Konya eski milletvekili Aydın Menderes’in daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış çok önemli hatıraları.
Konya milletvekili merhum Aydın Menderes’in bilinmeyen yönleri
27 Mayıs darbesi sonucu idam edilen merhum Başbakan Adnan Menderes’in oğlu, Konya eski milletvekili Aydın Menderes’in daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış çok önemli hatıraları…
Uğur Özteke
Konya siyasetinin ağır ve derin isimlerinden Zeki Sayıcı ile merhum Aydın Menderes’in Konya’dan milletvekilli seçildiği günlere uzandık. Menderes’in bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmış hatıralarını sizler için araştırdık. Aydın Menderes-Süleyman Demirel ilişkisinden, merhum Menderes’in anne-dedesinin Konyalılığına kadar pek çok özel detay yakın tarihimize de ışık tutacak…
-Aydın Bey ile tanışma
“Demokratik Parti bilindiği üzere Ferruh Bozbeyli Genel Başkan da olsa kuruluşu, kuruluş ağırlığı ve sonradan katılımları ile tamamen Konya’ya aittir.
Bu başarılı çalışmaların başında da rahmetli Haydar Koyuncu abimiz gelir. Ben Çumra’da Adalet Partisi’ne girmek isterken bir taraftan da Demokratik Parti’den gelen davetleri ısrarla kabul etmiyordum. 1970 yılıydı… Bir seçim arifesinde Haydar Koyuncu abi Demokratik Partili olarak Merhum Adnan Bey’in abisi Yüksel Menderes ile olan samimiyetlerinden ve aileyi de çok sevmesinden dolayı Aydın Menderes’i de gittiği yere götürürdü. Yine bir gezide Çumra’da bizim benzinliğe uğradılar. Aydın Bey ile beni tanıştırdı. Ama Aydın Bey’e “Efendim bu Zeki’yi bir türlü partili yapamıyoruz” dedi. Aydın Bey o zaman “Çok da gençsin, niye gelmiyorsun?” gibi bir espri yaptı, çay içtikten sonra yollarına devam ettiler. Zaman geldi, biz Adalet Partisi’nde rahmetli İsmail Çapar abimiz ile birlikte görev aldık.
Adalet Partisi olarak da Karaman, Çumra, Kadınhanı, Karapınar, Kulu ilçe başkanları ile hep iş birliği yapıyorduk. Karaman’da Sadık Güneş ve Mehmet Arı vardı. Çumra’da İsmail Çapar, Zeki Sayıcı, Kadınhanı’nda Rahmetli Refik Koyuncu ve Seman Acet, Karapınar’da Mustafa Arı, Kulu’da ise Güven Baran bulunuyordu. Gençler olarak da o zaman bizim sözümüz geçiyordu. Konya’mızın bir kaderi olarak, mutlak surette her seçim döneminde birkaç tane yabancı (Konyalı olmayan) milletvekili adayımız olurdu. 1977 seçimlerinde gene yabancı aday söylentileri başlamıştı ki Rahmetli Necati Kalaycıoğlu bana telefon açtı. “Yabancı olarak Aydın Menderes’i isteyin” dedi. Ben İsmail Çapar abimle ilk olarak Aydın Menderes’in evine, yani İran Caddesi 55 numaradaki evine gittik. İçeriye girdiğimizde Rahmetli İsmail abime “Yahu abi, Allah esirgesin şu resimlerden hiç yatağında ölen yok. Allah sonumuzu hayırlı etsin” dedim. Bu esnada Aydın Bey ile tekrar tanıştık. Sonra genel başkanımız Sayın Süleyman Demirel’den Konya parti teşkilatı olarak Aydın Menderes’i Konya’dan aday göstermesini istedik. Çünkü Aydın Menderes’in büyük dedesi, yani anne dedesi Bozkır kökenli idi. Aydın Menderes listeye girdiğinde birici sıradaydı, ikinci sırada Şaban Karataş, üçüncü sırada Oğuz Atalay, dördüncü sırada Necati Kalaycıoğlu, beşinci sırada Mustafa Güzelkılıç vardı. Seçimler yaklaşmasına rağmen kendileri Konya’ya gelmiyorlardı. Ben rahmetli Necati abime telefon açtım. “Abi sıranı beğen beğenme, ama Konya politikasının startını sen vereceksin. Niye gelmiyorsun?” diyerek sitem ettim. O da “Sen önce bir Ankara’ya geleceksin, ondan sonra biz Konya’ya geleceğiz” dedi. Böylece Ankara’ya gittim.
DEMİREL, AYDIN MENDERES’İ NEDEN KONYA’DAN VEKİL YAPMIŞTI?
Necati abi, Aydın Bey ve ben bir araya geldik. Aydın Bey’in Konya’ya gönderilişinde Demirel’ce iki neden vardı… Birincisi, Demokratik Parti kurulduktan sonra Konya’yı Konyalıyı sevmez olmuşlardı. Bu da aşikârdır. İkincisi, hem karşısındaki güçlü bir siyasetçiyi Konya’da eritirim veya çok çapraşık olan yüzde 20’lere düşen oyu belli bir seviyede yükseltirim. Bu iki sebep Aydın Beyi zevkle Konya’ya milletvekili adayı yaptı.
NEDEN SARAY OTEL’DE YATMADI?
