Çocukların büyüme aşamasındaki eğitimleri de kelebeklerin kozadan çıkış aşamasına benzemektedir. Bizler çocuklara ne kadar müdahale edersek çocukların kişisel gelişimlerine de o kadar set koymuş oluruz.
Bizler anne baba olarak, iyilik olsun diye kelebeğin kozadan rahatça çıkabilmesi için ona yardım eden bu çocuk gibi onların kendi başına yapabilecekleri işi kendimiz yaparak onlara nasıl zarar verdiğimizi fark edemiyoruz. Bu ve buna benzer konularda olmadık yer ve zamanlarda çocuklara o kadar müdahale ederiz ki bu işten ne biz ne de çocuk hoşnut oluruz. Bizim hayatımız çocuğa müdahale etmekle ve çocuğun peşinden koşmakla geçerken, çocuğun hayatı da ister istemez bizimkinden farklı geçmez.
Almanya’da yapılan bir araştırma sebebiyle 2 yaşlarındaki çocuklarını parkta oynatan Türk ve Alman aileler yaklaşık bir saat boyunca gözlemlenir. Bir saatin sonunda Türk ailesi parkta oynayan çocuğuna 14 defa müdahale ederken Alman ailesi 4 defa müdahale etmiştir.
Çocuklarımızı eğitirken ve yetiştirirken onlara o kadar müdahale ediyoruz ki; çocuklarımız büyüdükleri zaman kendi ayakları üzerinde durmakta zorluk çekmektedirler. Kendisine güvenemeyen, kendi kararlarını veremeyen bu çocuklar, büyüdükleri zaman hayatlarını bağımlı bir kişi olarak sürdürmektedirler. Bu çocuklar, toplumsal hayatın içine karıştıklarında kendi başlarına sorumluluk almaktan korkar hale gelmektedirler.
Bu çocuklar büyüyüp okula başladıkları zaman, ders çalışmayan ve sorumluluk almaktan korkan, kendine güvensiz, pasif bir öğrenci olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Bu durumu gören aile; hocam, bu çocuğun her şeyi tam olduğu halde neden ders çalışmıyor diye hayıflanmaya başlayacaklardır.
Tüm istekleri anında karşılanan, her şeyi dört dörtlük yapılan, kendimize bağımlı olarak yetiştirdiğimiz bu çocuklar, ders çalışmaya da istekli olmaz. Çünkü tek başlarına ödev yapamazlar, öğretmenin anlattığı dersi kolay anlayamazlar. Birinci sınıfa başlayıp da annesini günlerce sınıfta oturtan onun gitmesine izin vermeyen çok çocuk vardır. Hatta imkânı olsa okula da gitmeyerek, okula da anne babalarını göndermek isterler. Gerçi imkânı olsa çocuğunun adına sınava girecek anne baba da çoktur.
Yemeyip yedirdiğimiz, giymeyip giydirdiğimiz bu çocuklar bırakın ders çalışmayı; biraz daha büyüyünce sorumsuz ve üzerine fazla gidilince de asi bir çocuk olarak karşımıza çıkacaktır. Çünkü küçük yaşlarda arkası toplanan bu çocuklar, büyüdükleri zaman da arkalarını toplayacak birilerini ararlar. Bu tip çocuklar toplum içinde kendi görevlerini tek başlarına yapamayacak kadar aciz duruma düşerler.
Her şeyi anne babası tarafından yapılan bu çocuklar kendilerine güvenemediklerinden sorumluluk almaya istekli olamazlar. Bu çocuklar büyüdükleri zaman hayatta hep birilerinin gölgesinde yaşayarak, yönetmekten çok yönetilmeye müsait bir kişi olurlar.
Peki, bu çocuklar için neler yapılmalı?
1. Çocuklarının sorumluluğunda olup, çocuklarca yapılması gerekenleri onlar adına düşünülmemeli.
2. Çocukların yapması gerekenler onlar adına yapılmamalı.
3. Çocukların arkasını toplama yerine, kendisinin toplaması sağlanmalı.
4. Çocukların hayatlarına fazla müdahale edilmemeli.
5. Çocukların kendi kararlarını kendilerin almaları teşvik edilmeli.
6. Çocuklar sorumluluk alma konusunda cesaretlendirilmeli.
7. Çocukların bağımlı kişilik olmalarına sebep olacak hal ve davranışları pekiştirilmemeli.
8. Çocukların kendilerine güven açısından benlik saygıları yükseltilmeli.
9. Çocuklara yardım adı altında çocuğun sorumluluk alanlarına girilmemeli.
10. Çocukların okulla ilgili görev ve sorumluluklarına rehberlik dışında yardım edilmemeli.
11. Çocuklara yaş ve seviyelerine uygun sorumluluklar verilmeli.
12. Çocukların hata yapabileceklerini kabullenmeli ve bu hatalarını düzeltmeleri için onlara fırsat verilmeli.
13. Çocukların yaşlarına uygun davranışları konusunda onlara rehberlik yapılmalı.
14. Çocuklara bağımsız kişilik sergileme konusunda olumlu geri bildirimler verilmeli.
