… Yine böyle bir sohbette Hulusi Efendi:
—Oğul, Mustafa Efendi (başkâtip) gelmiyor mu? Sohbette gözükmüyor, diye sordu.
Orada bulunanlar:
—Geliyor, fakat sigara içtiği için bazen gelemiyor, dediler.
Hulusi Efendi:
—Oğul, Pir Efendimiz buyurdu ki; “Bizim ihvanımız sigara içmez.” Oğul, söyleyin ona ya sigarayı bıraksın, ya da bizi bıraksın, dedi. (Raziye Sağlam. Gül Kokusu, Sayfa:356. Nasihat Yayınları, 3.Baskı, Ankara,2010)
Gelişim ve değişimlerin baş döndürdüğü bu yüzyılda zamanla yarıştıklarını zanneden insanlar, yoğunluklarını bahane ederek zamanının olmadığını ya da zamanların yetmediğini ifade etmek içinde “ başımı kaşıyacak zamanım yok” sözünün arkasına sığınmaktadırlar. Oysa insanoğlunun zamanı o kadar çok ki; işine gelmediği ya da yapmak nefsine ağır geldiği için “zamanım yok” bahanesinin arkasına sığınmaktadır.
Bir gün bir arkadaş Kur’an öğrenmek için hocam bana Kur’an-ı öğretebilir misiniz? dedi. Bende kendilerine seve seve öğretebileceğimi söyleyince, birlikte kitapçıya giderek bir tane elif cüzü aldık bir plan dahilinde okumaya karar verdik. Okumanın üçüncü gününde arkadaşımız, zamanının olmadığını, çok yoğun çalıştığını ve çok yorulduğu gibi mazeretler üretmeye başladı.
Bunun üzerine bende yukarıdaki Hulusi Efendinin Pir Efendimiz: “Bizim ihvanımız sigara içmez. Oğul, söyleyin ona ya sigarayı bıraksın, ya da bizi bıraksın,” olayını anlattıktan sonra buradaki “ya sigarayı ya da bizi bıraksın” sözündeki görünen anlamından çok görünmeyen ve gönüllere hitap eden anlamına bakmak lazım geldiğini ve günlük hayata anlamlandırarak düşünmesini istedim.
Hulusi Efendinin bize vermek istediği mesajın sigara içmekten öteye bir mesajı olduğunu düşünüyorum. Birçok Müslüman kardeşimizde sigara içme alışkanlığı olmasına rağmen sigaraya ayırdıkları zamanı kendilerini geliştirmeye ayıramamakta ve zamanın yetmediğinden şikâyet etmektedirler.
İsterseniz zamanımızın olup olmadığına birlikte düşünüp birlikte karar verelim. İnsanoğlu bir tek sigaraya aşağı yukarı 5 dakika zaman ayırabilmektedir. Eğer bu insan günde 10 tane sagara içiyorsa 50 dakika, günde bir paket sigara içiyorsa 100 dakika yapıyor. Bu gerçektende bir insan için azımsanmayacak ve değerlendirebilme adına yeterli bir zaman dilimi olduğunu düşünüyorum.
Yine bunların dışında millet olarak günde en az 2–3 saatimiz televizyon ve bilgisayar karşında geçirmekteyiz. Bunu da televizyon seyretme konunda dünyada ilk 5’in içinde olmamız göstermektedir.
İnsanın zamanını nasıl harcadığı konunda örnekleri çoğaltabiliriz. Fakat buna imkân olmadığı gibi gerekte yoktur. Sadece zamanı değerlendirme şekli kişiden kişiye değişebilmektedir. Değişmeyen tek şeyde günün 24 saat olduğudur. Peki, günün 24 saatinde 8 saatini mesaiye, 8 saatini uykuya ayıran insanoğlun geri kalan 8 saatine ne oluyor.
Günde sigaraya ayrılan zamanın yarısı, Kur’an-ı Kerim ve dini bilgileri öğrenmeye ayırmış olsaydı insan, hayatta öğrenemeyeceği hiçbir şey kalmazdı. Fakat insanın öğrenmeye niyeti olmadıktan sonra suçlu her zaman “zaman” olacaktır. “ Zamanım yok, çok yoğunum.”
Gerçekte günlük hayatımızda bu böyle değil mi? O kadar yoğun olduğumuzu düşünürüz ki zamanın yetmediğinden şikâyet ederiz. Oysa elimizi başımızın arasına alıp gerçek anlamda ne yaptığımızı bir düşünebilsek, gerçek anlamada somut olarak faydalı bir iş yapmadığımızın farkına varabileceğizdir. Yoğunluğun hayatımızdan daha çok beynimizde olduğunun gerçeğinin farkına varacağızdır. (Devam Edecek)
—Oğul, Mustafa Efendi (başkâtip) gelmiyor mu? Sohbette gözükmüyor, diye sordu.