Oradaki konuşmamız şu şekilde gelişti: Necati Bey rahmetli, mert bir insandı. Bana “Bak oğlum Zeki. Senin politikan babandan geliyor. Aydın Bey, Saray Oteli’nde yatmayacak. Ve herkesin de arabasına binmeyecek. Çünkü kendileri bana “Necati Bey yapılan işlemlerden sonra Konya’da bana fatura kesmeyecek partili kim” diye sordu. Ben de seni söyledim” demişti. Aydın Bey bize söylendiği gibi bu defa Selçuk Otel’de kaldı. Seçim çalışmaları müddetince de bizim arabamızda dolaştı. Biz de her gün ben ve kardeşim Ahmet Sayıcı, Aydın Bey’i, Necati Beyi zevkle taşıdık.
KIZ ÇOCUKLARI OKUTULMUYORDU
Seçimler oldu. Saydığım beş kişi meclise gitti. Aydın Bey, dedesinden dolayı, Konya’yla olan bağından dolayı en iyi çalışan milletvekillerinden bile fazla çalıştı. Mesela bir örnek: Rahmetli Refik Koyuncu’nun ekibi ile Ankara’ya gelişinde ben de heyet ile birlikteydim.
Kadınhanı’nda kız çocukları ortaokula gitmiyordu. Kız meslek liselerinin orta kısımları kapalıydı. Ama bunlardan bir tanesi açılırsa ‘dikiş nakış’ adı altında çocukları okutabilecektik. Bu düşünceyle Kadınhanı’na kız meslek orta kısmı Aydın Bey’in talimatı ile açıldı. Gene
Refik Koyuncu ve arkadaşları Kadınhanı’na ufak da olsa bir tesis, fabrika istiyorlardı. Sanayi Bakanı Nuri Bayar’a gittiğimizde Aydın Menderes, Şaban Karataş, Necati Kalaycıoğlu, Refik Koyuncu ile üç arkadaşı ve ben vardım. Kadınhanı’na etüt çalışmaları başladı. Eğer 1980 ihtilali olmasaydı, o gün çok geçerli olan pancar motor tipinde çiftçinin çok kullandığı küçük motor fabrikası yine Aydın Bey’in gayretleri ile buraya yapılacaktı.
2.5 METRELİK YER YATAĞI YAPTIRMIŞTIK
Aydın Menderes köy köy, zevkle gezdi. Yorgun geldiğimizde Çumra’da bizim evimizde kalırdı. Hatta bir gün seçim çalışmalarından dönüyorduk. Gece gelineceği için Kalaycıoğlu “Çumra’da kalalım” dedi. Aydın Bey de “Memnuniyetle Zeki’nin misafiri olmaktan şeref duyarım” dedi. Necati abinin en iyi yönü yemek yemeyi, yatılacak yeri, misafir olacak yeri çok iyi ayarlamasıydı. Usulca bana döndü ve “Aydın Bey kısa yatakta yatamaz ve sert yerde yatacak” dedi. Ben de hatırladığım kadarı ile Karaman’dan Çumra’ya telefon açtım. 2.5 metre boyunda geniş bir divan yatağı yaptırdım. Aydın Bey o gece yerde yattı.
“ZEKİ İLE KARDEŞİZ. POLİTİKADA BİRLİKTE OLACAĞIZ”
Rahmet annem Fadimana kendisine “Aydın Bey hoş geldiniz” dedikten sonra anam “Aydın Bey, Zeki’yi bırak şu politikadan çekilsin, ben onun için çok korkuyorum” demişti…
Rahmetli Aydın Bey de “Anne biz Zeki ile kardeşiz. Bak benim de babam öldü. Kardeşlerim öldü. Ben hala devam ediyorum. Zeki benim yanımda kalacak” dedi. Bu arada kardeşim Ahmet “anne beni de istiyorlar” deyince, annem bu kez Aydın Bey’e yalvararak “Aydın Bey bari Ahmet’i götürme de Zeki’yi götür” deyiverdi. Necati Bey de gülerek bize döndü ve “Aydın Bey gene bizi Ahmet kurtardı” diye espri yapmıştı. Tabii o günlerin şartlarında Konya’da en yakın ulaşılacak milletvekili Aydın Bey’di. Şaban Karataş hoca ve Necati Kalaycıoğlu, Aydın Bey’i fazla ezmemek için gereken ihtimamı gösterirlerdi.
KONYA’DA HANCILAR GURUBUNUN GÜCÜ
Gün geldi… Konya’da Adalet Partisi kongresi yapılacak. Adalet Partisi kongresinde Rahmetli Hamdi Bezirci başkan idi. Rahmetli Bezirci herkes tarafından çok sevilip sayılıyordu. Ama o günün politikası ‘hancılar’ tabir ettiğimiz Konya politikasında 1946’dan bugüne tüm sülalesi ile hizmet veren Muhittin Güzelkılınç, kardeşi Mustafa Güzelkılınç (Kara Mustafa) bunlar hep söz sahibiydi. Ama partiye de taze kan kazandırma görüşü var. Adnan Ağırbaşlı aday olmak istiyor, biz birkaç kişi Necati Kalaycıoğlu da dahil Hamdi abiyi ziyaret ettik. “Hamdi Bey senle hiçbir meselemiz yok sen Başkansın ama bu gençleri de teşkilat al” dedik.
Fakat Hamdi abi politikasının o günün tabiri ile hancılar gurubu dediğimiz Güzelkılınçlar’la beraber çalışacağını beyan etti. Bu da Hamdi abi için ahde vefanın en üst kademesiydi.
