Recent Comments

Afrikalı Müslumanların bizlere ihtiyaci var


Bu yıl Kurban Bayramında KONTV’nin İstanbul Temsilcisi olarak bendeniz ve kameraman arkadaşım Özkan Karaca ile birlikte Cansuyu Derneği’nin organizesi ile Kenya'da idik. Cansuyu başta olmak üzere diğer yardım kuruluşlarının da organizasyonlarını yakından takip ettik. Yardım kuruluşlarımızın, büyük bir özveri ve hassasiyetle hayırseverlerin bağışlarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırdıklarına şahitlik ettik.
 
Kenya ismini safari turları ile duyduğumuz bir ülke. Manzarası, vahşi hayvanları  ile belgeselcilerin, gezginlerin ve fotoğrafçıların vazgeçemedikleri ülkelerin başında geliyor. Gitmeden önce yaptığım araştırmalarda gezginler ülkenin hep güzel yerlerinden bahsederken, mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geldiğine vurgu yapmışlar. Ama bu ülkenin bir gerçeği daha olduğunu vurgulayan hiç olmamış. Büyük bir açlık zor bir yaşam var. 
 
Hazırlıklar tamam hava alanındayız. Biz 27 kişilik bir ekiptik. Üç gruba ayrılmıştık. Türk Hava Yollarının Nairobi seferi yapan uçağın yolcularının büyük bir bölümü yardım kuruluşlarımızın temsilcilerinden oluşmakta idi. Almanya, Avusturya, Hollanda gibi bir çok Avrupa ülkesinden gelen gurbetçi vatandaşlarımız da bizlerleydi. Çok sevindirici ve gurur verici bir tablo idi. Yolculuk uzun olduğu için, hem tanışıp hem de sohbet ediyoruz. Almanya’dan gelen Cengiz bey hasta olmasına rağmen cami cemaatinden ve dostlarından tek başına 77 büyük baş hayvanının yanı sıra 20 bin Euro para topladığını söylüyordu. Diğer bir yardım severinde benzer ifadeleri söylemesi göz yaşartıcı bir hizmet ve yardım yarışı içerisinde olduğumuzu göstermişti bana. Sadece Konya’dan bir şehri temsil eden 4 ayrı yardım kuruluşu vardı.
 

Garissa’da kaldığımız otelde geldiğimiz uçaktan farksızdı, müşterilerin büyük bölümü yardım kuruluşlarımızın temsilcilerinden oluşmak da idi. Onun için otel de kendimizi yabancı hissetmedik. Otele ilk giriş yaptığımızda ilk dikkatimizi çeken ise kızıl hac ekibi oldu. Bizlerin kalabalık oluşu onları biraz rahatsız etti. Çünkü onlar da bir misyon için orada idi. Kaçamak bakışlarla sürekli takip ettiler. Misyonerlerin takibi altında bulunan Afrika asla yalnız bırakılmamalı.
 
Yıllardır yardım ediyoruz bahaneleri ile Afrikalıların arasında olan misyonerlerin artık tepki görüyor olması bizleri memnun etti. Araçta giderken, şehirde dolaşırken, aralarına girerken Müslüman olduğumuzu öğrenene kadar bizler de tepkilerle karşılaştık. “Defolun gidin yardımınızı istemiyoruz, sizler bizim dinimizi değiştirmeye geliyorsunuz” gibi buna benzer tepki cümlelerinin Türk ve Müslüman olduğumuzu öğrenince nasıl bir anda büyük bir sempatiye - sevince dönüşmesini görmek bize çok büyük bir mutluluk veriyordu. Geç kalan ve sevindiren bir tepki olsa da açlık ve imkânsızlığın hat safhada olması bizleri her zaman tedirgin etmeli.
Cansuyu olarak Kenya’nın Garissa bölgesindeydik. Biz KONTV olarak ise birinci grupta yani kampın en zor bölgesinde görev yaptık. Kamp öyle bir yere kurulmuş ki ulaşım oldukça zor. Araçla merdiven basamaklarından iner gibi sürekli zıplayarak gidiyorsunuz. 125 kilometrelik yolu üç, üç buçuk saatte alıyorsunuz.

Kenya Afrika’nın doğu kıyısında ve ekvator üzerinde bir ülke. Kuzeyinde Etiyopya ve Sudan, batısında Uganda, güneyinde Tanzanya, doğusunda Somali ve Hint Okyanusu yer alır. Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü (UNHCR) raporlarına göre Dadaap Kampında 80 bini sınırda olmak üzere toplam 500 bin mülteci bulunuyor. Garissa Bölgesi çok sıcak, kurak bir bölge. Büyük susuzluk problemleri var, çoğu köylerinde su kuyuları yok ve 3-5 km uzaktaki hiçte temiz olmayan Tana nehrinden getirip içme suyu olarak kullanıyorlar. Tabii ki bu da kolera salgınını tetikliyor. Senede sadece 5-6 gün yağmur yağıyor. Kışları ortalama 23-25 derece ve yazları 35-40 derece olan bir bölge. Şiddetli kuraklıklardan dolayı sık sık gıda krizi yaşanıyor.
Garissa Bölgesindeki halkın çoğu Somalili mültecilerden oluşuyor, insanları çok fakir ve mazlum. Çok sayıdaki kişi de kendi ülkelerindeki savaştan, sorundan ve yoksulluktan kaçmış. Çok yetim ve dul kadın var. İnsanlar yapraklardan ve çalılardan oluşturmuş basit çadır gibi evlerde kalıyorlar. Nadir yağan yağmur, evlerinin içine yağmasın diye üstlerini naylon torba ile örtüyorlar. Kendi yetiştirdikleri keçi, deve ve koyunlardan kazandıkları süt ve mısır unundan yaptıkları hamurdan besleniyorlar. Çoğu insanlarda vitamin eksikliğinden oluşan hastalıklar baş gösteriyor.
 