Orada bulunanlar:
—Geliyor, fakat sigara içtiği için bazen gelemiyor, dediler.
Hulusi Efendi:
—Oğul, Pir Efendimiz buyurdu ki; “Bizim ihvanımız sigara içmez.” Oğul, söyleyin ona ya sigarayı bıraksın, ya da bizi bıraksın, dedi. (Raziye Sağlam. Gül Kokusu, Sayfa:356. Nasihat Yayınları, 3.Baskı, Ankara,2010)
Gelişim ve değişimlerin baş döndürdüğü bu yüzyılda zamanla yarıştıklarını zanneden insanlar, yoğunluklarını bahane ederek zamanının olmadığını ya da zamanların yetmediğini ifade etmek içinde “ başımı kaşıyacak zamanım yok” sözünün arkasına sığınmaktadırlar. Oysa insanoğlunun zamanı o kadar çok ki; işine gelmediği ya da yapmak nefsine ağır geldiği için “zamanım yok” bahanesinin arkasına sığınmaktadır.
Bir gün bir arkadaş Kur’an öğrenmek için hocam bana Kur’an-ı öğretebilir misiniz? dedi. Bende kendilerine seve seve öğretebileceğimi söyleyince, birlikte kitapçıya giderek bir tane elif cüzü aldık bir plan dahilinde okumaya karar verdik. Okumanın üçüncü gününde arkadaşımız, zamanının olmadığını, çok yoğun çalıştığını ve çok yorulduğu gibi mazeretler üretmeye başladı.
Bunun üzerine bende yukarıdaki Hulusi Efendinin Pir Efendimiz: “Bizim ihvanımız sigara içmez. Oğul, söyleyin ona ya sigarayı bıraksın, ya da bizi bıraksın,” olayını anlattıktan sonra buradaki “ya sigarayı ya da bizi bıraksın” sözündeki görünen anlamından çok görünmeyen ve gönüllere hitap eden anlamına bakmak lazım geldiğini ve günlük hayata anlamlandırarak düşünmesini istedim.
Hulusi Efendinin bize vermek istediği mesajın sigara içmekten öteye bir mesajı olduğunu düşünüyorum. Birçok Müslüman kardeşimizde sigara içme alışkanlığı olmasına rağmen sigaraya ayırdıkları zamanı kendilerini geliştirmeye ayıramamakta ve zamanın yetmediğinden şikâyet etmektedirler.
İsterseniz zamanımızın olup olmadığına birlikte düşünüp birlikte karar verelim. İnsanoğlu bir tek sigaraya aşağı yukarı 5 dakika zaman ayırabilmektedir. Eğer bu insan günde 10 tane sagara içiyorsa 50 dakika, günde bir paket sigara içiyorsa 100 dakika yapıyor. Bu gerçektende bir insan için azımsanmayacak ve değerlendirebilme adına yeterli bir zaman dilimi olduğunu düşünüyorum.
Yine bunların dışında millet olarak günde en az 2–3 saatimiz televizyon ve bilgisayar karşında geçirmekteyiz. Bunu da televizyon seyretme konunda dünyada ilk 5’in içinde olmamız göstermektedir.
İnsanın zamanını nasıl harcadığı konunda örnekleri çoğaltabiliriz. Fakat buna imkân olmadığı gibi gerekte yoktur. Sadece zamanı değerlendirme şekli kişiden kişiye değişebilmektedir. Değişmeyen tek şeyde günün 24 saat olduğudur. Peki, günün 24 saatinde 8 saatini mesaiye, 8 saatini uykuya ayıran insanoğlun geri kalan 8 saatine ne oluyor.
Günde sigaraya ayrılan zamanın yarısı, Kur’an-ı Kerim ve dini bilgileri öğrenmeye ayırmış olsaydı insan, hayatta öğrenemeyeceği hiçbir şey kalmazdı. Fakat insanın öğrenmeye niyeti olmadıktan sonra suçlu her zaman “zaman” olacaktır. “ Zamanım yok, çok yoğunum.”
Gerçekte günlük hayatımızda bu böyle değil mi? O kadar yoğun olduğumuzu düşünürüz ki zamanın yetmediğinden şikâyet ederiz. Oysa elimizi başımızın arasına alıp gerçek anlamda ne yaptığımızı bir düşünebilsek, gerçek anlamada somut olarak faydalı bir iş yapmadığımızın farkına varabileceğizdir. Yoğunluğun hayatımızdan daha çok beynimizde olduğunun gerçeğinin farkına varacağızdır. (Devam Edecek)
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.