Bu arada da Konya’ da Adnan Ağırbaşlı ekibini oluşturuyordu. O tarihlerde Cevdet Çavuşoğlu Aydın’da köy hizmetlerinde (Eski adı ile YSE) çalışırken Aydın Bey’in “Cevdet niye politikayı Konya’ da yapmıyorsun?” gibi bir söylentisi vardı. Biz o ekibi destekledik.
O ekipte Necati abi grubu ile pek çalışmak istemiyorlardı. Demirel’den ve Adalet Parti misyonundan hiç korkmayan Adnan Ağırbaşlı Zafer’de inşaat yapıyordu. Onun oradaki şantiyesine bir ikindin üstü ben uğradım. Hızlı bir şekilde Ankara’ya gitmeleri gerektiğini söyleyerek “Bir taraftan milletvekilleri, bir taraftan hancılar, bir tarafta biz netice alamayız”, dedim. O gün zoraki de olsa rahmetli İbrahim Nurullahoğlu, Adnan Ağırbaşlı ve Turgay İzol Ankara’ya gittiler. Milletvekilleri açıktan olmasa da Adnan Ağırbaşlı ekibini desteklediler. O zaman yukarıda saydığım genç partili arkadaşlarımız canı gönülden çok hızlı bir şekilde çalıştık. Bu ekibin iki karargâhı vardı. Birisi Akşehir Yolu’nda Refik Koyuncu’nun istasyonu diğeri de Karaman Yolu’nda bizim istasyon. Her nedense Adnan Ağırbaşlı’nın başkanlık seçiminden sonra rahmetli İsmail Çapar abi ile bir kırgınlığı bu samimiyete gölge düşürdü. Bunun da hatıra olarak anılmasında fayda var diye düşünüyorum…
DEDESİNİN KONYALI OLMASINDAN HEP ŞEREFLE BAHSEDERDİ
Aydın Menderes Konya milletvekili olmasından ve dedesinin Konyalı olmasından her zaman şerefle bahsederdi. Tabii herkes bilir veya bilmez. Aydın Menderes çok inançlıydı. Ve o tarihte beş vakit namazını kılardı. Bu arada Aydın Menderes ile politikada bir de senato seçimi atlattık. Demokrat Parti’nin 1960 öncesi aslen Hadimli olan Mustafa Rünyon hoca senatör adayımız idi. Ama o günkü çok çirkin politikalar yüzünden bu senato seçimini kaybettik. O seçimi de Refah Partisi kazanmıştı. Aydın Menderes ile 1980 sonrası bağlarımız hiç kopmadı.
DEMİREL, AYDIN BEYİ İSTEYEREK HİÇ BİR YERE GÖTÜRMEDİ
Devamlı görüşürdük Zaman içerisinde siyasi yasaklar kalktı. Doğru Yol Partisi kuruldu, fakat şunu samimiyetle söylüyorum ki hiçbir zaman Sayın Demirel, Aydın Beyi isteyerek hiçbir yere götürmedi. O tarihte Nazlı Ilıcak, Mehmet Yazar’ı övücü yazılar yazıyordu. Nazlı Ilıcak’a bir mektup yazdım. “Siz bir demokrat ailenin eziyet görmüş çocuklarısınız, bizim gibi. Ne olur genel başkanı, Aydın Bey’in üzerine yoğunlaştırırsanız. Aydın Bey Başbakan Sayın Demirel Cumhurbaşkanı olsa ne olur?” demiştim… Mektubu okuduğunda yanımdaki arkadaşım Şekerbank yönetimden Yüksel İnşaat’ta yönetim kurulu üyesi Sayın İsmail Öncel elini alnıma koydu “Zeki senin ateşin var herhalde” dedi. Çünkü 1980 sonrası Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanı olması bir hayaldi. Ama demokrasi sağ olsun, Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı da oldu. Biz ve bizi tutan basın şimdiki gösterilen cesaretin 10’da biri ile hareket etselerdi Aydın Menderes Başbakan, Süleyman Demirel de Cumhurbaşkanı olurdu.
NEDEN REFAH PARTİSİ?
Bir duyduk ki Aydın Menderes Refah Partisi’ne girmiş. Kendisinin ziyaretine gittim. Yunaklı Hüseyin Erşan’ın kardeşinin Tunalı Hilmi’deki yazıhanesinde görüştük. “Neden Refah Partisi?” dedim. Kendisine “Ben milletle iç içe hareketlerimde şunu görüyordum, millet ‘Refah’ diyor. Onun için de ben Refah’a geçtim” dedi. Aydın Bey Refah Partisi’ne geçerken hiçbir zaman genel başkan veya genel başkan yardımcısı olmayacağını biliyordu. Ama Doğru Yol Partisi’nde genel başkan, belki başbakan olacaktı… Belki bugünkü AK Parti’ye de o gün bir işaret veriyordu. Böylesine aydın düşünceye sahip olan Sayın Aydın Menderes’le geçen günlerim için çok mutluyum.
OĞLUM EMRE “ANNEM DE HASTA AMA
ONUN ARABASI YOKKİ” DEMİŞTİ
Geçirdiği trafik kazasından sonra Ayaş’ta ziyaretine gittim. Kardeşim Ahmet Sayıcı vardı. Kemalettin Danışık vardı. Biz öyle dolduk ki; kardeşim Ahmet, ben ve Aydın Menderes adeta sarıldık, ağlaştık. Kemallettin Danışık CHP’li idi. Manzarayı görünce “Allah Allah” diye öyle bir hayıflandı öyle bir şaşırdı ki. Sonradan eşim ve oğlumla ziyaretine bir kez daha gittik.
