmış, temiz ise olumlu not değilse o evin kızı tercih edilmezmiş.
Geçen yıl yazmış olduğumuz “Konya’da Yüznumara Sorunu” adlı yazımızdan sonra bir gelişme olmadı. Hala vakıf ve camilerin ihtiyaç giderme yerleri ücretli ve pahalı. Bahanelerin de anlamsız olduğunu anlatmıştık. O vakıfları kuranların veballeri de, ücretsiz olduğu halde ücretliye çevirenleri, sanırım bulacaktır. Çünkü vakıfların kuruluş amacı insanın ihtiyacını ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bu tarzda bir yazı olunca farklı tepkiler aldık, ancak nasıl yeme, içme ihtiyaçsa, bunların boşaltımı da bir ihtiyaçtır. Özellikle halkın bulunduğu yerlerde bu düşünülmeli. Hâlbuki ne marketlerde, ne bankalarda, ne işyerlerinde, ne de çay bahçelerinde müşteriler hiç düşünülmez. Birkaç yıl önceydi, Alaaddin Tepesinde bir kenarda oturmuş, termoslarımızdan doldurduğumuz çayı yudumlarken biraz ilerimizde bir teyze küçük oğluna, ağacın dibine ihtiyacını gidermesini söylüyordu. Çok rahatsız olduk. Öyle ya belki şuan oturduğumuz yere de başka biri aynı şeyi yapmıştı. Çok kızdık, bir şey diyemedik. Ben biraz sonra kadının yanına varıp, teyze yaptığın hiç güzel değil, niye böyle yaptınız dedim. Kadın; oğlum üç çocuğum var, hepsine para mı yetişir, sabahtan beri bu kaçıncı? Dedi. Kadına bir şey daha söyleyemedim. Zira bugün aynı durum olsa,50 ve 100 kuruş olan tuvaletler, böyle çocuklu aileler için çok para. Bir ekmek parasını geçiyor.
Bir iş yeri açmak istesen, bir bina yaptırmak istesen, ilgili belediye veya başka kurumlar, iğneden ipliğe incelerler, şu planı yok, bu yok diye kolayca açılış ruhsatı vermezler. Tamam, haklılar diyorsun. Ancak her köşe başında, her yüz metrede bir alış-veriş merkezleri ve onların şubeleri açılıyor. Bunlara ruhsatı kim veriyor, ne şartlarda veriyor bilemiyoruz. Önceki günlerde, Sarrafların bulunduğu yerdeki, bir market şubesinde alış veriş yaparken çocuğun tuvalet ihtiyacı olmuş. Bunu oradaki müşteri yetkilisine anlattım, tuvalet yok dedi. Kendilerinin nerede ihtiyaç giderdiklerini sorunca, var, ama müşteriye kapalı olduğunu, Mevlana’nın yakınında olduğunu, söyledi. Buradan dediğiniz yer bir km yakın, ihtiyacın hemen giderilmesi gerektiğini söyleyince, güvenlikteki adam geldi, ona sordu, o da olmaz deyince, artık daha yüksek sesle nasıl müşteriden para alıyorsanız, bu çocuğa da tuvalet bulmalısınız dedim. Telaşlanan asıl müdür geriden gelip adama yardımcı olun dedi. Çünkü bütün müşteriler bize bakmaya başlamıştı. Satış müdürüne; siz şuan durumu kurtardınız, teşekkür ederim. Ancak bunun bir hak olduğunu düşünüyorum. Yani müşteri hakkını almak için bağırmasına gerek kalmamalı. Kaç dakikadır bunun kavgasını yaptık. Bunun hak gaspı olduğunu söyledim. Kurallara göre nasıl olmalı bilemem, ama o insan müşteriyse ve bu işyerlerini açarken, bunlar düşünülmüyorsa, bu bir eksiklik, yok eğer bunlar kâğıt üzerinde var da müşteri bundan mahrumsa lütfen ilgili kimse bu hakkı teslim etsin. Daha önce buna benzer birkaç olay olmuştu, ilgilenen olur diye üstüne düşmemiştik. Ama maalesef değişen bir şey yok. Sadece tuvalet ihtiyacı değil, bebek bakım odasının da bulunması gerektiğinin bunun bir zorunluluk olduğunu herkesin bilmesi gerekir. Yine Konya’nın yerli bir marketinin şubesine, bebek bakım yeri olsa daha güzel olur demiştim. Oradaki görevli kimse alay edercesine olur, var mı başka bir isteğiniz şeklinde, sözleri insanı sinir etmeye yetiyordu. Bütün bunlardan sorumlu bir yetkili vardır, ama biz bilmiyoruz.
Güçlüye karşı güçsüzün hakkını kim koruyacak. Güçsüzün hakkı gasp olacaksa, verilmesi gereken haklar geciktirilecekse, bunun sorumlusu unutmasın ki bu hak asırlardır sürmez. En fazla doksan, bilemedin yüz yıl yaşanıyor, bu dünya da. Herkese adil davranılacak zaman çok uzakta değil.
