Çocuklar yaratılışları gereği oyun oynamaya meyillidirler. Çocuklar uyku ve beslenmenin dışındaki zamanlarının büyük çoğunluğunu oyun oynayarak geçirmektedirler.
Her yaşın kendine göre bir özelliği olduğu gibi çocukluk döneminin özelliği de oyun oynamaktır. Bir çocuk için fiziksel gelişimleri için beslenme ne kadar önemli ise ruhi gelişimleri için de oyun o kadar önemlidir.
Çocuklar için vazgeçilmezler arasında olan oyun, her yaş çocuk için gereklidir. Çocuğun kendini tanımasından tutun da toplumun değerlerine kadar her şeyi çocuklar oyunla öğrenmektedirler.
Oyunun; çocuğun fiziksel gelişimine katkısı olduğu kadar zihinsel gelişimine de katkısı çoktur. İmamı Gazali; çocukların oyun oynamalarına müsaade edilmesi gerektiğini söyleyerek sürekli ders çalışan çocuğun “kalbinin ölüp, zekâsının söneceğini” belirtmektedir.
İbni Sina ise çocuklardaki oyunun gerekliliğini şu cümlelerle ifade etmektedir: “iki-altı yaş döneminde çocuğun oyun ihtiyacı çoğalır. Bu dönemde çocukların istekleri dikkate alınmalı arzuları yerine getirilmelidir. Çocuk yaşlarında oyun zaruridir. Ancak on dört yaşından sonra azaltılması gerekir” der.
Bir gün öğle arası odamda çalışırken, kurs öğrencilerimizden üç kız öğrenci odama geldi. Hocam hem sizin halinizi hatırınızı sormaya hem de sizinle sohbet etmeye geldik, dediler.
Çocuklarla hoş beş derken bir öğrencimiz, hocam artık namazlarımızı kılıyoruz dediler. Hayırdır kızlar dedim. Aynı mahallede oturan kızlar, hocam siz bize bir zamanlar; “Kursta beş dakika az oynayın, cennette çok oynayın.” demiştiniz ya. Tabi çocukların bu davranışlarından dolayı hem duygulandım hem de onlarla gururlandım. Tabi ki onları da tebrik etmeyi unutmadım.
Güneydoğu Anadolu’nun küçük bir ilçesinde Kuran Kursu öğretmenliği yaparken, öğle yemeğimi yedim, namazımı kıldım ve hava da çok güzel olduğu için bahçeye çıktım.
Kursumuz normal eğitim yaptığı için öğle tatili de bir buçuk saatti. Dersin başlamasına yarım saat olmasına rağmen bahçede otururken bizim kızların hızlı hızlı kursa gitmekte olduklarını gördüm. Yanıma yaklaştıklarında da selamdan sonra hocam; “Namazımızı kılamadık” dediler. Ben neden kılamadıklarını sorduğumda çocuklar da; “Geç kaldığımız için” dediler.
Saatime baktım ve dersin başlamasına yarım saat var. Siz buraya evden on dakikada geldiniz. Siz bu on dakika içinde namazınızı kılabilirdiniz. Yine size yarım saat kalacak; bunun on dakikasını yolda geçirseniz geriye kurs bahçesinde oyun oynayacağınız size koca bir yirmi dakika kalacaktır. “Bence siz kursa oyun oynamak için on dakika geç gidin, bunun yerine cennette çok oynayın” dedim. Bizim çocuklar da bunun üzerine cennette daha çok oynamak için namazlarını kılan çocuklar olmuşlar.
İbni Sina’nın on üç-on dört yaşlarında olduğu bir dönemde oyun oynarken, oyun oynamasının doğru olmadığını belirten birine verdiği cevap, çocuklarda oyunun ne kadar gerekli olduğunu anlatmaktadır:
“Her dönemin bir gereği vardır. Çocukluk döneminin de gereği oyundur.”
Atalarımızın “Oynamayan tay at olmaz” sözü çocuklardaki oyunun gerekliliğini ve çocukların kişilik gelişimlerini çok güzel anlatmaktadır.
