On dört on beş yaşlarından evlenmemiş genç erkeklere kadar yeni yetişen gençlere delikanlı adı veriliyor. Bunlar hem
yeni aile kuracak adaylar hem de köyü ilerde idare edecek adaylar. Delikanlılar örgütlüler. Gerek yaş gerekse liderlik
özelliğiyle öne çıkan birisi delikanlı başı seçiliyor. Bir çok imece işinde ve düğünlerde bu örgütün hizmeti vazgeçilmez
durumda. Düğün evine düğünden önce odun gerekir. Hemen delikanlılar köyden eşek toplayıp 20-30 eşek yükü odunu
dağdan getiriyorlar. Düğün boyunca gereken bütün işlere koşturuyorlar. Düğünü idare ediyorlar.
Köy büyüklerinin toplantılarında bir taraftan onlara hizmet bir taraftan da köy işlerini öğrenme yönünden katılımları oluyor.
Bu önemli bir sosyal olaydır. Sosyologlar tarafından bilimsel olarak incelenmesi gerekir. Böyle bir inceleme bize sanırım Anadolu'nun Türkleşmesi sürecini daha iyi anlatacaktır.Etkin bir sivil örgüttür. Büyüklere saygı hizmet, küçükleri korumak, dayanışmayı genç insanlar eliyle güçlü kılmak bu örgütün içinde vardır.
Seferberlikten sağ dönebilenlerden harman komşumuz Hasan Onbaşı Dayı'nın oğlu Hüseyin'in delikanlıbaşılığını hatırlıyorum. Kara yağız teni, arkaya düzgün taranmış siyah gür saçları, elinde kırbacı, babayiğit haliyle gözümüzde ne büyüktü.Hepimiz böyle bir delikanlı olmak istiyorduk. İtibarı, karizması yüksek, emirleri hemen yerine getiriliyor.
Kasım ayı başlan, davar ve koyun sürülerinin çobanlarının görevleri bitmiş hakları verilmiş, kış dönemi için yeni çobanlar çıkarılmıştır. Koçlar, tekeler sürüden ayrılmıştır.Bunlar Kasım sonundaki döllenme zamanına kadar ayrı güdülürler. O zaman gelirce keçilerin koyunların arasına salınırlar, döllenme sağlanır. Gelecek yılın oğlakları kuzuları ana karnına böylece düşer.
İşte tam bu sırada bir akşam vakti, delikanlılar köy içinde tekecik gezmeye çıkarlar. Tabi delikanlıbaşının öncülüğünde. Karanlık bastırmıştır. Kandil ışıkları evlerin pencerelerinden zor fark edilmektedir. Bazı delikanlılar boyunlarına tekelere takılan çanları takmışlardır. Çan sesleri eşliğinde evler teker teker ziyaret edilir. Yağ, bal, pekmez,ceviz, incir, bulgur vs. toplanır.
Esasen her evin verebileceği ürünler bellidir, onlar istenir. Çoban da en etli kısır keçilerden yeteri kadar verir. Delikanlıların keyfine diyecek yoktur, gün onların günüdür.Geceleyin çan sesleri arasında köy gezilirken, günün anlamına uygun tekerlemeler söylenir.
Hatırladığım bazıları şunlardır:
Tek tekecik tekecik
Ballı yağlı tekecik
Bal olmazsa yağ olsun
Veren ablam sağ olsun
Tek tekecik bal olsun
Bal olmazsa yağ olsun
Keçi ikiz doğursun
Dördü sekiz olsun
Bu ortamda toplanan yiyeceklerden, çobanların verdiği keçilerden ziyafetler düzenleyip birkaç gün bayram ediliyor.
