İlçemizin en büyük sorunu olan kanalizasyon ve asbesli su boruları konusu bu yaz başlayan çalışmalarla son buluyor. Daha önce de yazmıştım, bir belediye başkanının kendi ayağına kurşun sıkması gibi bir şeydir alt yapıya yönelmek. Çünkü insanlar görünenlere daha çok itibar ederler. Ama geleceği düşünen yöneticiler bu riski göze alıp, alt yapıya girişirlerse böyle insanları tebrik etmek gerekir. Önceki dönemde hazırlanan kanalizasyon projesini hayata geçirmek, şimdi ki Belediye başkanımıza nasip oldu. O da cesaretle bu işi üstlenip, Bozkır’ın altını üstüne getirip, tüm eleştirilere gögüs gerip, yüzyıllık bir hizmete imza attı.
Bunları defalarca yazdık, bilmeyen de yok, ama yinede bazıları ayakları çamura değdi diye feryat fiğan ediyor. Sanki bizler Bozkır’ın içinde yaşamıyoruz, bizler yazın tozunu kışın çamurunu çekmiyoruz. Sanki bizim araçlarımız mezar gibi yollardan geçmiyor. Aynı şeyleri tekrar etmenin bir anlamı yok, ama yine de kısaca hatırlatayım; şehir içinde hemen üst yapıya başlanmamasının sebebleri vardı. Birincisi yolların çökmesinin beklenmesi ve yapılanların kalıcı olmasının istenmesiydi. Ama hepimizde aynı hastalık var, bir hastayı görünce hepimiz doktor, bir inşaatın başında da hepimiz mühendis kesiliriz. Şimdilerde herkes yol uzmanı ve herkes işi biliyor, ama tek bilmeyen Belediye Başkanı galiba… İnşaat sektöründen gelmiş bir başkan,” yollar bu haliyle yapılırsa çöker ve bir işe yaramaz, bekleyip en iyisini yapacağız” derken, fısıltı gazeteleri durmuyor. Konuştukça konuşuyorlar. Belediye başkanı da artık açıklama yapmaktan usanmış vaziyette “bekleyin görün” diyor.
Bana da eleştiriler geliyor,yüz yüze görüştüğümüz hemşerilerimiz yollarla ilgili bilgi almak istiyorlar.Bizde anlatıyoruz. Kimisi diyor ki “ neden yazmıyorsun bunu köşende?” Yazıyorum diyorum. “Öyle değil diyorlar vur kır dök” diyorlar. İşin diğer tarafını görürken bilirken, “bu nasıl iş! bu yolların hali ne?” gibi başlıklar atmak popilistlik olur. Böyle başlıklar atınca okuyucunun da hoşuna gider elbet.Ama işin gerçek yüzünü göre göre, bile bile haksız yere insanları suçlamak, sadece okuyucuyu memnun etmek için yalakalık yapmaktan başka bir şey değildir bence…
Zamanı geldiğinde verilen söz yerine gelmez de yollar yine aynı durumda olursa ve o zaman yazmaksak bu bizim de vicdanımızı yaralar. Ama henüz zaman var. Bu noktada bir Nasrettin hoca fıkrası geliyor aklıma; Nasrettin hocamızın eşeği kaybolmuş. Bütün köylü eyvahlar çekerek telaşla eşeği ararken, bir bakarlar ki hoca ıslık çalarak gayet sakin aramakta eşeğini. Merak edip sorarlar hocaya “biz bile yana yakıla ararız eşşeğini de sen niye bu kadar sakinsin?” derler. Hoca cevaplar, şu karşıdaki tepeyi görüyormusunuz? Evet! Derler, işte içimde bir umut var, benim eşek oradadır diye, gidip bakacağım, orada değilse sen o zamana bak bendeki feryada figana….
Yani sevgili hemşerilerim,başkanımızın dediği Mayıs ayı bir gelsin, çalışmalar bir başlasın görelim. Dediği gibi Bozkır’da her yer taşla döşenmez, yollar yapılmazsa o zaman görün feryadı figanı.
Bunları defalarca yazdık, bilmeyen de yok, ama yinede bazıları ayakları çamura değdi diye feryat fiğan ediyor. Sanki bizler Bozkır’ın içinde yaşamıyoruz, bizler yazın tozunu kışın çamurunu çekmiyoruz. Sanki bizim araçlarımız mezar gibi yollardan geçmiyor. Aynı şeyleri tekrar etmenin bir anlamı yok, ama yine de kısaca hatırlatayım; şehir içinde hemen üst yapıya başlanmamasının sebebleri vardı. Birincisi yolların çökmesinin beklenmesi ve yapılanların kalıcı olmasının istenmesiydi. Ama hepimizde aynı hastalık var, bir hastayı görünce hepimiz doktor, bir inşaatın başında da hepimiz mühendis kesiliriz. Şimdilerde herkes yol uzmanı ve herkes işi biliyor, ama tek bilmeyen Belediye Başkanı galiba… İnşaat sektöründen gelmiş bir başkan,” yollar bu haliyle yapılırsa çöker ve bir işe yaramaz, bekleyip en iyisini yapacağız” derken, fısıltı gazeteleri durmuyor. Konuştukça konuşuyorlar. Belediye başkanı da artık açıklama yapmaktan usanmış vaziyette “bekleyin görün” diyor.
Bana da eleştiriler geliyor,yüz yüze görüştüğümüz hemşerilerimiz yollarla ilgili bilgi almak istiyorlar.Bizde anlatıyoruz. Kimisi diyor ki “ neden yazmıyorsun bunu köşende?” Yazıyorum diyorum. “Öyle değil diyorlar vur kır dök” diyorlar. İşin diğer tarafını görürken bilirken, “bu nasıl iş! bu yolların hali ne?” gibi başlıklar atmak popilistlik olur. Böyle başlıklar atınca okuyucunun da hoşuna gider elbet.Ama işin gerçek yüzünü göre göre, bile bile haksız yere insanları suçlamak, sadece okuyucuyu memnun etmek için yalakalık yapmaktan başka bir şey değildir bence…
Zamanı geldiğinde verilen söz yerine gelmez de yollar yine aynı durumda olursa ve o zaman yazmaksak bu bizim de vicdanımızı yaralar. Ama henüz zaman var. Bu noktada bir Nasrettin hoca fıkrası geliyor aklıma; Nasrettin hocamızın eşeği kaybolmuş. Bütün köylü eyvahlar çekerek telaşla eşeği ararken, bir bakarlar ki hoca ıslık çalarak gayet sakin aramakta eşeğini. Merak edip sorarlar hocaya “biz bile yana yakıla ararız eşşeğini de sen niye bu kadar sakinsin?” derler. Hoca cevaplar, şu karşıdaki tepeyi görüyormusunuz? Evet! Derler, işte içimde bir umut var, benim eşek oradadır diye, gidip bakacağım, orada değilse sen o zamana bak bendeki feryada figana….
Yani sevgili hemşerilerim,başkanımızın dediği Mayıs ayı bir gelsin, çalışmalar bir başlasın görelim. Dediği gibi Bozkır’da her yer taşla döşenmez, yollar yapılmazsa o zaman görün feryadı figanı.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.