Vahşi ve zehirli hayvanlara karşı çaresizler. Nehirden su alırlarken çoğu kişiye timsah saldırıları ve su aygırı saldırıları oluyor. Dünyanın en zehirli yılanlarının birkaç tanesi bu bölgelerde yaşıyor. Tana nehrinin etrafı yeşil ve verimli topraklardan oluşuyor ve son senelerde değişik projeler sayesinde mango, papaya, muz yetiştirilmeye başlanmış.
 
Gitmeden önce, Kenya hakkında yazılar okumaya bilgiler toplamaya başlamıştım Nasıl bir ülke, yaklaşımları nasıl olacak, hangi zorluklarla karşılaşacağız, ne yiyip ne içeceğiz, görevimizi tam yerine getirebilecek miyiz kaygısını taşımıştık içimizde. Daha yolculuk öncesinde heyecanlı bir hazırlık dönemi yaşamıştık. Çok şükür ciddi sorunlarla karşılaşmadık. İnsanlar sıcak ve sevecendi. İnsanlar fakir yoksul ama ruhları zengin. İbadetlerine çok önem veriyorlar. Bir köy gezisi esnasında rastladığımız Kur’an Kursu bizleri çok etkilemişti. Kurs çalılıklardan yapılmıştı. Yazılar ise bir karış enliliğinde bir metre yüksekliğinde tahta parçasına yazılmıştı. Buna rağmen hallerinden memnundular. Bu kadar imkansızlıklar halinde eğitim almalarına rağmen orada bulunan çocuğun okuduğu Kur’an bizleri çok etkilemişti. İhtiyaçlarını sorduğumuzda cami ve kurs bitişiğindeki 6 bin dolar değerindeki arazi satın alınırsa daha büyük külliye yapacaklarını söylemişlerdi. O an ekibimize Antalya’dan katılan inşaatçı İbrahim abi araziyi kendisinin alabileceğini söylemesi bizleri ve onları çok mutlu etmişti.
 
Kenya’ya vardığımızda, ne kadar büyük bir ümmet çalışması içerisinde olduğumuzu birebir anladık ve yaşadık. Sanki oradaki insanlarla çok uzun zamandır tanışıklığımız varmışçasına bir duygu oluştu üzerimizde.
Orada insanların elinden tutup eğitim, bilgi ve yardım edecek insanlara, kurumlara ihtiyaçları var. Bilinçsizlik onları yardım beklemeye muhtaç ediyor. Balık yemesini değil, balık tutmasını öğretmek lazım bir şekilde. Orada bazı yardım kuruluşlarımızın yetimhane açması, üç öğün yemek çıkarması gerçekten gurur verici. Oralar da kalıcı projeler yapmak gerekir. Nasıl su kazanılır?  Su en verimli şekilde nasıl kullanılır?  Hastalıklardan nasıl korunulur? Gelecek için o bölgeler nasıl yaşanacak yer haline getirilir? Bu sorulara cevap verebilecek kalıcı projeler üretilmesi gerekli. 
 
Garissa’da büyük temizlik sorunu var. Yolların kenarları çöpten geçilmiyor. Çocuklar o çöplerin içinde oynuyorlar. Hayvanlarda oradan besleniyor. Bütün pislikleri Tana nehrine döküyorlar sonra da oradan suyu alıp içmek zorunda kalıyorlar. Kenya, Afrika ülkelerinin arasında en zengin ülkelerden birisi. Dağlık alanları olduğu gibi suyu bol olan bölgeleri de var. O sular nasıl Garissa’ya getirilebilir? Tana nehrinden kanallarla su çiftliklere yönlendirilebilir. Tarım yapılabilecek alanları mevcut. Oralarda arkası gelecek devamlı projeler çok önemli, 
 
Oradaki kardeşlerimiz, her sene bizi bekliyorlar; sabahtan akşama kadar, kesim bölgelerinde sıcaklığını ciddi manada hissettiren güneşin altında bir parça et alabilmek adına oturup beklediklerine şahit oluyoruz. Türkiye’deki Müslümanlara dua ediyorlar. Senede bir defa da olsa et yeme sevincini yaşıyorlar.
Bu gibi organizasyonlar ile oradaki insanlara umut götürülüyor,  güven veriliyor ve en önemlisi de yalnız kalmadıkları hissettiriliyor. Bu organizasyonlar sebebiyle de dünyanın değişik ülkelerinin sorunları, yaşanan adaletsizlikler, haksızlıklar aynı zamanda güzellikler de yerinde görülmüş olunuyor.

Sonuç olarak Cenab-ı Allah bizim ülkemiz insanlarının genine iyilik etme duygusunu yerleştirmiş olsa gerek ki, başta ülkemiz olmak üzere dünyanın neresi olursa olsun dil, din, ırk ayrımı yapmadan yardıma koşuyoruz. Derneklerimiz, vakıflarımız yardım ve hizmet konusunda adeta birbiriyle yarışıyor. İnşallah bu ayrıcalığımız ve özelliğimiz artarak devam eder. Görülüyor ki dünya Müslümanlarının Türkiyeli kardeşlerine çok ama çok ihtiyacı var…



Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.