Hava sıcak hafiften bir yel var. Rektörlük bahçesinde kamelyada oturuyorum. Çimler sulanıyorken suyun serinliği bazen yüzüme geliyor. Herkes işinde gücünde, sorunuma çözüm bulacak adam arıyorum. Çözemeyince dinlenmek için burayı seçtim. Sorun benle var sanıyordum, meğer 2002ve 2003 te Selçuk’tan mezun olanlarda varmış. Kimse de çözmeyince sorun devam ediyor. Çözmeye niyet de yok.Türkiye’de okumaya teşvik yok. Eskiden yüksek lisans, zorunlu hizmet bölgelerine gitmemek için, maaşa katkı olsun diye, ya da bir konuda amatörlükten kurtulmak isteyenlere bir anlamı vardı. Şuan akademik kariyerin pek bir anlamı yok. Hiçbir avantajı yok. Böyle olunca sadece üniversitede çalışmak isteyenler yüksek lisans için başvuru yapıyorlar. Hâlbuki bütün gelişmiş uluslar eğitim seviyesine göre değerlendirilir. Bir işe yerleşmiş insanlara akademik çalışmalara sevk eden pozitif bir teşvik yok.Doktora yapan bir arkadaşım akademik çalışmaya ayıracağın zamanı çocuklarına harca daha anlamlı olur. Eğer bugünkü aklım olsa bu işe başlamazdım. Bir sürü zaman ve para kaybından başka bir şey değil.Öyleki çocuklarım; baba ne zaman işin bitecek diye kapıda beklerken kapının önünde uyuya kaldılar. Bense hala konuyu bitirmeye çalıştığımdan onlarla ilgilenemedim. Geri dönüp bakınca çok üzülüyorum.Ancak başlanmış bir işi, emeğimi de zayi etmek istemiyorum diye söyledi. Bütün bunlara rağmen araştırmayı çok sevdiğimden, bu çalışmalarımın da amatörlükten uzak, bilimsel olmasını istedim. Epey çalışarak ALES sınavına girdim. Burada başarılı olunca yüksek lisansa başvurmak istedim. Ancak bu o kadar kolay olmadı. Yüksek lisans şartlarında, belli bir not ortalaması istemişler. Yani dörtlük sistemde 2.5 ortalama olması gerekliymiş.2.5 kaça denk gelir sorusuna 65 dediler. Biz mezun olurken sistemimize göre puanım 70 puana denk geliyordu. Güle oynaya enstitüye gittim. Belgelerime bakınca sen başvuramazsın dediler. Fakültenin, mezun olduğumda bana verdiği notları ve tabloyu,Puanımın 70 puana denk geldiğini gösterdim. O tablo yanlış geçerli değil, biz ÖSYM’nin tablosunu kullanıyoruz dediler. Ama sizin istediğiniz puan bizde 74 denk geliyor. Yani hem 65 diyorsunuz ama bizden 74 puan istemiş oluyorsunuz dedim. Senato sizin zamanınızda öyle karar almış şimdi ise böyle karar aldı, senin notun değeri yok denildi. Kendi üniversitemde kendi verdikleri notu, yıllar sonra kabul etmiyorlar.Peki, biz mağdur olurken sorumlu kim?Bizi mezun ederken terazi farklı, yüksek lisans için farklı. Sonrada deniliyor ki notunuz yetmez. O zaman benim notlarımı da ÖSYM terazisine göre çevirin dedim. Yok, o da Olmaz, zaten sadece sen değilsin üzülme diyenler de oldu. Yani notumuz düşük değil terazide sorun var. Şimdi gel de üzülme. Belki ben profesör olacaktım. Ya da kazanamayacaktım. Bu hiç adil değil. Olaya farklı açıdan bakalım. Öyle değil ama farz et ki mezun olunan not düşük olsun. Çünkü öğrenci hangi şartlarda okudu, para durumu neydi, kalacak yeriyoktu belki. O şartlarda ancak geçecek kadar not almıştır. Devir dönmüş durumu rahatlamış, şartları iyileşmiştir. Şimdi sen bu adama yüksek lisans senin hakkın değil, öğrenciliğinde notların düşüktü demek ne kadar mantıklı.Yani öğrenciyken notların kötü olması ömür boyu o kimsenin hayatının engellemesinin bir anlamı yok. ALES’ i kazandıysa sende bir sınav yap kazanırsa alırsın. Olmadı yapamazsa yüksek lisansta kalıverir.Yani yüksek lisans şartları öğrencialmak için değil almamak için hazırlanmış. İşleri yokuşa sürme konusunda üstümüze yoktur. Kendine güvenene fırsat vermeliyiz. Halep ordaysa arşın burada, buyur yapabilirsen yap demeliyiz. Fakülteyi kazanıp, bitirinceye kadar koymadık engel bırakmıyoruz. Bitirdikten sonra da yapay engeller konmasa olmaz mı?Yani Fakülte bitiren bir adam çok istiyorsa, yapabileceği bir şeyi varsa araştırıp üretecekse bırakın da önünü açık tutalım.
Hani derler ya gölge etme başka ihsan istemem diye.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.