Bugün Türkiye’de anadil eğitiminin sorun olarak ağılanmasında Kürt olgusunun siyasal talepleri ve ulus devlet yolunda attıkları adımlar gelmektedir. Türkiye’de anadilde eğitim, insani bir hak olmaktan öte siyasi yapının kültürü ve bireyleri dönüştürme taleplerinin orta aşamalarından biri olarak gözükmektedir.
Kürt dili, dil açısından Hint Avrupa dil gurubunun alt dalı olan Batı İran dil gurubundandır. Burada kullanılan rakamlar önemlidir. Üstelik Kürtçede Türkçe, Arapça ve modernleşmeyle birlikte İngilizce ve Fransızca kelimelerde bulunmaktadır. Batılılar metinlerde dört farklı Kürt lehçesinden söz etmektedirler. Zazaca, Gurani, Sorani ve Kırmançi Bu diller bu lehçelerin farklı alfabeler kullanıldığı görülmektedir. Bunlar; Latince, Arapça ve Kril alfabeleridir. Kürt lehçeleri arasında farklılık oldukça fazladır. Sorani ve Kırmançi neredeyse birbirini anlamazlar. Türkiye’de İlk metinler Ahmet hani’den Kürdistan gazetesine kadar(Bedirhanlılar Kahire 1898)Kırmançi kökenlidir. Bugün güneyde Sorani lehçesi üzerinden bir Kürt edebiyatı ve akademik dil oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Türkiye’de Cumhuriyetin ilanından hemen sonra 1925 ‘te çıkarılan Takriri-Sükûn ile Kürt olgusuyla ilgili her türlü simge ve sembol yasaklanmıştır. Bu süreç bazı noktalarda hala devam etmektedir. Bunun iki temel nedeni vardır: Biri ulus devletin sürekliliğini sağlamak, ikincisi belirlenmiş bir paradigma(Yazılı veya yazılı olmayan bir kural ve düzenlemeler bütünü) etrafında bütün toplumsal tabakaları eritmektir. Bu aynı zamanda o dönemin geçerli olan bir politik yapılanmasıdır. Bugünkü konjonktürel durumda Kürt olgusu batı destekli siyasal bir yapılanmayla Ortadoğu pandorasının (Bütün kötülüklerin dolu olduğu kutu)kapılarını açacak bir anahtar görünümündedir. Burada ülkeleri inşa edilmiş sınırlarının değiştirilmesi ve haritaların yeniden kanla çizilmesi süreci hayata geçirilmektedir.
Dil, ulus inşa etmenin en önemli aracıdır. Bu noktada sınırları değiştirebilecek olan ülkeler başta Türkiye, İran, Irak ve Suriye’dir. Çünkü ulus inşa etmenin de en önemli aracı dildir. Kuzey Irak’ta kullanılmaya başlanan Soranice (Orta Kürtçe lehçeleri)Türkiye’nin de bu tartışmaların dışında kalamayacağını göstermiştir. Ana dilde eğitim tartışmaları bu bağlamda devletin içerisinde yeni bir devlet yapılanmasının temelidir. Çünkü anadilde eğitimin devlet aracılığıyla verilmesi Türkiye’de yaklaşık % 10 olan Kürt nüfusun çocuklarının eğitiminin devlet eliyle verilmesi yaklaşık 500 bin insanın devlet kanalıyla Kürtçe eğitime tahsis edilmesi anlamına gelir. Bu adımın doğurabileceği sakıncalar bulunmaktadır. Anadilde eğitimin ekonomik külfeti sorunun bir boyutunu oluşturmakla birlikte, asıl sorun devletin kurum, kuruluşları ve işleyiş yapısının devamlılığı açısından eğitim bütünlüğünün ortadan kaldırılması düşüncesinde yatmaktadır.
Fransa ve Almanya iyi bir örnek, Gerek Kürtçe ve gerekse çeşitli taleplerle gündeme gelmesi muhtemel bir başka dilin ortaya çıkaracağı ayrılık toplumsal bütünlüğün tutkalı vazifesi gören Türk milleti kavramının içini boşaltacaktır. İlköğretim çağından itibaren devlet ve millet bilinciyle yetiştirilen bireylerin kimliği önce dilde oluşur. Azınlık vasfı taşıyan bireyler ayrı olarak incelenmek kaydıyla toplumu oluşturan diğer asli gurupların bütünlüklü bir eğitim ve öğretim sisteminden uzak tutulması millet olma bilincine zarar verir. Demokrasi çok sesliliğin ahengi olarak nitelenmekle birlikte, toplumsal farklılıkları aynı zeminde buluşturacak ölçüde kilit bir anlam da taşımaktadır. Bu konuda Fransa ve Almanya iyi bir örnek teşkil etmektedir.(Kaynak Doç.Dr. Bünyamin Ayhan)
Haftanın sözü: Her şeyin bir öncesi var ve O önce bir sonrayı hazırlamak için vardır.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.