Günümüzün en büyük problemlerinden biri olan, Tüketim Çılgınlığının başlıca nedeni doyumsuzluk, olarak belirtiliyor. Sanılanın aksine ne kadar çok şeye sahip olursak, o kadar çok mutlu oluruz düşüncesi insanları zamanla mutsuzluğa sürüklüyor.
İçinde bulunduğumuz çağda tüketim çılgınlığı, üretimin inanılmaz boyutlara ulaşması ve binlerce yeni ürünün piyasaya sürülmesi ile kendini göstermektedir. Ardından, bu ürünlerin insanlar tarafından bir İhtiyaç olarak algılanması ve tüketilmesi için reklam kampanyaları başlatılmaktadır. İnsanlar her yıl yaklaşık 500 milyar doların harcandığı bu reklam vasıtasıyla, kendisine sunulan hayat tarzını ve ürünleri elde edebilmek için kitle içgüdüsüyle acımasız bir yarışın içine sürüklenmektedirler.(Kazanmadığımız 95 milyarı kredi kartları sayesinde harcadık Ali BABACAN,11 Ayda 14,3 milyon cep telefonu ithal ettik Zafer ÇAĞLAYAN)
Değişim, Psikoloji ve Danışmanlık Merkezinden Psikolog Ayşe Yanık Kunutsen’e göre: Sürekli alıyoruz ama mutlu değiliz. Çünkü çok fazla şeye sahip olunca sahip olduklarımızın farkındalığını kaybediyoruz. Limitlerinin üzerinde harcadığımız kredi kartlarımızla beraber tehlikeli bir serüvenin içinde bocalıyoruz. Maneviyat ve paylaşma hayatımızın kaybolan öğeleri ne yazık ki durum böyle diye açıklamalarda bulunuyor.
Kunutsen konuşmasının devamında, Çoğu zaman sahip olduklarımız yeterli gelmiyor, yeme içme, barınma, sağlık, giyinme ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılayabilsek de yeni arayışlar içerisine giriyoruz. Aşırı yemek yiyoruz çok alışveriş yapıyoruz, çok fazla seksüel ilişki arıyoruz ve hep daha fazlasını istiyoruz. İş yerinde doyumsuzluk yaşıyor, kariyer ve yükselme hırsıyla başarıya giden yolda hatalar yapıyoruz. Para kazandıkça daha çok para kazanma isteği oluşuyor. Bu nedenle strese giriyoruz, yaşamımızı yaşanmaz şekillere sokuyoruz, çok az şeylerden zevk alıyor doyumsuz ve şikâyetçi oluyoruz. Sonuç olarak yine mutsuz oluyoruz.
Bedenlerimiz doyarken ruhumuz aç kalıyor, İçinde bulunduğumuz manevi boşluğu giderebilmek için olumsuz davranış biçimleri sergileyebiliyoruz. Yapılan araştırmalarda bazı temel ihtiyaçları karşılamak için gerekli olan para ile lüks malzemelere ödenen rakamlar karşılaştırıldığında ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Buna göre dünya genelinde kadınlar yılda 18 milyar doları makyaj malzemelerine verirken parfüme 15 milyar dolar harcanıyor. Sürekli olarak bedene yatırım yapmak ve bedenin sınırsız taleplerini karşılamaya çalışmak pek çok hastalığında tetikleyicisi oluyor.
Bilgi ve Teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde; haberleşme, ulaşım, şehirleşme, ticaret, sanayi, turizm ve hemen diğer bütün sahalarda meydana gelen ilerlemeler insanın manevi ve ruh varlığından çok maddi varlığına hizmet etmektedir.
Doyumsuzluk depresyona neden oluyor; Çağımızda en sık rastlanan ruhsal bir sıkıntı süreci olarak çok sık karşımıza çıkıyor. Sadece kendi sıkıntı ve dertlerimizle boğuşmak yerine, yakın ya da uzak çevremizdekilerin de neler yaşadıklarını görmek ve hatta elimizden geleni yapmak bir çeşit tedavi metodudur. Aslında aşırı tüketen toplumlarda ekonomik problemlerin yanında zamanla ahlaki problemler de çoğalmaktadır. Alkol, sigara ve uyuşturucu gibi maddelerin tüketimi aile ve toplum açısından büyük sosyal ve ekonomik çöküntülere sebep olmaktadır.
İhtiyacımız olan yerine ihtiyaç olmayanı kendimize örnek aldık. Sahip olduklarımız yerine sahip olmadıklarımızı görüyoruz. İçimizdeki boşluğu doldurmanın yolu hep almak değil aslında bazen de karşılıksız verebilmektir.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.