Geçen yıl yazmış olduğumuz “Konya’da Yüznumara Sorunu” adlı yazımızdan sonra bir gelişme olmadı. Hala vakıf ve camilerin ihtiyaç giderme yerleri ücretli ve pahalı. Bahanelerin de anlamsız olduğunu anlatmıştık. O vakıfları kuranların veballeri de, ücretsiz olduğu halde ücretliye çevirenleri, sanırım bulacaktır. Çünkü vakıfların kuruluş amacı insanın ihtiyacını ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bu tarzda bir yazı olunca farklı tepkiler aldık, ancak nasıl yeme, içme ihtiyaçsa, bunların boşaltımı da bir ihtiyaçtır. Özellikle halkın bulunduğu yerlerde bu düşünülmeli. Hâlbuki ne marketlerde, ne bankalarda, ne işyerlerinde, ne de çay bahçelerinde müşteriler hiç düşünülmez. Birkaç yıl önceydi, Alaaddin Tepesinde bir kenarda oturmuş, termoslarımızdan doldurduğumuz çayı yudumlarken biraz ilerimizde bir teyze küçük oğluna, ağacın dibine ihtiyacını gidermesini söylüyordu. Çok rahatsız olduk. Öyle ya belki şuan oturduğumuz yere de başka biri aynı şeyi yapmıştı. Çok kızdık, bir şey diyemedik. Ben biraz sonra kadının yanına varıp, teyze yaptığın hiç güzel değil, niye böyle yaptınız dedim. Kadın; oğlum üç çocuğum var, hepsine para mı yetişir, sabahtan beri bu kaçıncı? Dedi. Kadına bir şey daha söyleyemedim. Zira bugün aynı durum olsa,50 ve 100 kuruş olan tuvaletler, böyle çocuklu aileler için çok para. Bir ekmek parasını geçiyor.
Bir iş yeri açmak istesen, bir bina yaptırmak istesen, ilgili belediye veya başka kurumlar, iğneden ipliğe incelerler, şu planı yok, bu yok diye kolayca açılış ruhsatı vermezler. Tamam, haklılar diyorsun. Ancak her köşe başında, her yüz metrede bir alış-veriş merkezleri ve onların şubeleri açılıyor. Bunlara ruhsatı kim veriyor, ne şartlarda veriyor bilemiyoruz. Önceki günlerde, Sarrafların bulunduğu yerdeki, bir market şubesinde alış veriş yaparken çocuğun tuvalet ihtiyacı olmuş. Bunu oradaki müşteri yetkilisine anlattım, tuvalet yok dedi. Kendilerinin nerede ihtiyaç giderdiklerini sorunca, var, ama müşteriye kapalı olduğunu, Mevlana’nın yakınında olduğunu, söyledi. Buradan dediğiniz yer bir km yakın, ihtiyacın hemen giderilmesi gerektiğini söyleyince, güvenlikteki adam geldi, ona sordu, o da olmaz deyince, artık daha yüksek sesle nasıl müşteriden para alıyorsanız, bu çocuğa da tuvalet bulmalısınız dedim. Telaşlanan asıl müdür geriden gelip adama yardımcı olun dedi. Çünkü bütün müşteriler bize bakmaya başlamıştı. Satış müdürüne; siz şuan durumu kurtardınız, teşekkür ederim. Ancak bunun bir hak olduğunu düşünüyorum. Yani müşteri hakkını almak için bağırmasına gerek kalmamalı. Kaç dakikadır bunun kavgasını yaptık. Bunun hak gaspı olduğunu söyledim. Kurallara göre nasıl olmalı bilemem, ama o insan müşteriyse ve bu işyerlerini açarken, bunlar düşünülmüyorsa, bu bir eksiklik, yok eğer bunlar kâğıt üzerinde var da müşteri bundan mahrumsa lütfen ilgili kimse bu hakkı teslim etsin. Daha önce buna benzer birkaç olay olmuştu, ilgilenen olur diye üstüne düşmemiştik. Ama maalesef değişen bir şey yok. Sadece tuvalet ihtiyacı değil, bebek bakım odasının da bulunması gerektiğinin bunun bir zorunluluk olduğunu herkesin bilmesi gerekir. Yine Konya’nın yerli bir marketinin şubesine, bebek bakım yeri olsa daha güzel olur demiştim. Oradaki görevli kimse alay edercesine olur, var mı başka bir isteğiniz şeklinde, sözleri insanı sinir etmeye yetiyordu. Bütün bunlardan sorumlu bir yetkili vardır, ama biz bilmiyoruz.
Güçlüye karşı güçsüzün hakkını kim koruyacak. Güçsüzün hakkı gasp olacaksa, verilmesi gereken haklar geciktirilecekse, bunun sorumlusu unutmasın ki bu hak asırlardır sürmez. En fazla doksan, bilemedin yüz yıl yaşanıyor, bu dünya da. Herkese adil davranılacak zaman çok uzakta değil.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.