Doksanlı yılların sonuna doğru, bir bireysel gelişim kitabında okumuştum. Hikâyeye göre; Bir adam, okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca, bu kişinin, sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder ve adama “Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsunuz?” diye sorar. Topladıklarını denize atmaya devam eden kişi, “Yaşamaları için,” yanıtını verince, adam şaşkınlıkla, “İyi ama burada binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmanıza imkân yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki?” der. Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi, “Bak, onun için çok şey değişti,” karşılığını verir.
Bazen o kadar umutsuzluğa kapılırız ki biz neyiz canım, ateş olsak nereyi yakacağız tarzında kendimizi küçük görürüz. Bunun nedeni daha önce buna benzer çok olayda başarısız olmamızdır. Artık yılgınlık halini almıştır. Bu yılgınlıktan kurtulmak çok uzun zaman alabilir. Nasıl olsa değişen bir şey yok, yine haksızlığa uğrayacağım, nasılsa hep onlar haklı tarzında her şeye küsüş, kendine bile küsme olarak devam eder. Bu halden kurtulmak o kadar zordur ki kimsenin etlisine sütlüsüne karışmak istemezsin. Ancak bazen öyle durumlar oluyor ki söylemesem duramam diyorsun. Söyleyince de haliyle kötü oluyorsun. Kötü olunmadan kimse bu senin hakkın al, aslında biz hata yaptık falan demez. Hatta haksızlığını öyle anlatırlar ki seni de buna inandırırlar. Tam böyle tamam karışmayacağım dediğin zamanlarda belirttiğin aksaklıklar giderilince demek ki aklın yolu bir. İyi ki söylemişim diyorsun. Belki onun için değişti diyebilmek için demek lazım galiba.
Yetkili servis ne işe yarar? Bir arkadaşım sıfır aldığı otomobilin tüm bakımlarını servisinde yüklü paralara yaptırır. Ancak bir gün aynasında küçük ampulün biri patlar. Garantisi var diye götürür, takılmasını ister. Oradan buna darbe vurulmuş derler. Peki, darbeyse neden en küçük bir iz yok dediyse de ikna olmazlar. Parça 20 TL dir. Taktırmak istemez. Bir süre sonra kaza yapar 10.000 TL lik kısmı da serviste yaptırır. Derken iki yıl dolmasından kısa bir süre sonra gaz pedalında sorun var diye servise gider. Pedaldaki kablo ömrü dolunca bozulmuş. Bunun nedenini yetkililere sorar. Ömrü bitmiş derler. Peki, bunun bozulmasında dış etkenin, arabaya gaz taktırmanın bir etkisi var mı diye sorar. Hayır, bunların ömrü bu kadar olur şeklinde bir cevap alır. Sonuç; Parça 40TL işçilik ücreti 85TL fatura gelir. Yetkili acenteye durumu bildirir. Oradan söylenen söz şu: Tüp taktırmışsınız o nedenle size yardımcı olamıyoruz. Peki, bu olay tüpten mi kaynaklı, hayır değil, O zaman niye onu bahane ediyorsunuz. Avrupa’da bu aracın tüplüsü var. Fabrikasından çıkışlı. Olmaz tüp taktırmışsınız. Tüp firmasını arar. O arıza tüp kaynaklı değil, tüpten kaynaklandığını yazan kâğıt getir, biz karşılayalım ücretini demişler. Bu olay bana ünlü bir tekstil firmasından aldığım takım elbiseleri hatırlattı. İki takımdan birisi kısa sürede deforme oldu. Yapılan inceleme de kullanıcı hatası olduğu tespit edildi. Tespit eden kim, tabi ki firma yetkilisi olacak. Sanırım bütün firmaların çıkış kapısı; “kullanıcı hatası” Evet, kullanıcı hatası oluyor. Ama merak etmeyin o kullanıcı hataları çoğaldıkça, hata yapanlar azalacaktır ve bir gün kullanıcı o hatayı yapmayacak. Yani o ürünü alma hatasını yapmayacak. Bir kez dizüstü almaya karar verince tanıdıklara soruyordum. Bir tanesi hatalı olan bilgisayarını bir yıl sonra bile yenisiyle değiştirmiş. Ben de hemen o markadan almıştım, memnun da oldum. Firma o arkadaşa yenisini vererek zarar mı etti. Reklam bile etmeden bana ürününü sattı. Firmalar bunu görmesi lazım. Sen adama 50 milyon tl.’ye yakın araba sat, 20–30 tl’lik ürünü ödememek için yok kullanıcı hatası, yok tüpü var, yok darbeyle kırılmış diyeceksin. De bakalım. Öyle olsun. Bir gün hata yapacak kullanıcı ararsın da bulamazsın.
