Geçenlerde benim de üyesi olduğum Konya Kültürünü Araştırma Geliştirme ve Yayma Derneği Başkanımız değerli dostum gazeteci İhsan Kayseri’nin daveti üzerine merhum Konya valilerinde İzzet Bey’in musalla mezarlığındaki anma programına gitmek için Zafer’den geçiyordum.
Şöyle etrafıma göz gezdirirken bir çok delikanlı, gayet mütevazi giyim kuşamları ve davranışları ile, kimseyi üzmemek için kibarca gezinirken bir grup ise giyim kuşamları ve artistik hareketleri, saç baş ve giyim tarzları ile serkeşlik yapmak için adeta yarış edercesine kendileri gibi o meydanda gezmeye çalışan kızlara kadınlara omuz vurup geçerek ardından da pardon diyerek gülüşerek terbiyesizce davranarak, şer odağı haline geldiklerini görmek beni çok tedirgin ediyordu. Bunun yanında yine Kültürpark’taki belediyenin yeni yapmış olduğu kültür binasının direk aralarına oturmuş sağda solda oturan aileler ve gelip geçen insanlara aldırış etmeden kendinden geçmiş olarak sarmaş dolaş olanlar da çevreyi tedirgin ediyordu. Acaba diyorum bunlar büyük şehir olmanın bize kaybettirdikleri miydi, bilemiyorum…
Onlar genç abi, olur böyle şeyler diyebilirsiniz… Bu gençlerimiz iyi bir aile ve okul terbiyesi almış olsalardı bu asil milletin geçmişine uygun hareket eder, geçmişe layık olmaya çaba gösterilerdi. İyi de bundan 1400 sene önce peygamber efendimizin safında toplanan onca eza cefaya rağmen doğru bildiğinden taviz vermeyen 20 yaşlarında bile olmayan gençler genç değil miydi. 1453’te Bizans’ı kuşatıp fethederek İslam yurdu yapan çağ açıp çağ kapatan fatihler genç değil miydi? İşte atalık ve aile, çocukların yetişmesinde o kadar önemli ki midesine girecek bir damlacık haram lokma veya haram sütün çocuk beyninde büyük tahribatlar yaptığı iyi bilinmeli ve ona göre kılı kırk yararak çocuk yetiştirmeliyiz.
Önce Allah’ın en mükemmel olarak yarattığı eşrefi mahlukat denilen insanoğlu düşünen, konuşan zararını ve kârını bilen bir dünyalı olarak neden iyi bir hayat için iyi işler yapacakken, niçin kötü yolu seçerek böyle kötü fiillerde bulunuyor acaba diye hep düşünürüm. Bazen böyle çok düşünmek de bazen insan beynini tırmalıyor. Nedenler, niçinler insanın huzurunu ve uykularını kaçırmaya yetiyor.
İnsanoğlunun dünyaya ayak basmasından sonra aldığı ilk eğitim aile eğitimidir. İşte ilk öğretmen olan anne ve babanın yaşam biçimleri çocuğun yetiştirilmesinde çok önemli bir yer tutar. Hele hele anneler ilk önde gelen ve örnek alınan öğretmenlerdir. Ailede başlayan eğitim ve beslenme durumlarını bir sayalım. Eğer bir aile çocuklarına helal süt vermiş, helal lokma yedirmiş, doğruluğu, dürüstlüğü, iyiliği, güzelliği öğretmiş, onu eğitmiş ise onu artık salıverin dünyanın bütün çirkinliğinin içerisine ona asla bir şey olmaz ve aslına döner. Aldığı eğitim ve terbiyenin gereğini yapar. Her ne kadar atalarımız “kişi emsalinden azar” demişlerse de veya “emsali ile konuşmayanın sesi semadan gelir” derlerse de bir bireyin vücudunda ruhunda haram lokma, haram süt yoksa ve yerleşmiş bir manevi eğitim bilgisi var ise o bireyi bu sayılanlar daima iyiliğe götürür. Ama çocuk aile içerisinde vurdulu kırdılı yalanlı dolanlı bir hayat sürmüş ise örneğin baba veya anne evde iken bir sevmediği kişi gelip sorarsa çocuğuna “babam anam evde yok deyiver” diye yalana teşvik ederse veya çocuğun gerek bularak getirdiği bir malı veya parayı ya da emeksiz çalışmadan gayri meşru yollardan elde ederek eşya veya emtiayı aslını sormadan benimsemek ve helal saymak o çocuğa yapılacak en büyük kötülüktür.
Maalesef bu son günlerde çok ailenin başvurduğu bu gibi yalanlardan eskiden dinlediğim bir olayı anlatacağım. Baba ve anne evde oturuyorlar 4-5 yaşlarında bir de çocukları var. Çocuk pencereden bakıp sevinçle der ki “baba baba dayım geliyor”. Adam kayınbiraderini sevmiyor sanırım bunu çocuğa da yansıtıyor ve hemen yerinden kalkıp “ben evde yokum öyle söyleyin şimdi geldi mi başlar tıraşa” der ve evin bir başka bölümüne geçer saklanır.
Dayı eve gelir ve yeğenini sevip kucaklar öper bu samimiyeti gören çocuk dayısına sorar “dayı sen berber misin?” “Yok, yeğenim o da nerden çıktı” deyince “babam sanırım tıraş olmaktan korkuyor senin geldiğini pencereden görünce şimdi tıraşa başlar deyip evden kaçtı, ben de bir daha tıraş olmamak için babam gibi yapacağım” der.
İşte ailedeki bu tür yanlış davranışlar hemen çocuğa sirayet ediyor, hem de insanı mahcup ediveriyor. İşte bugünkü gençliğin durumları, bizleri bu korkulardan tedirgin ediyor… Allah çocuklarımıza ve büyüklerimize akıl ve izan versin. Amin. Sağlıcakla kalınız.