Emre üç yaşlarındaydı. Aydın Beyi öyle görünce çocuk “Amca geçmiş olsun, siz hasta mısınız? Arife annem de hasta ama onun arabası yok, o yürüyor” demişti. Aydın Bey’in gözlerinin içi güldü ve “Küçük Sayıcı, kader beni de Arife anneni de hasta etti. Arife anneni biliyorum, benden iyi olduğunu da biliyorum. Allah ikimize de şifa versin” demişti.
ÜMRAN HANIM’LA EVLİLİĞİNE KARŞI ÇIKMIŞTIK AMA…
Ümran Hanım ile evliliğine pek çokları gibi biz de karşı çıkmıştık. Ama ilahi tecelli Aydın Beyi haklı çıkardı. Hanımdan ziyade bir anne şefkati ile Aydın Bey’e hep sahip çıktı. Hatta Ümran Hanım’ın gelini, kendi öz kayınpederi gibi Aydın Bey’e hürmet ettiğini yakın çevreden duyuyorduk.
ÖZÜRLÜ ARABASI BİR MÜDDET PLAKASIZ DOLAŞTI
RP milletvekili iken Selçuklu Stadyumu’nun açılışına geldi. Çocuklarından Mustafa Sayıcı ile birlikte onun yanında idik. Hastalığından dolayı tribüne çıkamadığı için tören bitinceye kadar aşağıda beraber olduk. Burada bir şey söylemek isterim. Aydın Menderes için, özel yapım minibüs Türkiye’ye geldiğinde gümrükten dolayı çekilemediğinin yakın şahidiyim. Yavuz Donat da yazılarında beyan etmişti. Maalesef o araba gümrükten işlemleri bitirilinceye kadar çekilemiyordu. Yavuz Donat’ın gayretleri ile araba gümrükten çekildi, hatta bir müddet plakasız dolaştı. Şimdiki Başbakanımız Sayın Erdoğan olsaydı Aydın Menderes veya bir diğer başka siyasetçi, kim olursa olsun veya sade bir vatandaşa o araba anında tahsis edilir ve plakası çıkartılırdı. Bu hükümetin Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte getirdiği düşkünlere ve sakatlara sahip çıkmasına bir Türk vatandaşı olarak müteşekkirim. Birçok ziyaretlerimden en sonuncusunu Çay Yolu’nda Çakırbeyli Villaları’ndaki evine yapmıştım. Her zamanki gibi ırsi olan devlet adamlığı vardı. Gelen ziyaretçisi ister köylü isterse zengin, isterse fakir isterse politikacı olsun Aydın Bey için hiç bir şey değişmezdi, o hep gönlü bol, görüşü zengin kişiliği ile aynı idi. Allah rahmet eylesin.
CHP’NİN MECLİSE TAŞIDIĞI KÖPRÜ AYDIN BEYİ ÇOK ÜZMÜŞTÜ
Aydın Bey ile bir anım daha var. Yıl 1982 veya 1983’tü. Bir ilaç firmasının seminerinde Çumpaş Müdürü Halil İbrahim Yılmaz ile birlikte Marmaris’te olduğumuzu duymuş. Aydın’a gelsin diye mesaj iletmişti. Biz de semineri bıraktık ve Aydın’a Çakırbeyli Çiftliğine ziyaretine gittik. Akşam şehir kulübünde sonradan Aydın Belediye Başkanı olan, daha sonra valilik yapan arkadaşı rahmetli Aydın Senatörü Eczacı Erol Taş, Aydın Bey ve biz yemekteydik. Rahmetli Erol Taş abi ismi gibi taş gibi adamdı. Aydın Bey “Erol abi sen şuraya otur. Zekicim sen de Erol abinin karşısına otur, şimdi ikinizin sohbeti bizim sohbetimizden ayrı olacak” demişti. Biz Erol abi ile ihtilal öncesi sağdaki ve soldaki parlamenterlerin kritiğini yaptık. Zaman içerisinde de değişik kelimeler kullandı. Bu arada hiç unutmuyorum o gün Lionsun Aydın teşkilatı kurulacakmış. Onlar da orada yemekte idi. Erol abi oradan tek tek dört beş kişi çağırdı. Onlardan bazılarına rica ile bazılarına azarlama ile bu işten vazgeçmelerini söyledi. Sonradan duyduğuma göre de o tarihte Lions Aydın’da kurulmadı. Daha sonra kurulmuştur onu da bilmiyorum. Sabah kahvaltımız Çakırbeyli çiftliğinde idi. Çakırbeyli çiftliğinin yanından Çakırbeyli köyüne geçen yolun Çine çayı üzerden de Çine köprüsünü gösterdi bize Aydın bey. Dedi ki: İşte 1950’li yıllarda CHP’nin Menderes Çiftliğine yapılan köprüsü. Ama bu köprü Aydın’ı 3 ilçe 120 köye bağlıyor. Fakat Halk Partisi maalesef bu köprüyü bizim şahsımıza yapılmış gibi gösterdi. Biz rahmetli Erol abi ile uzun süren kahvaltıda basını ele aldık. Sağdaki soldaki köşe yazarlarını kritiğini yaptık. Hayatımda unutamadığım anılardan bir tanesi de budur.