(Devam Edecek)
Her yaşın kendine göre bir özelliği olduğu gibi çocukluk döneminin özelliği de oyun oynamaktır. Bir çocuk için fiziksel gelişimleri için beslenme ne kadar önemli ise ruhi gelişimleri için de oyun o kadar önemlidir.
Çocuklar için vazgeçilmezler arasında olan oyun, her yaş çocuk için gereklidir. Çocuğun kendini tanımasından tutun da toplumun değerlerine kadar her şeyi çocuklar oyunla öğrenmektedirler.
Oyunun; çocuğun fiziksel gelişimine katkısı olduğu kadar zihinsel gelişimine de katkısı çoktur. İmamı Gazali; çocukların oyun oynamalarına müsaade edilmesi gerektiğini söyleyerek sürekli ders çalışan çocuğun “kalbinin ölüp, zekâsının söneceğini” belirtmektedir.
İbni Sina ise çocuklardaki oyunun gerekliliğini şu cümlelerle ifade etmektedir: “iki-altı yaş döneminde çocuğun oyun ihtiyacı çoğalır. Bu dönemde çocukların istekleri dikkate alınmalı arzuları yerine getirilmelidir. Çocuk yaşlarında oyun zaruridir. Ancak on dört yaşından sonra azaltılması gerekir” der.
Bir gün öğle arası odamda çalışırken, kurs öğrencilerimizden üç kız öğrenci odama geldi. Hocam hem sizin halinizi hatırınızı sormaya hem de sizinle sohbet etmeye geldik, dediler.
Çocuklarla hoş beş derken bir öğrencimiz, hocam artık namazlarımızı kılıyoruz dediler. Hayırdır kızlar dedim. Aynı mahallede oturan kızlar, hocam siz bize bir zamanlar; “Kursta beş dakika az oynayın, cennette çok oynayın.” demiştiniz ya. Tabi çocukların bu davranışlarından dolayı hem duygulandım hem de onlarla gururlandım. Tabi ki onları da tebrik etmeyi unutmadım.
Güneydoğu Anadolu’nun küçük bir ilçesinde Kuran Kursu öğretmenliği yaparken, öğle yemeğimi yedim, namazımı kıldım ve hava da çok güzel olduğu için bahçeye çıktım.
Kursumuz normal eğitim yaptığı için öğle tatili de bir buçuk saatti. Dersin başlamasına yarım saat olmasına rağmen bahçede otururken bizim kızların hızlı hızlı kursa gitmekte olduklarını gördüm. Yanıma yaklaştıklarında da selamdan sonra hocam; “Namazımızı kılamadık” dediler. Ben neden kılamadıklarını sorduğumda çocuklar da; “Geç kaldığımız için” dediler.
Saatime baktım ve dersin başlamasına yarım saat var. Siz buraya evden on dakikada geldiniz. Siz bu on dakika içinde namazınızı kılabilirdiniz. Yine size yarım saat kalacak; bunun on dakikasını yolda geçirseniz geriye kurs bahçesinde oyun oynayacağınız size koca bir yirmi dakika kalacaktır. “Bence siz kursa oyun oynamak için on dakika geç gidin, bunun yerine cennette çok oynayın” dedim. Bizim çocuklar da bunun üzerine cennette daha çok oynamak için namazlarını kılan çocuklar olmuşlar.
İbni Sina’nın on üç-on dört yaşlarında olduğu bir dönemde oyun oynarken, oyun oynamasının doğru olmadığını belirten birine verdiği cevap, çocuklarda oyunun ne kadar gerekli olduğunu anlatmaktadır:
“Her dönemin bir gereği vardır. Çocukluk döneminin de gereği oyundur.”
Atalarımızın “Oynamayan tay at olmaz” sözü çocuklardaki oyunun gerekliliğini ve çocukların kişilik gelişimlerini çok güzel anlatmaktadır.
(Devam Edecek)
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.