Elindeki kıymetin değerini bilmeyen başka bir yer varmıdır, merak ediyorum. Yıllardır İlçemizin doğal güzelliklerini tanıtmak ve korumak için kendi imkanlarımız dahilinde çırpınıyoruz. En değerli varlığımız olan Zengibar ve yaylalarımızın turizime kazandırılması ve tanıtılması için uğraşıyoruz.
Haftasonu Konya’dan gazeteci dostlarımız, methini duydukları Aygır Gediğini gezmek için geldiler.” Başımız üstüne” dedik aldık götürdük. Bir süredir yolum düşmemişti Aygır’a, gördüğüm manzarayla şok oldum. Zaten tam manzaranın ortasına cami adı altında bir beton dikmişler,doğal ortamın içine etmişlerdi. Ben yazdığımda da işine gelmeyenler lafı evirmiş çevirmiş,” camiye karşımısın kardeşim” demişlerdi. “Camiye neden karşı olayım kardeşim, ama Allahın verdiği bu muhteşem manzaranın tam ortasına, bu çirkin binanın dikilmesine karşıyım” demiştim. Ama olan olmuştu. Herhalde artık biraz olsun doğanın kıymeti anlaşılmıştır, insanlarımız biraz daha bilinçlenmişlerdir diye düşünürken, haftasonu görüdüğüm manzara kalbime hançer gibi saplandı.
Damla sulama projesi adı altında Aygır Gediği feda edilmiş. Ağaçlar köklenmiş ve suyun gözüyle oynanmış. Ve tam en muhteşem görselliğin olduğu yere bir bent konulmuş. O güzelim Aygır gediği betonlaştırılmış. Aynı manzarayı gören sevgili kardeşim Hüseyin Dumru aradı aynı gün, “abla Aygır’ı gördünmü?” dedi. Görmeseydim keşke ama gördüm dedim. O da çaresiz ve üzgün doğanın ve Bozkır’ımızın en değerli varlığının yok edilmesine içi yanıyordu. Bir şeyler yapalım dedik, hiç olmazsa bundan sonrasını koruyalım, daha fazla yok etmelerine izin vermeyelim dedik.
Damla sulamaya karşı falan değilim, ama bir işi yaparken diğer tarafı yıkmak marifet değildir. “Ben yaptım oldu” mantığı bizi sona götürüyor. Aygırın son halini görenlerden ,duyanlardan aldığımız tepkilere bakılırsa tek üzülen biz değiliz. Elimizde Aygır gibi muhteşem bir doğal güzellik varken, bizler değerlendiremediğimizi düşünüp, nasıl tanıtabiliriz diye çırpınırken, birilerinin gelip orayı betonlaştırmaya kalkması birazda bizim sessizliğimizden, duyarsızlığımızdan kaynaklanıyor. Bir iş yapılırken enine boyuna ölçülmeli, imkanlardan faydalanalım derken doğallığı bozmadan doğayla barışık yapılmalı.
Bu projeyi destekleyenler Aygır Gediğindeki betonlaşmayı görünceüzülmüşlermidir merak ediyorum. Ancak şunu söyleyeyim, bundan sonra oraya bir çivi bile çakılırsa karşısında bizi bulacaktır. Aygır Gediği ne sadece Sorkun’un ne de sadece Karcahisar’ındır. Aygır Gediği tüm Bozkırlının en kıymetli değeri ve hazinesidir. Bu değeri korumakta Sorkunlular kadar, Karacahisarlılar kadar hepimizin yani tüm Bozkır’lının görevidir. Ve artık bizler Aygır dahil olmak üzere Bozkır’ımızın doğal güzelliklerinin yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Bize destek olanların sesini duymak istiyoruz.
Haftasonu Konya’dan gazeteci dostlarımız, methini duydukları Aygır Gediğini gezmek için geldiler.” Başımız üstüne” dedik aldık götürdük. Bir süredir yolum düşmemişti Aygır’a, gördüğüm manzarayla şok oldum. Zaten tam manzaranın ortasına cami adı altında bir beton dikmişler,doğal ortamın içine etmişlerdi. Ben yazdığımda da işine gelmeyenler lafı evirmiş çevirmiş,” camiye karşımısın kardeşim” demişlerdi. “Camiye neden karşı olayım kardeşim, ama Allahın verdiği bu muhteşem manzaranın tam ortasına, bu çirkin binanın dikilmesine karşıyım” demiştim. Ama olan olmuştu. Herhalde artık biraz olsun doğanın kıymeti anlaşılmıştır, insanlarımız biraz daha bilinçlenmişlerdir diye düşünürken, haftasonu görüdüğüm manzara kalbime hançer gibi saplandı.
Damla sulama projesi adı altında Aygır Gediği feda edilmiş. Ağaçlar köklenmiş ve suyun gözüyle oynanmış. Ve tam en muhteşem görselliğin olduğu yere bir bent konulmuş. O güzelim Aygır gediği betonlaştırılmış. Aynı manzarayı gören sevgili kardeşim Hüseyin Dumru aradı aynı gün, “abla Aygır’ı gördünmü?” dedi. Görmeseydim keşke ama gördüm dedim. O da çaresiz ve üzgün doğanın ve Bozkır’ımızın en değerli varlığının yok edilmesine içi yanıyordu. Bir şeyler yapalım dedik, hiç olmazsa bundan sonrasını koruyalım, daha fazla yok etmelerine izin vermeyelim dedik.
Damla sulamaya karşı falan değilim, ama bir işi yaparken diğer tarafı yıkmak marifet değildir. “Ben yaptım oldu” mantığı bizi sona götürüyor. Aygırın son halini görenlerden ,duyanlardan aldığımız tepkilere bakılırsa tek üzülen biz değiliz. Elimizde Aygır gibi muhteşem bir doğal güzellik varken, bizler değerlendiremediğimizi düşünüp, nasıl tanıtabiliriz diye çırpınırken, birilerinin gelip orayı betonlaştırmaya kalkması birazda bizim sessizliğimizden, duyarsızlığımızdan kaynaklanıyor. Bir iş yapılırken enine boyuna ölçülmeli, imkanlardan faydalanalım derken doğallığı bozmadan doğayla barışık yapılmalı.
Bu projeyi destekleyenler Aygır Gediğindeki betonlaşmayı görünceüzülmüşlermidir merak ediyorum. Ancak şunu söyleyeyim, bundan sonra oraya bir çivi bile çakılırsa karşısında bizi bulacaktır. Aygır Gediği ne sadece Sorkun’un ne de sadece Karcahisar’ındır. Aygır Gediği tüm Bozkırlının en kıymetli değeri ve hazinesidir. Bu değeri korumakta Sorkunlular kadar, Karacahisarlılar kadar hepimizin yani tüm Bozkır’lının görevidir. Ve artık bizler Aygır dahil olmak üzere Bozkır’ımızın doğal güzelliklerinin yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Bize destek olanların sesini duymak istiyoruz.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.