Bazen o kadar umutsuzluğa kapılırız ki biz neyiz canım, ateş olsak nereyi yakacağız tarzında kendimizi küçük görürüz. Bunun nedeni daha önce buna benzer çok olayda başarısız olmamızdır. Artık yılgınlık halini almıştır. Bu yılgınlıktan kurtulmak çok uzun zaman alabilir. Nasıl olsa değişen bir şey yok, yine haksızlığa uğrayacağım, nasılsa hep onlar haklı tarzında her şeye küsüş, kendine bile küsme olarak devam eder. Bu halden kurtulmak o kadar zordur ki kimsenin etlisine sütlüsüne karışmak istemezsin. Ancak bazen öyle durumlar oluyor ki söylemesem duramam diyorsun. Söyleyince de haliyle kötü oluyorsun. Kötü olunmadan kimse bu senin hakkın al, aslında biz hata yaptık falan demez. Hatta haksızlığını öyle anlatırlar ki seni de buna inandırırlar. Tam böyle tamam karışmayacağım dediğin zamanlarda belirttiğin aksaklıklar giderilince demek ki aklın yolu bir. İyi ki söylemişim diyorsun. Belki onun için değişti diyebilmek için demek lazım galiba.
Yetkili servis ne işe yarar? Bir arkadaşım sıfır aldığı otomobilin tüm bakımlarını servisinde yüklü paralara yaptırır. Ancak bir gün aynasında küçük ampulün biri patlar. Garantisi var diye götürür, takılmasını ister. Oradan buna darbe vurulmuş derler. Peki, darbeyse neden en küçük bir iz yok dediyse de ikna olmazlar. Parça 20 TL dir. Taktırmak istemez. Bir süre sonra kaza yapar 10.000 TL lik kısmı da serviste yaptırır. Derken iki yıl dolmasından kısa bir süre sonra gaz pedalında sorun var diye servise gider. Pedaldaki kablo ömrü dolunca bozulmuş. Bunun nedenini yetkililere sorar. Ömrü bitmiş derler. Peki, bunun bozulmasında dış etkenin, arabaya gaz taktırmanın bir etkisi var mı diye sorar. Hayır, bunların ömrü bu kadar olur şeklinde bir cevap alır. Sonuç; Parça 40TL işçilik ücreti 85TL fatura gelir. Yetkili acenteye durumu bildirir. Oradan söylenen söz şu: Tüp taktırmışsınız o nedenle size yardımcı olamıyoruz. Peki, bu olay tüpten mi kaynaklı, hayır değil, O zaman niye onu bahane ediyorsunuz. Avrupa’da bu aracın tüplüsü var. Fabrikasından çıkışlı. Olmaz tüp taktırmışsınız. Tüp firmasını arar. O arıza tüp kaynaklı değil, tüpten kaynaklandığını yazan kâğıt getir, biz karşılayalım ücretini demişler. Bu olay bana ünlü bir tekstil firmasından aldığım takım elbiseleri hatırlattı. İki takımdan birisi kısa sürede deforme oldu. Yapılan inceleme de kullanıcı hatası olduğu tespit edildi. Tespit eden kim, tabi ki firma yetkilisi olacak. Sanırım bütün firmaların çıkış kapısı; “kullanıcı hatası” Evet, kullanıcı hatası oluyor. Ama merak etmeyin o kullanıcı hataları çoğaldıkça, hata yapanlar azalacaktır ve bir gün kullanıcı o hatayı yapmayacak. Yani o ürünü alma hatasını yapmayacak. Bir kez dizüstü almaya karar verince tanıdıklara soruyordum. Bir tanesi hatalı olan bilgisayarını bir yıl sonra bile yenisiyle değiştirmiş. Ben de hemen o markadan almıştım, memnun da oldum. Firma o arkadaşa yenisini vererek zarar mı etti. Reklam bile etmeden bana ürününü sattı. Firmalar bunu görmesi lazım. Sen adama 50 milyon tl.’ye yakın araba sat, 20–30 tl’lik ürünü ödememek için yok kullanıcı hatası, yok tüpü var, yok darbeyle kırılmış diyeceksin. De bakalım. Öyle olsun. Bir gün hata yapacak kullanıcı ararsın da bulamazsın.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.