Şöyle etrafıma göz gezdirirken bir çok delikanlı, gayet mütevazi giyim kuşamları ve davranışları ile, kimseyi üzmemek için kibarca gezinirken bir grup ise giyim kuşamları ve artistik hareketleri, saç baş ve giyim tarzları ile serkeşlik yapmak için adeta yarış edercesine kendileri gibi o meydanda gezmeye çalışan kızlara kadınlara omuz vurup geçerek ardından da pardon diyerek gülüşerek terbiyesizce davranarak, şer odağı haline geldiklerini görmek beni çok tedirgin ediyordu. Bunun yanında yine Kültürpark’taki belediyenin yeni yapmış olduğu kültür binasının direk aralarına oturmuş sağda solda oturan aileler ve gelip geçen insanlara aldırış etmeden kendinden geçmiş olarak sarmaş dolaş olanlar da çevreyi tedirgin ediyordu. Acaba diyorum bunlar büyük şehir olmanın bize kaybettirdikleri miydi, bilemiyorum…
Onlar genç abi, olur böyle şeyler diyebilirsiniz… Bu gençlerimiz iyi bir aile ve okul terbiyesi almış olsalardı bu asil milletin geçmişine uygun hareket eder, geçmişe layık olmaya çaba gösterilerdi. İyi de bundan 1400 sene önce peygamber efendimizin safında toplanan onca eza cefaya rağmen doğru bildiğinden taviz vermeyen 20 yaşlarında bile olmayan gençler genç değil miydi. 1453’te Bizans’ı kuşatıp fethederek İslam yurdu yapan çağ açıp çağ kapatan fatihler genç değil miydi? İşte atalık ve aile, çocukların yetişmesinde o kadar önemli ki midesine girecek bir damlacık haram lokma veya haram sütün çocuk beyninde büyük tahribatlar yaptığı iyi bilinmeli ve ona göre kılı kırk yararak çocuk yetiştirmeliyiz.
Önce Allah’ın en mükemmel olarak yarattığı eşrefi mahlukat denilen insanoğlu düşünen, konuşan zararını ve kârını bilen bir dünyalı olarak neden iyi bir hayat için iyi işler yapacakken, niçin kötü yolu seçerek böyle kötü fiillerde bulunuyor acaba diye hep düşünürüm. Bazen böyle çok düşünmek de bazen insan beynini tırmalıyor. Nedenler, niçinler insanın huzurunu ve uykularını kaçırmaya yetiyor.
İnsanoğlunun dünyaya ayak basmasından sonra aldığı ilk eğitim aile eğitimidir. İşte ilk öğretmen olan anne ve babanın yaşam biçimleri çocuğun yetiştirilmesinde çok önemli bir yer tutar. Hele hele anneler ilk önde gelen ve örnek alınan öğretmenlerdir. Ailede başlayan eğitim ve beslenme durumlarını bir sayalım. Eğer bir aile çocuklarına helal süt vermiş, helal lokma yedirmiş, doğruluğu, dürüstlüğü, iyiliği, güzelliği öğretmiş, onu eğitmiş ise onu artık salıverin dünyanın bütün çirkinliğinin içerisine ona asla bir şey olmaz ve aslına döner. Aldığı eğitim ve terbiyenin gereğini yapar. Her ne kadar atalarımız “kişi emsalinden azar” demişlerse de veya “emsali ile konuşmayanın sesi semadan gelir” derlerse de bir bireyin vücudunda ruhunda haram lokma, haram süt yoksa ve yerleşmiş bir manevi eğitim bilgisi var ise o bireyi bu sayılanlar daima iyiliğe götürür. Ama çocuk aile içerisinde vurdulu kırdılı yalanlı dolanlı bir hayat sürmüş ise örneğin baba veya anne evde iken bir sevmediği kişi gelip sorarsa çocuğuna “babam anam evde yok deyiver” diye yalana teşvik ederse veya çocuğun gerek bularak getirdiği bir malı veya parayı ya da emeksiz çalışmadan gayri meşru yollardan elde ederek eşya veya emtiayı aslını sormadan benimsemek ve helal saymak o çocuğa yapılacak en büyük kötülüktür.
Maalesef bu son günlerde çok ailenin başvurduğu bu gibi yalanlardan eskiden dinlediğim bir olayı anlatacağım. Baba ve anne evde oturuyorlar 4-5 yaşlarında bir de çocukları var. Çocuk pencereden bakıp sevinçle der ki “baba baba dayım geliyor”. Adam kayınbiraderini sevmiyor sanırım bunu çocuğa da yansıtıyor ve hemen yerinden kalkıp “ben evde yokum öyle söyleyin şimdi geldi mi başlar tıraşa” der ve evin bir başka bölümüne geçer saklanır.
Dayı eve gelir ve yeğenini sevip kucaklar öper bu samimiyeti gören çocuk dayısına sorar “dayı sen berber misin?” “Yok, yeğenim o da nerden çıktı” deyince “babam sanırım tıraş olmaktan korkuyor senin geldiğini pencereden görünce şimdi tıraşa başlar deyip evden kaçtı, ben de bir daha tıraş olmamak için babam gibi yapacağım” der.
İşte ailedeki bu tür yanlış davranışlar hemen çocuğa sirayet ediyor, hem de insanı mahcup ediveriyor. İşte bugünkü gençliğin durumları, bizleri bu korkulardan tedirgin ediyor… Allah çocuklarımıza ve büyüklerimize akıl ve izan versin. Amin. Sağlıcakla kalınız.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.