Sair zamanda köye yapılan hizmetin sefası sürülüyor.Geleneksel göçebe Türk kavimlerinin keçi koyun sürüleriyle sosyal yaşantılarını birleştirmelerini gösteren zengin bir kültür olayı bu kadar güzel yaşanabilir diye düşünüyorum.[/i]
MEYRE KÖYÜ NOTLARI / Hüseyin Çetin
yeni aile kuracak adaylar hem de köyü ilerde idare edecek adaylar. Delikanlılar örgütlüler. Gerek yaş gerekse liderlik
özelliğiyle öne çıkan birisi delikanlı başı seçiliyor. Bir çok imece işinde ve düğünlerde bu örgütün hizmeti vazgeçilmez
durumda. Düğün evine düğünden önce odun gerekir. Hemen delikanlılar köyden eşek toplayıp 20-30 eşek yükü odunu
dağdan getiriyorlar. Düğün boyunca gereken bütün işlere koşturuyorlar. Düğünü idare ediyorlar.
Köy büyüklerinin toplantılarında bir taraftan onlara hizmet bir taraftan da köy işlerini öğrenme yönünden katılımları oluyor.
Bu önemli bir sosyal olaydır. Sosyologlar tarafından bilimsel olarak incelenmesi gerekir. Böyle bir inceleme bize sanırım Anadolu'nun Türkleşmesi sürecini daha iyi anlatacaktır.Etkin bir sivil örgüttür. Büyüklere saygı hizmet, küçükleri korumak, dayanışmayı genç insanlar eliyle güçlü kılmak bu örgütün içinde vardır.
Seferberlikten sağ dönebilenlerden harman komşumuz Hasan Onbaşı Dayı'nın oğlu Hüseyin'in delikanlıbaşılığını hatırlıyorum. Kara yağız teni, arkaya düzgün taranmış siyah gür saçları, elinde kırbacı, babayiğit haliyle gözümüzde ne büyüktü.Hepimiz böyle bir delikanlı olmak istiyorduk. İtibarı, karizması yüksek, emirleri hemen yerine getiriliyor.
Kasım ayı başlan, davar ve koyun sürülerinin çobanlarının görevleri bitmiş hakları verilmiş, kış dönemi için yeni çobanlar çıkarılmıştır. Koçlar, tekeler sürüden ayrılmıştır.Bunlar Kasım sonundaki döllenme zamanına kadar ayrı güdülürler. O zaman gelirce keçilerin koyunların arasına salınırlar, döllenme sağlanır. Gelecek yılın oğlakları kuzuları ana karnına böylece düşer.
İşte tam bu sırada bir akşam vakti, delikanlılar köy içinde tekecik gezmeye çıkarlar. Tabi delikanlıbaşının öncülüğünde. Karanlık bastırmıştır. Kandil ışıkları evlerin pencerelerinden zor fark edilmektedir. Bazı delikanlılar boyunlarına tekelere takılan çanları takmışlardır. Çan sesleri eşliğinde evler teker teker ziyaret edilir. Yağ, bal, pekmez,ceviz, incir, bulgur vs. toplanır.
Esasen her evin verebileceği ürünler bellidir, onlar istenir. Çoban da en etli kısır keçilerden yeteri kadar verir. Delikanlıların keyfine diyecek yoktur, gün onların günüdür.Geceleyin çan sesleri arasında köy gezilirken, günün anlamına uygun tekerlemeler söylenir.
Hatırladığım bazıları şunlardır:
Tek tekecik tekecik
Ballı yağlı tekecik
Bal olmazsa yağ olsun
Veren ablam sağ olsun
Tek tekecik bal olsun
Bal olmazsa yağ olsun
Keçi ikiz doğursun
Dördü sekiz olsun
Bu ortamda toplanan yiyeceklerden, çobanların verdiği keçilerden ziyafetler düzenleyip birkaç gün bayram ediliyor.
Sair zamanda köye yapılan hizmetin sefası sürülüyor.Geleneksel göçebe Türk kavimlerinin keçi koyun sürüleriyle sosyal yaşantılarını birleştirmelerini gösteren zengin bir kültür olayı bu kadar güzel yaşanabilir diye düşünüyorum.[/i]
MEYRE KÖYÜ NOTLARI / Hüseyin Çetin
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.