Hiçbir anne baba çocuğunu sevmemezlik etmez; ancak çocuklara gösterilen sevgide bir yetersizlik olabilir. Çocuğa gösterilen sevgi genelde eksi uçtadır. Anne babaların bu çocuklara göstereceği ilgi ve sevgi ya azdır ya da hiç yoktur. Çocuk, bunlar için bir ayak bağıdır, bir yüktür. Bu gruba genelde kalabalık kardeşli çocuk, erkek çocuğu beklerken doğan kız çocuğu, istenmeyen hamilelik sonucu doğan çocuk, üvey evlat v.b. girer.
Çocuğa gösterilen ilgi ve sevgi yapmacıktır. Çocuk anne babaya yaklaşmak istedikçe anne baba da ona itici davranır. Böyle anne babalar, çocukları şımarmasın diye onları kalbinden sevdiklerini söylerler. Bu anne babalar görevlerinin sadece çocuklarının karnını doyurmak olduğunu zannederler. Oysa bu çocuklar sevgi ister, ilgi ister, sıcak yuva ister.
Psikoloji kitaplarında bir deney vardır. Araştırmacılar yavru maymunların bulunduğu kafese, iki anne maymun postu koyarlar. Birinci maymunun tüyleri sivri, fakat yavru maymunlara süt verecek şekilde ayarlanıyor. Diğer maymun ise süt vermeyen fakat tüyleri pamuk gibi yumuşak olarak ayarlanır.
Gözlem sonucunda yavru maymunlar, süt içtikleri fakat tüyleri batan maymun postuna sadece karınları doyurmak için yaklaşmakta; geri kalan zamanlarını ise tüyleri pamuk gibi yumuşak olan maymun postunun yanında geçirmektedirler.
Çocuklarına karşı buzdolabı gibi olan bu anne babalar, çocuklarının olumlu davranışlarını da görmezlikten gelirler. Bu çocuklar çok iyi bir iş yapsalar da o senin görevindir derler. Böyle anne babalar bu çocukların hatalarını o kadar büyütürler ki; “Allah’ım, neydi günahım da bu çocuğu bana verdin!” diye söylenirler.
Anne babaların çocuklarına karşı ilgisiz ve umursamaz tavırları, onların ileriki hayatlarında diğer insanlara karşı davranışlarında sıkıntılar yaşamalarına neden olacaktır. Onlar da başkalarına sevgilerini aktarmada zorluk çekecektirler.
Sevgisiz büyüyen bu çocuklar, çevrelerine karşı soğuk olacakları için arkadaş kurmada sıkıntı yaşayacaklardır. Bunlar insanlarla iletişim kurmak ister; ancak çocukluk döneminde anne babası tarafından reddedildiği için onlar da reddedilmekten korkarlar.
Bu çocuklar, hiçbir şeye ihtiyaçları olmadığı halde, misafirlikte iken komşu çocuğunun oyuncağını; okulda arkadaşının silgisini, kalemini… çalarlar.
Bu çocuklar büyüdükleri zaman hırsızlık, kapkaççılık dolandırıcılık v.s yaparak hem kendilerine gösterilmeyen sevginin intikamını alma hem de kendilerini ispatlama gayreti içine gireceklerdir.
Ailem beni sevmiyor, diyen yüzlerce öğrenci ile görüştüm. Görevlerinin sadece bankamatik olduğunu düşünen öğrenci velilerine, bir öğrencinin:
“Öğretmenim ben anne babamdan bayramlık istemiyorum. Et yemeği, bal baklava da istemiyorum. Beni sevdiklerini sözleriyle, davranışlarıyla bana göstermelerini istiyorum. Beni birileriyle kıyaslamamalarını istiyorum. Çünkü kıyaslanmak reddetmek olduğu için bu da beni sevmemek anlamına geliyor.
Ben onları sevdiğim için, kendilerini başka anne ve babalarla hiçbir zaman kıyaslamadım. Sevdim, çünkü onların çocukları olmaktan mutluyum, dünyaya tekrar gelsem yine onların çocukları olarak gelmek isterim. Ben paralarını değil sevgilerini istiyorum. Acaba hocam, sizce ben çok şey mi istiyorum?” Gerçekten bu çocuklar çok şey mi istiyor? Cevabını ve yorumunu size bırakmak istiyorum.