15. Bağımsız kişilik konusunda çocuğa uygun model olmalı.
Bizler anne baba olarak, iyilik olsun diye kelebeğin kozadan rahatça çıkabilmesi için ona yardım eden bu çocuk gibi onların kendi başına yapabilecekleri işi kendimiz yaparak onlara nasıl zarar verdiğimizi fark edemiyoruz. Bu ve buna benzer konularda olmadık yer ve zamanlarda çocuklara o kadar müdahale ederiz ki bu işten ne biz ne de çocuk hoşnut oluruz. Bizim hayatımız çocuğa müdahale etmekle ve çocuğun peşinden koşmakla geçerken, çocuğun hayatı da ister istemez bizimkinden farklı geçmez.
Almanya’da yapılan bir araştırma sebebiyle 2 yaşlarındaki çocuklarını parkta oynatan Türk ve Alman aileler yaklaşık bir saat boyunca gözlemlenir. Bir saatin sonunda Türk ailesi parkta oynayan çocuğuna 14 defa müdahale ederken Alman ailesi 4 defa müdahale etmiştir.
Çocuklarımızı eğitirken ve yetiştirirken onlara o kadar müdahale ediyoruz ki; çocuklarımız büyüdükleri zaman kendi ayakları üzerinde durmakta zorluk çekmektedirler. Kendisine güvenemeyen, kendi kararlarını veremeyen bu çocuklar, büyüdükleri zaman hayatlarını bağımlı bir kişi olarak sürdürmektedirler. Bu çocuklar, toplumsal hayatın içine karıştıklarında kendi başlarına sorumluluk almaktan korkar hale gelmektedirler.
Bu çocuklar büyüyüp okula başladıkları zaman, ders çalışmayan ve sorumluluk almaktan korkan, kendine güvensiz, pasif bir öğrenci olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Bu durumu gören aile; hocam, bu çocuğun her şeyi tam olduğu halde neden ders çalışmıyor diye hayıflanmaya başlayacaklardır.
Tüm istekleri anında karşılanan, her şeyi dört dörtlük yapılan, kendimize bağımlı olarak yetiştirdiğimiz bu çocuklar, ders çalışmaya da istekli olmaz. Çünkü tek başlarına ödev yapamazlar, öğretmenin anlattığı dersi kolay anlayamazlar. Birinci sınıfa başlayıp da annesini günlerce sınıfta oturtan onun gitmesine izin vermeyen çok çocuk vardır. Hatta imkânı olsa okula da gitmeyerek, okula da anne babalarını göndermek isterler. Gerçi imkânı olsa çocuğunun adına sınava girecek anne baba da çoktur.
Yemeyip yedirdiğimiz, giymeyip giydirdiğimiz bu çocuklar bırakın ders çalışmayı; biraz daha büyüyünce sorumsuz ve üzerine fazla gidilince de asi bir çocuk olarak karşımıza çıkacaktır. Çünkü küçük yaşlarda arkası toplanan bu çocuklar, büyüdükleri zaman da arkalarını toplayacak birilerini ararlar. Bu tip çocuklar toplum içinde kendi görevlerini tek başlarına yapamayacak kadar aciz duruma düşerler.
Her şeyi anne babası tarafından yapılan bu çocuklar kendilerine güvenemediklerinden sorumluluk almaya istekli olamazlar. Bu çocuklar büyüdükleri zaman hayatta hep birilerinin gölgesinde yaşayarak, yönetmekten çok yönetilmeye müsait bir kişi olurlar.
Peki, bu çocuklar için neler yapılmalı?
1. Çocuklarının sorumluluğunda olup, çocuklarca yapılması gerekenleri onlar adına düşünülmemeli.
2. Çocukların yapması gerekenler onlar adına yapılmamalı.
3. Çocukların arkasını toplama yerine, kendisinin toplaması sağlanmalı.
4. Çocukların hayatlarına fazla müdahale edilmemeli.
5. Çocukların kendi kararlarını kendilerin almaları teşvik edilmeli.
6. Çocuklar sorumluluk alma konusunda cesaretlendirilmeli.
7. Çocukların bağımlı kişilik olmalarına sebep olacak hal ve davranışları pekiştirilmemeli.
8. Çocukların kendilerine güven açısından benlik saygıları yükseltilmeli.
9. Çocuklara yardım adı altında çocuğun sorumluluk alanlarına girilmemeli.
10. Çocukların okulla ilgili görev ve sorumluluklarına rehberlik dışında yardım edilmemeli.
11. Çocuklara yaş ve seviyelerine uygun sorumluluklar verilmeli.
12. Çocukların hata yapabileceklerini kabullenmeli ve bu hatalarını düzeltmeleri için onlara fırsat verilmeli.
13. Çocukların yaşlarına uygun davranışları konusunda onlara rehberlik yapılmalı.
14. Çocuklara bağımsız kişilik sergileme konusunda olumlu geri bildirimler verilmeli.
15. Bağımsız kişilik konusunda çocuğa uygun model olmalı.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.