Kaynak:Konya Memleket Gazetesi
27 Mayıs darbesi sonucu idam edilen merhum Başbakan Adnan Menderes’in oğlu, Konya eski milletvekili Aydın Menderes’in daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış çok önemli hatıraları…
Uğur Özteke
Konya siyasetinin ağır ve derin isimlerinden Zeki Sayıcı ile merhum Aydın Menderes’in Konya’dan milletvekilli seçildiği günlere uzandık. Menderes’in bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmış hatıralarını sizler için araştırdık. Aydın Menderes-Süleyman Demirel ilişkisinden, merhum Menderes’in anne-dedesinin Konyalılığına kadar pek çok özel detay yakın tarihimize de ışık tutacak…
-Aydın Bey ile tanışma
“Demokratik Parti bilindiği üzere Ferruh Bozbeyli Genel Başkan da olsa kuruluşu, kuruluş ağırlığı ve sonradan katılımları ile tamamen Konya’ya aittir.
Bu başarılı çalışmaların başında da rahmetli Haydar Koyuncu abimiz gelir. Ben Çumra’da Adalet Partisi’ne girmek isterken bir taraftan da Demokratik Parti’den gelen davetleri ısrarla kabul etmiyordum. 1970 yılıydı… Bir seçim arifesinde Haydar Koyuncu abi Demokratik Partili olarak Merhum Adnan Bey’in abisi Yüksel Menderes ile olan samimiyetlerinden ve aileyi de çok sevmesinden dolayı Aydın Menderes’i de gittiği yere götürürdü. Yine bir gezide Çumra’da bizim benzinliğe uğradılar. Aydın Bey ile beni tanıştırdı. Ama Aydın Bey’e “Efendim bu Zeki’yi bir türlü partili yapamıyoruz” dedi. Aydın Bey o zaman “Çok da gençsin, niye gelmiyorsun?” gibi bir espri yaptı, çay içtikten sonra yollarına devam ettiler. Zaman geldi, biz Adalet Partisi’nde rahmetli İsmail Çapar abimiz ile birlikte görev aldık.
Adalet Partisi olarak da Karaman, Çumra, Kadınhanı, Karapınar, Kulu ilçe başkanları ile hep iş birliği yapıyorduk. Karaman’da Sadık Güneş ve Mehmet Arı vardı. Çumra’da İsmail Çapar, Zeki Sayıcı, Kadınhanı’nda Rahmetli Refik Koyuncu ve Seman Acet, Karapınar’da Mustafa Arı, Kulu’da ise Güven Baran bulunuyordu. Gençler olarak da o zaman bizim sözümüz geçiyordu. Konya’mızın bir kaderi olarak, mutlak surette her seçim döneminde birkaç tane yabancı (Konyalı olmayan) milletvekili adayımız olurdu. 1977 seçimlerinde gene yabancı aday söylentileri başlamıştı ki Rahmetli Necati Kalaycıoğlu bana telefon açtı. “Yabancı olarak Aydın Menderes’i isteyin” dedi. Ben İsmail Çapar abimle ilk olarak Aydın Menderes’in evine, yani İran Caddesi 55 numaradaki evine gittik. İçeriye girdiğimizde Rahmetli İsmail abime “Yahu abi, Allah esirgesin şu resimlerden hiç yatağında ölen yok. Allah sonumuzu hayırlı etsin” dedim. Bu esnada Aydın Bey ile tekrar tanıştık. Sonra genel başkanımız Sayın Süleyman Demirel’den Konya parti teşkilatı olarak Aydın Menderes’i Konya’dan aday göstermesini istedik. Çünkü Aydın Menderes’in büyük dedesi, yani anne dedesi Bozkır kökenli idi. Aydın Menderes listeye girdiğinde birici sıradaydı, ikinci sırada Şaban Karataş, üçüncü sırada Oğuz Atalay, dördüncü sırada Necati Kalaycıoğlu, beşinci sırada Mustafa Güzelkılıç vardı. Seçimler yaklaşmasına rağmen kendileri Konya’ya gelmiyorlardı. Ben rahmetli Necati abime telefon açtım. “Abi sıranı beğen beğenme, ama Konya politikasının startını sen vereceksin. Niye gelmiyorsun?” diyerek sitem ettim. O da “Sen önce bir Ankara’ya geleceksin, ondan sonra biz Konya’ya geleceğiz” dedi. Böylece Ankara’ya gittim.
DEMİREL, AYDIN MENDERES’İ NEDEN KONYA’DAN VEKİL YAPMIŞTI?
Necati abi, Aydın Bey ve ben bir araya geldik. Aydın Bey’in Konya’ya gönderilişinde Demirel’ce iki neden vardı… Birincisi, Demokratik Parti kurulduktan sonra Konya’yı Konyalıyı sevmez olmuşlardı. Bu da aşikârdır. İkincisi, hem karşısındaki güçlü bir siyasetçiyi Konya’da eritirim veya çok çapraşık olan yüzde 20’lere düşen oyu belli bir seviyede yükseltirim. Bu iki sebep Aydın Beyi zevkle Konya’ya milletvekili adayı yaptı.
NEDEN SARAY OTEL’DE YATMADI?
