Recent Comments

Bozkır Çocuğu


Dostlarım youtube da Bozkır Çocuğu isimli bir videoya rastladım.

İlk defa duyduğum bu şair ve video bana çok duygulu geldi.

Size Erhan Atıf Meral isimli bu sanatçının hem adını hem de bir şiirini aktarıyorum.

Bozkır Çocuğu isimli bu videoyu izlemenizi dilerim.

Bozkır Çocuğu

Takvimden kopmuş, on iki yıllık özlemin sesi
Hicran gölgesinde, hisli bir yankıymış hayat
Kara iklime bürünmüş, artık bu halvet şehri
Sensiz musalla taşına benzemiş garip Yozgat

Uğultularla gülermiş, kuzeyin sert rüzgârı
Bulutlara gizlenirmiş, o mavi renkli gökler
Kalp yükseklerde ararken bu rengin sırrını
Meğer gözüne saklanmış kanatsız melikeler 


Güneşin kalbinden sarı kan akarmış çamlığa
Baharı gözlermiş, gelin kayasında yalnızlık
Nisan yağmuru misafir olmazmış üryan dağa
Yüzü gülmeyen çiçeğin kaderiymiş kuraklık

Bozkır çocuğu nevruzu kel tepede düşlermiş
Kızıl bir sancı doğarmış şu Nohutlu ufkunda
Bir kırlangıç edasıyla matem, günü süzermiş
Küçük vadi uyanırmış sabahın kucağında 


Amansız kara kışlarmış göçmen kuşun azabı
Bir tutam gözyaşı şaha kalkarmış zemheride
Kar beyaz çatılardan sis boyarmış umutları
Hasretin nabzı dururmuş karanlık gecelerde

El değmemiş hüzne kardeş olurmuş ıstıraplar
Gönül köprüsüyle uzak mekânlar yaklaşırmış
İkindi sofrasında yas tutarmış son hüsranlar
Hayalin perdesinde bir çift sözün asılı kalmış 


Rutubet yıpratmış kartal bakışlı kubbeleri
Çerkez pınar anlatırmış asırlık öyküsünü
Bağ bozumundan korkarmış yaban laleleri
Köstebekler unuturmuş ışığın türküsünü

Aşkın iffeti kalmazmış bahar geldiği zaman
Tenha uçurumlara ak güvercinler konarmış
Ağaç kavuğunda hüküm sürermiş asil hazan
Ecele sürgün yapraklar sonsuzluğa uçarmış 


Loş lambalara vasiyet edilmiş kirli şafak
Akasya dalları kadar sessizmiş tozlu yollar
Gözlerinmiş içimdeki o tuhaf çıkmaz sokak
İlk bakışta canlanırmış ruh dilinde arzular

Patikalardan usanmış bu çamurlu adımlar
Varoşa geçit vermezmiş kırık kale surları
Kilitlenmiş birer birer sana açılan kapılar
Şimdi mahrem gözlerine esir olmuş taşralı 


Üstat Sezai Karakoçun meşhur Mona Roza şiirinde, Türk edebiyatının en mahrem akrostişi gizlidir.

Şiirin her kıtasının başındaki harfleri yan yana getirdiğinizde Muazzez Akkayam çıkar.

Karakoç, 1950de Mülkiyede öğrenciyken yazmıştır bu şiiri. Ancak 2002 yılına kadar hiç yayınlamamıştır.

Buna karşın tam 50 yıl kuşaktan kuşağa aktarılmıştır bu etkileyici şiir. 60larda daktiloyla, 70lerde teksirle, 80lerde fotokopiyle çoğaltılmıştır. 
Bu efsane şiir, bir aşk acısının yürek burkan sesidir.

Âcizane ve haddim olmayarak Mona Roza’ya nazire yapmak cüretinde bulundum.

Mona Roza hayatımda en sevdiğim şiirlerden birisidir. Aşk; sevgiliye dokununca, hissedince ve konuşunca bitermiş.

Soyutluk aşkın ta kendisiymiş. Aşığın kalbinde hep sır düğümü halinde kalmalıymış.

Öyle ki maşukun bu aşktan haberi dahi olmamalıymış.

Mevhum-u muhalifiyle somutlaşan aşk, aşk değilmiş.

Ey içimdeki soyut diyarlı Mona Roza Bozkır Çocuğu seni hep hayallerinde saklayacak ve hiçbir zaman somutlaştırmayacaktır…
Sezai Karakoç’un Muazzez Akkaya’sı..

Benim Mahrem nokta noktam..

Ey bu zamana kadar somutlaştırdıklarım size gelince hepinizi azade kıldım yasaklardan, engellerden ve nefretlerden…

Kalbimden size vereceğim en büyük ceza sizi umursamamaktır.

Yolunuz açık olsun..


( Erhan Atıf Meral )

Kayhan Selek / 20 Mart 2012 Salı, 14:30 /Facebook sayfası

 
Meyre -Bozkırder.Com haber
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.