İnsanlar layık oldukları, hak ettikleri ölçüde mükâfatlandırılır ve yönetilirler.
Okumak, neden önemlidir? Diye sorulacak olursa; Buna verilecek cevap herhalde şöyle olmalı! İnsan, her okuduğundan bir şeyler öğrenir. Dünyada olup biten her durumdan haberdar olur. Gelişmeleri takip ederek çağa ayak uydurur. Yazarların, çizerlerin fikirlerinden, tecrübelerinden ders alır. Hatalara düşme oranı azalır. Sorunlar karşısında çeşitli çözüm yolları düşünebilir, deneyebilir, bilgiye ulaşmada ısrarcı olur. Çevresinde oluşan duyumların, fikirlerin bilgi veya yorum olup olmadığını ayırt edebilir. Mutlaka her şeyin bir şeyini bilir. Birilerine pahalıya mal olan tecrübeleri okuyarak, O tecrübeleri kendi bünyesinde yaşamış olur. Okuduğu kitapların türüne göre bilgi hazinesi genişler. Bunlara benzer örnekleri çoğaltabiliriz.
Farklı ülke insanlarıyla bizim insanımızın kitap okuma karşılaştırıldığında bizim insanımızın kitap okuma konusunda durumu gerçekten içler acısı adeta bir uçurumla karşı karşıyayız. Japon yılda ortalama 25, İsveçli 10,Fransız 7 kitap okurken, Türkiye’de bir kişi on yılda bir kitap okuyor. Yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, Kitap Türkiye’de ihtiyaç maddeleri sıralamasında 235 nci sırada yer alıyor.
Ülkelerin düzenli okuma alışkanlığı araştırması sonuçlarına göre ise şöyledir: Japonların % 14 İngilizlerin % 11 Fransızların % 11 Amerikalıların % 12 si Türklerin %0.000 1 düzenli kitap okuduğu belirlenmiştir. Türkiye de yılda 23 milyon kitap, Japonya da yılda 4 milyar 200 milyon basılıyor.8,5 milyon nüfuslu İsveç’te günde 4,5 milyon gazete satılırken,120 milyon nüfuslu Japonya’da 68 milyon gazete satılırken,74 milyon nüfuslu Türkiye’de ise 3 milyon gazete satılmakta bununda çoğunluğu spor ve magazin gazetesi olmaktadır.
Bunları biliyor muyuz? Türkiye’de bin kişiden sadece birinin düzenli kitap okuduğunu, Türkiye’ de gençlerin % 70 inin hiç kitap okumadığını, Türkiye’de köylerde yaşayan, eğitim gören çocukların % 60 ının ilköğretim ders kitapları dışında kitap okumadan mezun olduklarını. Türkiye’de nüfusun % 40 ının hayatı boyunca kütüphaneye gitmediği,% 31 inin birkaç kez gittiği kütüphaneye gidenlerin ise sadece % 8 inin kitap okumak amacıyla gittiği yapılan araştırmalar sonucunda tespit edilmiştir.
Okuma oranının düşüklüğü konusunda zamanın değerlendirilmesi üzerine yapılan araştırmalar bir fikir verecek niteliktedir: Türkiye’de dergi okuma oranı % 4,Gazete okuma oranı % 22,Radyo dinleme oranı % 24 Televizyon izleme oranı % 95 tir.Görüldüğü gibi Türk toplumu daha çok televizyon izliyor.İzlenilen filmlerin etkisinde kalınıyor,hayatın filmlerden ibaret olduğunu zannediliyor.İstanbul’da 100 kadar reklam film ajansı bulunuyor bu film ajanslarına günlük 50,60 kişinin filmlerde oynamak için,sanatçı olmak için müracaat yapıldığı belirtiliyor sonuçta üzülün anne,babalar hayalleri yıkılan gençler.
İnsanımızı kitap okumadan asıl uzaklaştıran tehlikenin dijital teknoloji olduğu görülmektedir. Bu konuyu önümüzdeki yazımızda yazmayı uygun görüyorum.
HAFTANIN SÖZÜ: Bazen sesimizin duyulması için susmamız gerekir.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.