Oradaki konuşmamız şu şekilde gelişti: Necati Bey rahmetli, mert bir insandı. Bana “Bak oğlum Zeki. Senin politikan babandan geliyor. Aydın Bey, Saray Oteli’nde yatmayacak. Ve herkesin de arabasına binmeyecek. Çünkü kendileri bana “Necati Bey yapılan işlemlerden sonra Konya’da bana fatura kesmeyecek partili kim” diye sordu. Ben de seni söyledim” demişti. Aydın Bey bize söylendiği gibi bu defa Selçuk Otel’de kaldı. Seçim çalışmaları müddetince de bizim arabamızda dolaştı. Biz de her gün ben ve kardeşim Ahmet Sayıcı, Aydın Bey’i, Necati Beyi zevkle taşıdık.
KIZ ÇOCUKLARI OKUTULMUYORDU
Seçimler oldu. Saydığım beş kişi meclise gitti. Aydın Bey, dedesinden dolayı, Konya’yla olan bağından dolayı en iyi çalışan milletvekillerinden bile fazla çalıştı. Mesela bir örnek: Rahmetli Refik Koyuncu’nun ekibi ile Ankara’ya gelişinde ben de heyet ile birlikteydim.
Kadınhanı’nda kız çocukları ortaokula gitmiyordu. Kız meslek liselerinin orta kısımları kapalıydı. Ama bunlardan bir tanesi açılırsa ‘dikiş nakış’ adı altında çocukları okutabilecektik. Bu düşünceyle Kadınhanı’na kız meslek orta kısmı Aydın Bey’in talimatı ile açıldı. Gene
Refik Koyuncu ve arkadaşları Kadınhanı’na ufak da olsa bir tesis, fabrika istiyorlardı. Sanayi Bakanı Nuri Bayar’a gittiğimizde Aydın Menderes, Şaban Karataş, Necati Kalaycıoğlu, Refik Koyuncu ile üç arkadaşı ve ben vardım. Kadınhanı’na etüt çalışmaları başladı. Eğer 1980 ihtilali olmasaydı, o gün çok geçerli olan pancar motor tipinde çiftçinin çok kullandığı küçük motor fabrikası yine Aydın Bey’in gayretleri ile buraya yapılacaktı.
2.5 METRELİK YER YATAĞI YAPTIRMIŞTIK
Aydın Menderes köy köy, zevkle gezdi. Yorgun geldiğimizde Çumra’da bizim evimizde kalırdı. Hatta bir gün seçim çalışmalarından dönüyorduk. Gece gelineceği için Kalaycıoğlu “Çumra’da kalalım” dedi. Aydın Bey de “Memnuniyetle Zeki’nin misafiri olmaktan şeref duyarım” dedi. Necati abinin en iyi yönü yemek yemeyi, yatılacak yeri, misafir olacak yeri çok iyi ayarlamasıydı. Usulca bana döndü ve “Aydın Bey kısa yatakta yatamaz ve sert yerde yatacak” dedi. Ben de hatırladığım kadarı ile Karaman’dan Çumra’ya telefon açtım. 2.5 metre boyunda geniş bir divan yatağı yaptırdım. Aydın Bey o gece yerde yattı.
“ZEKİ İLE KARDEŞİZ. POLİTİKADA BİRLİKTE OLACAĞIZ”
Rahmet annem Fadimana kendisine “Aydın Bey hoş geldiniz” dedikten sonra anam “Aydın Bey, Zeki’yi bırak şu politikadan çekilsin, ben onun için çok korkuyorum” demişti…
Rahmetli Aydın Bey de “Anne biz Zeki ile kardeşiz. Bak benim de babam öldü. Kardeşlerim öldü. Ben hala devam ediyorum. Zeki benim yanımda kalacak” dedi. Bu arada kardeşim Ahmet “anne beni de istiyorlar” deyince, annem bu kez Aydın Bey’e yalvararak “Aydın Bey bari Ahmet’i götürme de Zeki’yi götür” deyiverdi. Necati Bey de gülerek bize döndü ve “Aydın Bey gene bizi Ahmet kurtardı” diye espri yapmıştı. Tabii o günlerin şartlarında Konya’da en yakın ulaşılacak milletvekili Aydın Bey’di. Şaban Karataş hoca ve Necati Kalaycıoğlu, Aydın Bey’i fazla ezmemek için gereken ihtimamı gösterirlerdi.
KONYA’DA HANCILAR GURUBUNUN GÜCÜ
Gün geldi… Konya’da Adalet Partisi kongresi yapılacak. Adalet Partisi kongresinde Rahmetli Hamdi Bezirci başkan idi. Rahmetli Bezirci herkes tarafından çok sevilip sayılıyordu. Ama o günün politikası ‘hancılar’ tabir ettiğimiz Konya politikasında 1946’dan bugüne tüm sülalesi ile hizmet veren Muhittin Güzelkılınç, kardeşi Mustafa Güzelkılınç (Kara Mustafa) bunlar hep söz sahibiydi. Ama partiye de taze kan kazandırma görüşü var. Adnan Ağırbaşlı aday olmak istiyor, biz birkaç kişi Necati Kalaycıoğlu da dahil Hamdi abiyi ziyaret ettik. “Hamdi Bey senle hiçbir meselemiz yok sen Başkansın ama bu gençleri de teşkilat al” dedik.
Fakat Hamdi abi politikasının o günün tabiri ile hancılar gurubu dediğimiz Güzelkılınçlar’la beraber çalışacağını beyan etti. Bu da Hamdi abi için ahde vefanın en üst kademesiydi.
