Arıcılığa niyetlendik ya imkân buldukça arıcılık ile ilgili araştırma yapmaya başladım. Bu araştırmalar neticesinde edindiğim birçok bilgi neticesinde şu ortaya çıkıyor. ARI VE BAL HAKKINDA BİLDİKLERİMİZİN ÇOĞU YANLIŞ YAHUT EKSİK.
Geçtiğimiz haftalarda postaneye yolum düşmüştü. Postanenin gelen kargo bölümünde şu televizyonlarda Dakka başı çıkan reklamlarda tanıtılan bal firmalarından gelen koliler vardı. Hemde üç beş değil bir ayda 100e varan koli geliyormuş postaneye… Kargo şirketlerinin ifadeside bu doğrultuda…
Komediye bakarmısınız..Bozkır gibi bir coğrafyada, ki her türlü şifalı bitkinin ve endemik bazı şifalı bitkilerin yetiştiği torosların eteklerinde pırıl pırıl akan sulardan beslenen arıların balı Bozkırdan dışa satılırken Bozkırımızın dışarıdan bal alıyor. Bunun bence üç nedeni var.
İlki geçmiş yıllarda bal konusunda arıcılar değilde bal üreticilerin ürettiği ve halk dilinde BOMBA diye geçen sahte balcılıktan vatandaşın ocuması.
İkincisi halen geleneksel arıcılıkla bal üretmeye çalışan arıcılarımızın teknik arıcılıktan uzakta ve bilinçsiz yaptığı hatalarla yükselen maliyetin bala yansıması, yani pahalılık.
Sonuncusu ise tanıtım eksikliği….
Reklamı yapılan balın ortalama satış bedeli 25 tl tabi en az 4 kg almak koşulu ile. Ve bu balların menşei hakkında reklamlarda anlatılanlardan başka hiçbir bilgisi olmayan vatandaşımız nasıl neye güvenerek bu balları sofrasına koyup çocuğuna yedirebiliyor? Bu balların çoğunluğu tek tip ve ya birkaç ana tip bitki özlerinden oluşmuş yani sanayi bitkilerinden elde edilmiş balların olma olasılığı çok yüksek. Oysa ki balın asıl şifası doğal ortamında yetişen şifalı otların özlerinden elde edilmesidir.
Bozkır arıcılarının geneli yayla balı üretmektedir. Bizim ballarımızın diğer ballardan farkı da buradadır. Yaylalarımız nadir yetişen birçok şifalı bitki ile bezelidir. En başta kekik olmak üzere saymakla bitiremeyeceğimiz kadar zengin bir çeşitliliği vardır. İşte bu binlerle ifade edebileceğimiz bitki çeşidinin özlerinden oluşur Bozkır balı. Bu çeşitliliğin olumsuzluğu da sanayi bitkilerinden elde edilen bala nazaran daha az bal üretimim şeklindedir. Buda haliyle fiyatlara yansımaktadır.
Kaldı ki Bozkır balının değerinin 30 tl den aşağı düşmemesi gerekir. Emeğinin ederidir bu ücret ve helaldir. Emek vardır bu ücrette, alın teri vardır, risk vardır.
Peki, nasıl bir politika izlenmelide Bozkır Balı bu ithal balın önünü kesip dünyaya açılmalıdır. Bu konuda ilk görev arıcılarımıza düşüyor. Bozkır balına kötü söz getirmeyecek balları üretmelidirler ki reklamı televizyon değil tüketiciler yapmalı. Ve tüketicilerde bilinçlendirilmeli ki balda kaliteyi fark edebilmeli. Ben son iki haftaya gelene kadar kristalleşen bala sahte bal gözüyle bakardım. Fakat öğrendiklerim tam tersi yönünde. Doğal bal kristalleşmeye daha yakın Ve kristalleşme balın gereği ve gerçeğidir. Özellikle bu konu kamuoyuna iyi anlatılmalı.
İkinci görev ise ilçe tarım müdürlüğüne düşer. Sertifikasız ve denetimsiz, kayıtsız arıcılığın önüne geçmeli ve kayıtlı arılıkları denetim altında tutarak tüketicilere güvenle tüketin imajını verebilmeli. Buna ek olarak da Bozkır genelini kapsayan bir Arıcılık kooperatifinin kurulması yönünde çalışmalar yapıp arıcıları ikna etmeli. Arıcılarımıza teknik arıcılık hususunda aralıklarla seminerler düzenlemeli. Arıcılar arasında bilgi ve deneyimin paylaşılmasını sağlamalı. Evet, belki bunlar bu kurumda çalışanların yapmak zorunda olduğu görevleri değillerdir ama yüreklerinde insan ve doğa sevgisi varsa eminim bu çağrıya kayıtsız kalmayacaklardır. Çünkü arı demek sadece bal demek değildir. Ne kadar çok arı o kadar çok meyve ve sebze demektir. Özellikle çiçeklenme döneminde yapılacak olan bir yanlış ve zamansız ilaçlama hem arılar hem de bahçelerden gelecek olan ürünün bereketini olumsuz yönde etkileyecektir. Bu konu hakkında da zamanında ve sık sık çiftçilerimizin uyarılması gerekir.
Ve nihayetinde iş tüketicilere yani bizlere düşüyor. Bize verilen bilgiler doğrultusunda Bozkırın bal tüketimi hakkında çok basit ve düşük ölçekli bir hesap yapalım.
Bozkıra her ay 100 paket posta 200 pakette kargo şirketleri aracılığı ile toplamda en az300 paket geliyor. Paketin içeriği ise minimum 5 kg bal??. 5*300=1500 kg. Yani sadece bir ayda dışarıdan 1500 kg bal alıyor ve 30.000 tl Bozkır ekonomisinden uçup gidiyor. Bu sadece bir ayda baldan kaybettiğimiz para… Bozkır tükeniyor diye, köylerimiz boşalıyor diye her gün hayıflanan değerli hemşerilerim, lütfen bal alacağınız zaman iki defa düşünün. Bozkırda ki arıcılar ürünlerini satamazsa dere’deki bakkal çay satamaz, sorkunda ki fırın ekmek, hisarlıkta pekmez, üçpınarda tereyağı satılmaz.
Ben ve arkadaşım Yakup ÇETİN ile bu konuda ne yapabiliriz diye düşündük ve Bozkırbalı üzerine bir web sitesi çalılşması başlattık www.bozkirbali.com. Bu sitede hem Bozkır balını tanıtıp, Bozkır balının farkını talep eden Bozkırlı arıcılarımıza yer verecek onların üretim tesislerini sizlere tanıtacak ve tüketici ile üretici arasında köprü olacağız.
Arılar zorlu kış günlerinde soğuk gecelerde bir birine tutunarak oluşturduğu salkımda sürekli olarak yer değiştirerek korunur soğuktan. Ve sırası ile salkımın merkezinde ki arı ile en dışta kalan arılar yer değiştirir ve neticede bütün arılar eşit miktarda ısınırlar. Ve bu salkımdan düşen hiçbir arı yani ısınamayan hiçbir arı bir daha bu salkıma çıkamayıp ölüyor. Şimdi bizlerde aynı arılar gibi bir birimize öyle kenetlenelim ki hiç birimiz o salkımdan düşmeyelim. Çünkü salkımdan düşen her arı salkımı zayıflatır.
Konu açılmışken ARICILIK üzerine eğitim veren Bozkır Halk Eğitim Merkezi personeline, ve bizlere ders veren Bozkır İlçe Tarım Müdürlünde görevli veteriner ve ziraat mühendislerimize TEŞEKKÜR EDERİM.
Hüseyin DUMRU 01-03-2012
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.