Bozkır Devlet Hastanesi Başhekimi Dr Faruk Altınokkonuyla ilgili gazetemize bir açıklama yaptı.
Bozkır Devlet Hastanesi Doktorlarımızdan Genel Cerrahi uzmanı Op. Dr. Türker KARABUĞA 7-8.Ekim.2011 tarihlerinde İzmir Ege Palas Otelinde düzenlenen Eğe Cerrahi Günleri 2011 sempozyumunda “Laparoskopik Cerrahide Basit ve Ekonomik Beceri Modülleri” konulu sunum yapmıştır. Aynı zamanda uzmanlık tezi olan “Basit ve Ekonoimik Eğitim Kutusu”’nun hastadan bağımsız asistan eğitimi üzerine katkısına değinmiştir. Kapalı karın cerrahisi üzerine asistan eğitiminde hasta başı dışında eğitim için mevcut pahalı sanal simülatörler yerine basit, ucuz ve kolay kullanılan eğitim kutularının önemine değinmiştir. Ayrıca sempozyumda düzenlenen proje yarışmasında dört adet buluşla katılan ekibin içerisinde yer almıştır. Yarışmada “Laproskopik Taş Toplama Pensi” ikincilik ödülü kazanmıştır. Bu alet sayesinde kapalı safra kesesi ameliyatı sırasında delinebilen keseden karın içerisine dökülen taşları toplamada büyük kolaylık sağladığını ifade etmiştir.
Başhekim Dr Faruk Altınok “Op Dr Türker Karabuğa’yı tebrik ediyor,kendisinden yeni buluşlar bekliyoruz” dedi.
Eğitim sistemini özel sektöre havale ederek, kendi okuttuğu örgencileri, kendi yaptığı sınavlara dersparahanelerde hazırlıyor.Ne eğitebildiğimiz nede öğretebildiğimiz çocuklarımız eğitim sisteminin bozukluğu nedeniyle dershanelerin yolunu tutuyorlar. Dershanelerin ise eğitimde eşitsizlik sağladığı da bir gerçek. Bugün ülkemizde 100 liseden 70 düz lise kalan 30 meslek lisesi, ülkemizde 15 milyon öğrenci,210 üniversite var. Her sene 1 milyon 750 bin öğrenci üniversiteye girebilmek için, 370 bin öğretmen adayı öğretmen olabilmek için aynı zamanda binlerce işsizde işe girebilmek için para ödeyip sınava giriyorlar. Bunların hepsinin yolu mutlaka dershanelere düşüyor.
Ülkemizde eğitime büyük paralar harcanıyor. bununda en büyük bölümü dershanelere gidiyor. Pasta çok büyük ortaöğretimden yüksek öğretime geçişte, test sistemi ve öğrencilerin tek sınava tabi tutulmaları dershaneleri cazip duruma getiriyor. Dershane sahipleri ise kimisi cemaat mensupları kimisi şirket kimisi şahıs olunca buralarda da sıkıntılar var. Bazıları insan kazanma yolu olarak, bazıları ise genelde işi eğitim değil ticaret olarak görüyor. Dershane kantinleri bile para kaynağı olup açık artırmalı kiraya veriliyor. Devlet okullarda olduğu gibi. Ülkemizde özel dersler, etütler tamamen çığırından çıkmış durumda.
Son 3 yılda sayıları 4 bini geçen ve mantar gibi ilçelere kadar yayılan dershaneler şehirlerin en seçkin semtlerinde en gösterişli binalarda hizmet vermek için yarışıyorlar. Devlet bu kuruluşları doğru dürüst denetleyemiyor. Batan bir dershane başka bir isimle başka bir şirket oluşumu ile yeniden faaliyete geçiyor. Buralarda hizmet veren öğretmenlerin çoğu yeni mezun veya emekli öğretmenlerden oluşuyor. Çoğunda sigorta primleri yatırılmıyor. Yeni mezunların stajyerlik işlemlerinin yürütülmediği buna rağmen bile asgari ücrete kafa yoruyorlar. Kaçak öğretmen çalıştıran dershanelerin ise hattı hesabı yok.
Devlet okullarda öğretmeni sıkboğaz eden MEB dershanede ne kıyafet ne yeterlilik, ne başarı denetimi yapıyor. İsteyen kotla isteyen sakallı olarak ders veriyor. Rehber öğretmen mecburiyeti ise bir kılıfına uydurulmuş hale gelmiş durumda.Son zamanlarda sınav sistemlerindeki ani değişiklikler, çeşitli kesimlerin maddi desteği ile görkemli bina ve sınıflarda sundukları materyal hediyeler ile velilerin gözünü boyayan dershanelerin yanında işini ciddi olarak götürmeye çalışan az sayıdaki dershanelerde var. Ayakta kalabilmek adına acımasız rekabet koşullarında piyasayı allak bullak ederek işi sulandıranlarda mevcut. Son zamanlarda bu tip dershanelerin çoğu kapanmak için bakanlığa başvurmuş durumdalar.
Yüksek kiralar, acımasız rekabet. ÖSS ve OKS deki krizler, liselerin 4 yıla çıkarılması sıkça yapılan müfredat değişiklikleri de eklenince gelecek yıllarda memleket dershane mağduru öğrenci ve velilerle tanışabilir! Fiyat kırımları pahalı cezbedici promosyonlar küçükleri silip süpürürken, arkası cemaat ve holdinge dayalı şirketlerin, isim haklarından bile para kazandığı ilave şube zincirleri bir tarafta, karalama kampanyaları ve birde taksit imkânları bir yanda ayakta kalabilene helal olsun denecek bir ortam.
625 sayılı yasa, ilgili yönetmelik ve yönergeler, adeta dershaneleri boğuyor. Devlet denetleyemediği kuruluşlara olmadık zorunluluklar getiriyor. İlan vermek bile izne bağlı, ayrıca dershane öğretmenleri sendikalaşamıyor. Önümüzdeki zaman diliminde Öğrenci sayıları azaldıkça dershaneler kapıya kilit vuracak ama taksit seçenekleri sorun olacak, mağdur olan önceden senet imzalamış olan öğrenci velileri olacak. Haydi hayırlısı.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.