Küçücük ve soğuk bir ilçeydi Bozkır... Suyu sert insanı mertti... Havasının soğukluğu okulun tüm duvarlarına işlemişti... Okula çıkabilmek için bir tanecik belediye otobüsümüz vardı. Saman kağıdından biletimiz... Otobüsü kaçırdığımızda başka seçeneğimiz olmadığı için cebimizdeki son parayı taksiye vermişliğimiz çoktu... Bütünlemelerde yokuşta kalıp soğuktan donmamak, kayıp düşmemek için kol kola girip sınava yetişme çabamız vardı...
Kantinde müzik kutusuna atılan 25 lira ile sevgililere, dostlara, platonik aşklara, ailelere gönderme yapılırdı. Etli ekmeğine masa tenisi turnuvaları düzenlenirdi. Eğer elektirik bölümü kantini doldurmuşsa Bilgisayar bölümündeki kızlar tuvalette dedikodularına devam ederdi. O bayan tuvaletleri ne gözyaşları ne sevinçler görmüş, ne dedikodular duymuştur... Kantinde erkekler kavga hazırlıklarını konuşurlardı... :) O Bozkır'ımın dağları ne kavgalara tanık olmuştur...
Cebimizdeki 1 kuruşun hesabını yaparken etli ekmeğe her zaman paramız olurdu. "Bugün yemeği bizde yiyelim" diyecek kadar cömerttik... Yeri geldiğinde kuru ekmeğimizi bile bölüştük... Çay bahçesinde, yolda, pazarda, bayraklı tepede her yerde biz vardık... Sevmediğimiz insanlarla karşılaştığımızda küçük yerde okumanın kötü olduğunu düşündük, sevdiklerimize rastladığımız da ise küçük yerde okumasak birbirimize vakit ayıramazdık diye endişelendik... Nerden bilebilirdik o sevmediklerimizi bile özleyeceğimizi...
İçinde sevdiklerimizi, sevmediklerimizi, acı anıları, mutlulukları, nefretleri, aşkları, dostlukları, kavgaları, umutları ve yarınları barındıran bir dünyaydı BOZKIR...
Kaçıp kurtulmak istediğimiz o soğuk şehri 2 yıl boyunca kocaman kalplerimizle ısıtmıştık halbuki... Şimdi başka şehirlerde... Başka hayatlar yaşıyor olsak da, hepimizin kalbinde bizi büyüten Bozkır var...
Yeni yılda da Bozkır'ı unutmamak dileklerimle...
Kaynak:Şeyma Şener
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.