Sonuç olarak çocuğu sevmek demek, onunla sürekli ilgilenmek, ona güler yüz göstermek ve onu sürekli kucaklayıp öpmek demek değildir. Çocuklara yerinde ve zamanında gösterilecek tatlı bir bakış, samimi bir gülüş ve içten bir sarılıştır sevmek.
Çocuğa gösterilen ilgi ve sevgi yapmacıktır. Çocuk anne babaya yaklaşmak istedikçe anne baba da ona itici davranır. Böyle anne babalar, çocukları şımarmasın diye onları kalbinden sevdiklerini söylerler. Bu anne babalar görevlerinin sadece çocuklarının karnını doyurmak olduğunu zannederler. Oysa bu çocuklar sevgi ister, ilgi ister, sıcak yuva ister.
Psikoloji kitaplarında bir deney vardır. Araştırmacılar yavru maymunların bulunduğu kafese, iki anne maymun postu koyarlar. Birinci maymunun tüyleri sivri, fakat yavru maymunlara süt verecek şekilde ayarlanıyor. Diğer maymun ise süt vermeyen fakat tüyleri pamuk gibi yumuşak olarak ayarlanır.
Gözlem sonucunda yavru maymunlar, süt içtikleri fakat tüyleri batan maymun postuna sadece karınları doyurmak için yaklaşmakta; geri kalan zamanlarını ise tüyleri pamuk gibi yumuşak olan maymun postunun yanında geçirmektedirler.
Çocuklarına karşı buzdolabı gibi olan bu anne babalar, çocuklarının olumlu davranışlarını da görmezlikten gelirler. Bu çocuklar çok iyi bir iş yapsalar da o senin görevindir derler. Böyle anne babalar bu çocukların hatalarını o kadar büyütürler ki; “Allah’ım, neydi günahım da bu çocuğu bana verdin!” diye söylenirler.
Anne babaların çocuklarına karşı ilgisiz ve umursamaz tavırları, onların ileriki hayatlarında diğer insanlara karşı davranışlarında sıkıntılar yaşamalarına neden olacaktır. Onlar da başkalarına sevgilerini aktarmada zorluk çekecektirler.
Sevgisiz büyüyen bu çocuklar, çevrelerine karşı soğuk olacakları için arkadaş kurmada sıkıntı yaşayacaklardır. Bunlar insanlarla iletişim kurmak ister; ancak çocukluk döneminde anne babası tarafından reddedildiği için onlar da reddedilmekten korkarlar.
Bu çocuklar, hiçbir şeye ihtiyaçları olmadığı halde, misafirlikte iken komşu çocuğunun oyuncağını; okulda arkadaşının silgisini, kalemini… çalarlar.
Bu çocuklar büyüdükleri zaman hırsızlık, kapkaççılık dolandırıcılık v.s yaparak hem kendilerine gösterilmeyen sevginin intikamını alma hem de kendilerini ispatlama gayreti içine gireceklerdir.
Ailem beni sevmiyor, diyen yüzlerce öğrenci ile görüştüm. Görevlerinin sadece bankamatik olduğunu düşünen öğrenci velilerine, bir öğrencinin:
“Öğretmenim ben anne babamdan bayramlık istemiyorum. Et yemeği, bal baklava da istemiyorum. Beni sevdiklerini sözleriyle, davranışlarıyla bana göstermelerini istiyorum. Beni birileriyle kıyaslamamalarını istiyorum. Çünkü kıyaslanmak reddetmek olduğu için bu da beni sevmemek anlamına geliyor.
Ben onları sevdiğim için, kendilerini başka anne ve babalarla hiçbir zaman kıyaslamadım. Sevdim, çünkü onların çocukları olmaktan mutluyum, dünyaya tekrar gelsem yine onların çocukları olarak gelmek isterim. Ben paralarını değil sevgilerini istiyorum. Acaba hocam, sizce ben çok şey mi istiyorum?” Gerçekten bu çocuklar çok şey mi istiyor? Cevabını ve yorumunu size bırakmak istiyorum.
Sonuç olarak çocuğu sevmek demek, onunla sürekli ilgilenmek, ona güler yüz göstermek ve onu sürekli kucaklayıp öpmek demek değildir. Çocuklara yerinde ve zamanında gösterilecek tatlı bir bakış, samimi bir gülüş ve içten bir sarılıştır sevmek.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.