Recent Comments

Toplu ulaşımı merkeze kilitlemek


Dünya kenti oldu, yaşanabilir en iyi şehiriz, Selçuklu başkentiyiz, kültür şehriyiz gibi övündüğümüz Konya şehir içi ulaşımda ne yazık ki bir rezaleti bir keşmekeşliği yaşıyor.
Yok, hızlı tren geldi yok şu oldu bu oldu gibi övünmelerle kendimizi avutuyoruz.
Şimdi soruyorum Tren Garı civarında elindeki bir valizi ile gelen bir vatandaşımızı Bosna Hersek ve Selçuk Üniversitesi Kampüs’üne veya Karaman Yolu’na ya da Gödene yakınlarındaki TOKİ konutlarına trenden inen yolcuları ulaştırabilecek belediyenin bir otobüsü ya da bir minibüs var mı?
Daha başka neler olmalı mesela Meram’dan, Dere’den, Köyceğiz’den, Meram Tıp Fakültesi’nden Lalebahçe’den, Konya’nın güneyindeki sönük kalmış mahalle görünümündeki Aybahçe’den Alakova’dan, Hasanköy’den Karatay Karaslan’dan Çataltömek’ten Saraçoğlu Mahallesi’nden, Tatlıcak’tan, Selçuklu ilçesi Hocacihan’dan Sille’den Sille Yolu’ndan, Şeker’den evinden çıkan talebeleri veya başka işine gidecek şehir dışına çıkacak yolcuları Otogar’a, Kampüs’e direkt götürecek bir ulaşım aracı var mı belediyenin?
Şehrin en ücra köşelerine TOKİ Konutları, kooperatif evleri, modern şehir denecek siteler yapmaya teşvik ediyorsunuz, buraları oturuma açıyorsunuz, dahası büyük hastaneler yapılıyor iyi de buraya gidecek hastaları oralar ulaştıracak ulaşım imkanları var mı?
İnsanlar iki veya üç bilete mecbur edilip mutlaka oturduğu mahalleden önce çarşıya gelip sonra da gideceği yere intikal etmeleri hem zaman açısından hem maddi açıdan bir zorluk bir külfet değil midir?
Biz ziyaret için bir hastalık için bir sanayideki işine gitmek için onlarca talebenin sabahın köründe namaz vaktinde kalkıp yola düşmek mecburiyetindedirler. Ee nerede bizim en iyi yaşanabilir ve ucuz dünya kenti oluşumuz? Ne yazık ki biz şehir merkezinden Kampüs’e bile miadı dolmuş, nerede ise artık başka ülkeler için asar’ı antika olmuş tramvaylarla yolculuk yapmaktayız, ardından da dünya kentiyiz diye öğünmekteyiz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu, karın ağrıtmaya devam yani.
Geçenlerde Kampüs’te yapılan bir sempozyum için iki üç gün üst üste gidip gelmek mecburiyetinde yolculuk yaptığım tramvaydan Konya adına utandım ve şimdiye kadar serzenişlerinden kınadığım talebe yavrulara bin kere hak verdim.
Ya Karaaslan merkezli ya da Meram merkezli kaldırılacak birkaç otobüsün veya başka ulaşım araçlarının şehrin doğusundan batısına kuzeyinden güneyine çevre yollarını kullanarak direkt seyrüsefer ile insanları gidecekleri yerlere taşısa, hem çarşının kalabalık trafiği rahatlar hem insanlar ulaşacağı yere daha çabuk varırlar.
Şehri yıllardır idare eden idareciler bunlara hiç önem vermiyorlar. Onun için de ulaşım sorunları gittikçe büyümektedir. Oysa şimdiden bu alt üst yapılar oluşturulsa gelecek için güzel bir başlangıç olur. Hülasa şunu belirtmek gerekirse şehir içi ulaşımı kenar semtlere yayarak direkt seferlerle yoğunlaştırıp ulaşımda esneklik sağlamaz, ulaşımı merkeze kilitlerseniz o zaman kendimizi dünya kentiyiz diye aldatmak abesle iştigal olur.
Şimdi bile en işlek ana arterlerde yarım saat, kırkbeş dakika otobüs beklenirken Yazır’daki Beyhekim Hastanesi’ne gitmek isteyen bir hasta kaç saatte ulaşır siz düşünün.
Aylardır Alaadin civarındaki caddelerde, Zafer’de harıl harıl çalışan belediye işçileri kaldırımları kırıp söküp yeniden andezit taşı ile güzel görünüm sağlamaya çalışıyorlar oysa insanlar kaldırımda kilitli taşta da yürür beton zeminde de yürür, andezit taşı olmasa da olur ama ya ulaşımı çözmek ya da trafik yoğunluğunu gidermek ilk ve önemli iş olsa gerektir.
Büyükşehir’in sorunları büyük olur ama sanki biraz daha acele etmek lazım, çözmek için...

***
Şehir içi magandaları gözden sürmeyi çalıyorlar

Geçenlerde bir akrabamızı ziyaret için Kozağaç Mahallesi’ne gittik eşimle. Vardığımız ev sahibi hoşbeşten sonra iki gözü iki çeşme ağlayarak bir olay anlattı hayretler içerisinde kaldım. Şöyle diyordu gariban ev hanımı, kayınbiraderimin kızı:
-Enişte, maltız keçimi gözümün önünden çalıp gittiler.
-Nasıl oldu kızım?
-Elimde bir yıldır beslediğim çok kıymetli bir maltız keçimiz vardı. Bazen iki yavru bazen de üç yavru yapar yılda. Şuraya kapımın önüne demir ile çaktım biraz hava alsın ve otlasın diye. Eve girdim komşu çocuğu geldi kapıya, “yenge sizin keçiyi kaçırıyorlar” dedi.
Hemen dışarı çıktım iki kişi keçiyi tutmuşlar taksinin arka koltuklarına tıkadılar arabanın içersindeki sürücü de hemen hareket etti. “Komşular, yetişin hırsızlar keçimizi çaldılar” derken plakayı da almayı akıl edemedim, şehir istikametine doğru süratle kaçıp gittiler oradan. Bir komşunun taksisi ile arkalarından gittikse de görenler “öyle bir taksi çok süratlice buradan geçti” dediler. Hasılı bir iz bulamadık emeklerime yazık oldu zehir zıkkım yesinler çoluk çocuklarından, kendilerinden çıksın tez zamanda, Allahın gazabına uğrasınlar” diyordu.
-Peki, karakola bildirmediniz mi?
-Bildirdik hiçbir şey çıkmadığı gibi gelen memurların şu ifadesi beni şaşırttı. “Dua et ki çocuğunu filan kaçırmamışlar bacım” dediler. “Nasıl yaşayacağız kimlere sığınacağız bu hırsız ve soysuzlardan bilmem” diye dert yanıyordu ve çok da haklıydı. Bu ne cüret, bu ne aymazlık Konya şehrinde.
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.