Bu arada da Konya’ da Adnan Ağırbaşlı ekibini oluşturuyordu. O tarihlerde Cevdet Çavuşoğlu Aydın’da köy hizmetlerinde (Eski adı ile YSE) çalışırken Aydın Bey’in “Cevdet niye politikayı Konya’ da yapmıyorsun?” gibi bir söylentisi vardı. Biz o ekibi destekledik.
O ekipte Necati abi grubu ile pek çalışmak istemiyorlardı. Demirel’den ve Adalet Parti misyonundan hiç korkmayan Adnan Ağırbaşlı Zafer’de inşaat yapıyordu. Onun oradaki şantiyesine bir ikindin üstü ben uğradım. Hızlı bir şekilde Ankara’ya gitmeleri gerektiğini söyleyerek “Bir taraftan milletvekilleri, bir taraftan hancılar, bir tarafta biz netice alamayız”, dedim. O gün zoraki de olsa rahmetli İbrahim Nurullahoğlu, Adnan Ağırbaşlı ve Turgay İzol Ankara’ya gittiler. Milletvekilleri açıktan olmasa da Adnan Ağırbaşlı ekibini desteklediler. O zaman yukarıda saydığım genç partili arkadaşlarımız canı gönülden çok hızlı bir şekilde çalıştık. Bu ekibin iki karargâhı vardı. Birisi Akşehir Yolu’nda Refik Koyuncu’nun istasyonu diğeri de Karaman Yolu’nda bizim istasyon. Her nedense Adnan Ağırbaşlı’nın başkanlık seçiminden sonra rahmetli İsmail Çapar abi ile bir kırgınlığı bu samimiyete gölge düşürdü. Bunun da hatıra olarak anılmasında fayda var diye düşünüyorum…
DEDESİNİN KONYALI OLMASINDAN HEP ŞEREFLE BAHSEDERDİ
Aydın Menderes Konya milletvekili olmasından ve dedesinin Konyalı olmasından her zaman şerefle bahsederdi. Tabii herkes bilir veya bilmez. Aydın Menderes çok inançlıydı. Ve o tarihte beş vakit namazını kılardı. Bu arada Aydın Menderes ile politikada bir de senato seçimi atlattık. Demokrat Parti’nin 1960 öncesi aslen Hadimli olan Mustafa Rünyon hoca senatör adayımız idi. Ama o günkü çok çirkin politikalar yüzünden bu senato seçimini kaybettik. O seçimi de Refah Partisi kazanmıştı. Aydın Menderes ile 1980 sonrası bağlarımız hiç kopmadı.
DEMİREL, AYDIN BEYİ İSTEYEREK HİÇ BİR YERE GÖTÜRMEDİ
Devamlı görüşürdük Zaman içerisinde siyasi yasaklar kalktı. Doğru Yol Partisi kuruldu, fakat şunu samimiyetle söylüyorum ki hiçbir zaman Sayın Demirel, Aydın Beyi isteyerek hiçbir yere götürmedi. O tarihte Nazlı Ilıcak, Mehmet Yazar’ı övücü yazılar yazıyordu. Nazlı Ilıcak’a bir mektup yazdım. “Siz bir demokrat ailenin eziyet görmüş çocuklarısınız, bizim gibi. Ne olur genel başkanı, Aydın Bey’in üzerine yoğunlaştırırsanız. Aydın Bey Başbakan Sayın Demirel Cumhurbaşkanı olsa ne olur?” demiştim… Mektubu okuduğunda yanımdaki arkadaşım Şekerbank yönetimden Yüksel İnşaat’ta yönetim kurulu üyesi Sayın İsmail Öncel elini alnıma koydu “Zeki senin ateşin var herhalde” dedi. Çünkü 1980 sonrası Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanı olması bir hayaldi. Ama demokrasi sağ olsun, Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı da oldu. Biz ve bizi tutan basın şimdiki gösterilen cesaretin 10’da biri ile hareket etselerdi Aydın Menderes Başbakan, Süleyman Demirel de Cumhurbaşkanı olurdu.
NEDEN REFAH PARTİSİ?
Bir duyduk ki Aydın Menderes Refah Partisi’ne girmiş. Kendisinin ziyaretine gittim. Yunaklı Hüseyin Erşan’ın kardeşinin Tunalı Hilmi’deki yazıhanesinde görüştük. “Neden Refah Partisi?” dedim. Kendisine “Ben milletle iç içe hareketlerimde şunu görüyordum, millet ‘Refah’ diyor. Onun için de ben Refah’a geçtim” dedi. Aydın Bey Refah Partisi’ne geçerken hiçbir zaman genel başkan veya genel başkan yardımcısı olmayacağını biliyordu. Ama Doğru Yol Partisi’nde genel başkan, belki başbakan olacaktı… Belki bugünkü AK Parti’ye de o gün bir işaret veriyordu. Böylesine aydın düşünceye sahip olan Sayın Aydın Menderes’le geçen günlerim için çok mutluyum.
OĞLUM EMRE “ANNEM DE HASTA AMA
ONUN ARABASI YOKKİ” DEMİŞTİ
Geçirdiği trafik kazasından sonra Ayaş’ta ziyaretine gittim. Kardeşim Ahmet Sayıcı vardı. Kemalettin Danışık vardı. Biz öyle dolduk ki; kardeşim Ahmet, ben ve Aydın Menderes adeta sarıldık, ağlaştık. Kemallettin Danışık CHP’li idi. Manzarayı görünce “Allah Allah” diye öyle bir hayıflandı öyle bir şaşırdı ki. Sonradan eşim ve oğlumla ziyaretine bir kez daha gittik.
