Recent Comments

ALLAH’TAN SELAM ALAN KADIN

Vitrinde bir kitap beni al ve oku diyor, vazgeçiyorum. Bir hafta geçti, kitap aynı yerinde duruyor. Ben bunu alayım diyorum, tekrar almak istemiyorum. Klasik bir romandır, okusam ne, okumasam ne, diye düşünürken, bir his ısrarla okumam gerektiğini söylüyordu. Dayanamayıp aldım. Önce dış kapağını inceledim, derken birkaç sayfa çevirince, bir çırpıda pek çok sayfaları ayaküstü okuyuvermişim.

Dalmışız dünyanın, meşakkatli, çekici haline. Geçmiş gelecek kayboluyor, tantananın gürültüsünde. Ruhumuzu dinlendirecek limanlar hep kaybolurken, bir solukluk adacıklar bulmak için yanıp sönen ışıklara koşuyoruz. Bunları bazen bir sohbette, bazen bir kitap satırlarında buluyoruz. Ancak bu durum öyle çok uzun sürmüyor. Belki kıyamet alameti olsa gerek, hızla değişen duygularımız var. Sabah çıkarken ki düşüncelerimiz akşama değişiyor. Akşamki düşüncelerimiz, sabaha kadar değişiyor. Bulunduğumuz yerleri çabuk kaybediyoruz bu hengâmede. Bahsimize konu olan kitabın yazarına göre, “hayatın hayhuyuna” dalıp gitmemek gerekli belki de. Bahsettiğimiz eser “Aşka adanmış bir ömür, Hz. Hatice” Nurdan Damla’ya ait bu eser; Hayat yayınlarından çıkmış. Etkili, sürükleyici, roman tadında bir biyografi olmuş. Bunu yazan kimseden ve yayına hazırlayan herkese teşekkür etmeli. Her satırında ayrı bir duygu, farklı bir düşünce fırtınasına kapılmamak elde değil.490 sayfalık bu kitap resimlerle desteklenerek akılda kalıcılığı öne çıkarılmış. Bir bayanın gözüyle yazılmış olması Hz Hatice’nin dünyasını tanımak açısından daha bir etkili olmasına imkân vermiş. Peygamberimizin öne çıkarılmayan pek çok yönünü, burada yeniden keşfediyoruz. Ayrıca bir kadının gayretini görüyoruz. Bir kadın ki ticaret filosu var, dönemin şartlarına göre tek başına ayakta kalmayı başarmış, mücadeleci, çalışkan, iyi kalpli yardımsever, cömert ve daha pek çok özellik. Herkes gibi o da insan, yaşayan, konuşan, uyuyan, çocuklara bakan, ev işleri yapan, seven, ağlayan, gülümseyen, destekleyen ve sayılayamayan nice özellikler. Hâlbuki peygamberimiz ve çevresi öyle anlatılıyor ki hepsi melek gibi, sanki hiç gülmeyen, ağlamayan, sadece namaz kılan oruç tutan bir tip çizilerek öğretildi bizlere. Ticaret ise inanç olarak yapılması en tehlikeli meslek olarak gösterildi, bizlere. Bunun yanlışlığını fark ediyoruz eserde. Hz Hatice hakkında sadece ayetler inerken peygamberimizin üstünü örterken biraz bahsedilir, onun haricinde genel geçer halk arasında pek fazla bilgi verilmezdi. Bu eserle Hz Hatice’nin dünyasını kısmen anlamış oluyoruz.


Özellikle kız çocuklarının diri diri mezara gömerken; onlara “seni dayıya götüreceğiz” cümlesinin acısını yüreğinizin derinlerin hissetmemek imkânsız. Baba küçük kızını toprağa gömmeye çalışırken, kızı babasının sakallarındaki toprağı temizlemesi, en yürek burkan bölümlerinden biri olduğunu belirtmek gerekir. Hz Hatice öyle bir eş ki onu hiç üzmeyen, sürekli eşine destek olan, onu her daim aşkla seven, onun için dağlara tırmanan, üç gece, onu dağ başında aç susuz bekleyen, eşini mutlu eden bir insan. Hatice, Meryem ve Hacer. İşte en etkili üç kadının nelere katlandıkları, bunları yaparken yakınmadan, oflayıp puflamadan teslimiyetlerini, bir kez daha anlamaya çalışıyoruz. Peygambere duyulan sevgiyi, o zamanın atmosferine şahitlik ediyoruz birazcık. O devirde yaşasak neresinde olurduk İslam’ın acaba diyoruz gönlümüzden. Ya da suyun kaynağında olmak ne kadar güzel olurdu diyorsun. Bir ara Varaka kim diyorsun? Niye şimdiye kadar çok duymadık, bu bilgeyi. Varakayı daha yakından tanıtan bir kitap olmasını istiyorsun. Çünkü resulü dört gözle bekleyen, Hz Hatice’yi yetiştiren bilge, hep peygamberi beklemeyle ömür geçirmiş, bu değerli kimseyi daha fazla tanımak istiyorsun. Sonra peygamberin çocuklarını büyütmesi, onlar ölünce gösterdiği örnek davranışları, peygamber olmadan önceki hayatından bölümleri öğreniyoruz imrenerek. Sonra Hatice; en sıkıntılı dönemlerde peygamberimizi nasıl teskin ettiğini öğreniyoruz: “Sen akrabaya bakar, güçsüzün sıkıntısını giderir, yoksulun ihtiyacını giderirsin.


Yetimin başını okşarsın, misafiri ağırlarsın” Sözlerini düşünüyoruz.
Hangi insana, yaratıcı tarafından dünyada selam gönderildi ki? Bu selama nasıl cevap verilebilir ki. Resul: “Cebrail, Rabbimden ve kendinden selam söyledi” diye belirtiyor Hz Hatice’ye. O Allahın selamına, selamla karşılık verilmediğini biliyor ve Hatice diyor ki: “Selam O’ dur ya Resulallah. Selam ondandır. Allahın rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. Şeytan dışında selamı işiten herkese selam olsun ve selam Cebraillin üzerine olsun.”
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.