Emre üç yaşlarındaydı. Aydın Beyi öyle görünce çocuk “Amca geçmiş olsun, siz hasta mısınız? Arife annem de hasta ama onun arabası yok, o yürüyor” demişti. Aydın Bey’in gözlerinin içi güldü ve “Küçük Sayıcı, kader beni de Arife anneni de hasta etti. Arife anneni biliyorum, benden iyi olduğunu da biliyorum. Allah ikimize de şifa versin” demişti.
ÜMRAN HANIM’LA EVLİLİĞİNE KARŞI ÇIKMIŞTIK AMA…
Ümran Hanım ile evliliğine pek çokları gibi biz de karşı çıkmıştık. Ama ilahi tecelli Aydın Beyi haklı çıkardı. Hanımdan ziyade bir anne şefkati ile Aydın Bey’e hep sahip çıktı. Hatta Ümran Hanım’ın gelini, kendi öz kayınpederi gibi Aydın Bey’e hürmet ettiğini yakın çevreden duyuyorduk.
ÖZÜRLÜ ARABASI BİR MÜDDET PLAKASIZ DOLAŞTI
RP milletvekili iken Selçuklu Stadyumu’nun açılışına geldi. Çocuklarından Mustafa Sayıcı ile birlikte onun yanında idik. Hastalığından dolayı tribüne çıkamadığı için tören bitinceye kadar aşağıda beraber olduk. Burada bir şey söylemek isterim. Aydın Menderes için, özel yapım minibüs Türkiye’ye geldiğinde gümrükten dolayı çekilemediğinin yakın şahidiyim. Yavuz Donat da yazılarında beyan etmişti. Maalesef o araba gümrükten işlemleri bitirilinceye kadar çekilemiyordu. Yavuz Donat’ın gayretleri ile araba gümrükten çekildi, hatta bir müddet plakasız dolaştı. Şimdiki Başbakanımız Sayın Erdoğan olsaydı Aydın Menderes veya bir diğer başka siyasetçi, kim olursa olsun veya sade bir vatandaşa o araba anında tahsis edilir ve plakası çıkartılırdı. Bu hükümetin Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte getirdiği düşkünlere ve sakatlara sahip çıkmasına bir Türk vatandaşı olarak müteşekkirim. Birçok ziyaretlerimden en sonuncusunu Çay Yolu’nda Çakırbeyli Villaları’ndaki evine yapmıştım. Her zamanki gibi ırsi olan devlet adamlığı vardı. Gelen ziyaretçisi ister köylü isterse zengin, isterse fakir isterse politikacı olsun Aydın Bey için hiç bir şey değişmezdi, o hep gönlü bol, görüşü zengin kişiliği ile aynı idi. Allah rahmet eylesin.
CHP’NİN MECLİSE TAŞIDIĞI KÖPRÜ AYDIN BEYİ ÇOK ÜZMÜŞTÜ
Aydın Bey ile bir anım daha var. Yıl 1982 veya 1983’tü. Bir ilaç firmasının seminerinde Çumpaş Müdürü Halil İbrahim Yılmaz ile birlikte Marmaris’te olduğumuzu duymuş. Aydın’a gelsin diye mesaj iletmişti. Biz de semineri bıraktık ve Aydın’a Çakırbeyli Çiftliğine ziyaretine gittik. Akşam şehir kulübünde sonradan Aydın Belediye Başkanı olan, daha sonra valilik yapan arkadaşı rahmetli Aydın Senatörü Eczacı Erol Taş, Aydın Bey ve biz yemekteydik. Rahmetli Erol Taş abi ismi gibi taş gibi adamdı. Aydın Bey “Erol abi sen şuraya otur. Zekicim sen de Erol abinin karşısına otur, şimdi ikinizin sohbeti bizim sohbetimizden ayrı olacak” demişti. Biz Erol abi ile ihtilal öncesi sağdaki ve soldaki parlamenterlerin kritiğini yaptık. Zaman içerisinde de değişik kelimeler kullandı. Bu arada hiç unutmuyorum o gün Lionsun Aydın teşkilatı kurulacakmış. Onlar da orada yemekte idi. Erol abi oradan tek tek dört beş kişi çağırdı. Onlardan bazılarına rica ile bazılarına azarlama ile bu işten vazgeçmelerini söyledi. Sonradan duyduğuma göre de o tarihte Lions Aydın’da kurulmadı. Daha sonra kurulmuştur onu da bilmiyorum. Sabah kahvaltımız Çakırbeyli çiftliğinde idi. Çakırbeyli çiftliğinin yanından Çakırbeyli köyüne geçen yolun Çine çayı üzerden de Çine köprüsünü gösterdi bize Aydın bey. Dedi ki: İşte 1950’li yıllarda CHP’nin Menderes Çiftliğine yapılan köprüsü. Ama bu köprü Aydın’ı 3 ilçe 120 köye bağlıyor. Fakat Halk Partisi maalesef bu köprüyü bizim şahsımıza yapılmış gibi gösterdi. Biz rahmetli Erol abi ile uzun süren kahvaltıda basını ele aldık. Sağdaki soldaki köşe yazarlarını kritiğini yaptık. Hayatımda unutamadığım anılardan bir tanesi de budur.
Kaynak:Konya Memleket Gazetesi
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.