Sizler gibi isimlerini ve cisimlerini sadece uzaktan uzağa takip ettiğim 112 Acil Servis çalışanlarını millet olarak göz göre göre ölüme terk ettiğimizi bunda benimde vebalimin bulunduğunu daha yeni anlıyorum.
Hoppaaaalaaa…
Bayram değin seyran değil buda nereden çıktı diyenlerimiz olacaktır.
Ama biraz açıklamaya çalıştığımız zaman ne denek istediğimi galiba daha iyi anlatabileceğim.
18 Şubat günü Konya basınında “Sağlık görevlisi Gülsün Soba kurbanı oldu” başlığıyla şöyle sıradan küçük bir haber yer aldı
“Konya’nın Bozkır İlçesi’nde 112 Acil Servisi’ne bağlı Sarıoğlan İstasyonu’nda nöbetçi 2 kadın sağlık görevlisinden 26 yaşındaki Gülsün Aslan, kömür sobasından çıkan karbonmonoksit gazından zehirlenerek öldü, 24 yaşındaki Sema Bostancı da hastaneye kaldırıldı. İki kadın görevliye ilk müdahaleyi yapan ambulans şoförü 27 yaşındaki İzzet Öztürk olayının ardından kalp krizi geçirdi.
Bozkır İlçesi’nde Taşkent -Hadim yolu kavşağındaki 112 Acil Servisi‘ne bağlı Sarıoğlan İstasyonu‘nda görevli ambulans şoförü İzzet Öztürk, kadın mesai arkadaşlarının bulunduğu odadan duman sızdığını fark etti. Odanın kapısını açtığında içerisinin dumanla kaplı olduğunu ve Acil Tıp Teknisyeni Sema Bostancı ve Gülsün Aslan’ı baygın halde olduğunu gördü. Gülsün Aslan, Öztürk tarafından yapılan tüm müdahaleye rağmen olay yerinde yaşamını yitirirken, Bostancı, başka bir ambulansla Güneysınır Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı”…
Bugün bu haberi hiç hatırlayanınız var mı?
Var ise de “ahhhh ahhhh vah vaaaahhh. Pekte gençmiş garibim” demenin ötesinde ne yaptınız? Ya da ne yaptık?
Bir şey söyleyeyim mi Gülsün’ü unuttuk hatırlamıyoruz bile…
Ama diğer taraftan olayın olduğu gün İstanbul’da görevli Konyalı bir doktor okurumuz bize İstanbul Tabip Odası Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasının “Değerli 112 Acil Çalışanları” başlığı altında yıllar önce yayınladığı 15 maddelik sıkıntı şikayet ve istek metnini göndermişti.
Biliyorum şimdi bazılarınız emekçi, sendika filan yaaa bunlar koministler zaten hükümete muhalifler filan diyorsunuz. Dudak büküyorsunuz.
Vallahi siz ne derseniz deyin bakın adamlar bu 15 maddenin 1. maddesinde aynen şöyle demişler“Bizlere fiziki koşulları çok kötü, suyu, elektriği olmayan, iki üç ekibin sıkışarak kalmaya çalıştığı binalar reva görülmektedir”…
Şimdi Sarıoğan’da 26 yaşında ki Gülsün soba zehirlenmesinden hayatını kaybedince bunu söyleyenler ile bu söylenenlere kulak kapatanlar hiç mi vicdan azabı çekmediler ki?
Bu ölüm olayından sonra bize gönderilen o sendika çalışanlarının isteklerini bir kez daha bir kez daha dikkatlice okudum.
Neler neler yoktu ki?
Mesela “ Personel ve ambulans donanımı yetersizliği nedeniyle çalış(a)mayan istasyonların yükü, aktif olan istasyonların yükünü ikiye katlamaktadır. Bölge içi ve dışı vakalara ulaşma süremiz uzamakta, dolayısıyla hem hastaların hayati riski artmakta, hem de hasta yakınları tarafından daha fazla şiddete maruz kalmaktayız.
•Aile hekimliği uygulaması ile birlikte doktorlu ekip sayısı azalmış; mevcut ihtiyacı karşılayamaz hale gelmiştir. Mevcut doktorlar için görev tanımı net değildir ve yoğun bir biçimde her türlü göreve koş(turul)maktadır. Bu koşullar adeta doktorları bıktırmakta, 112′den ayrılması için zemin oluşturmaktadır.
•112 Çalışanlarının çoğu taşeron, sözleşmeli, AB, U C gibi güvencesiz koşullarda çalıştırılmaktadır. 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan yeni düzenlemelerle sağlık alanı tamamıyla özelleştirmeye açılmakta, sağlık çalışanları sözleşmeli, güvencesiz ve emekliliğe yansımayan düşük ücretlerle çalışmaya mahkûm edilmektedir.
•Tüm 112 çalışanları; doktor, paramedik, acil tıp teknisyeni, şoför olarak bizlerin görev tanımımız ve gerek komuta kontrol merkezinde, gerekse acil yardım istasyonlarında hastaya karşı hangi esaslara göre yaklaşacağımız belli değildir. Buna bağlı ortaya çıkan/ çıkacak olan sorunlar karşısında sorumluluk bizlerin omuzlarına yıkılmakta ve yalnız bırakılmaktayız.
Bu nedenle öncelikle bizler, insan hayatını kurtarmakla yükümlü 112 Acil çalışanları, onurlu ve riskli bir meslek icra ettiğimizin, bu nedenle bize reva görülen bu koşulları hak etmediğimizin bilincinde olmalıyız.
•Her istasyonun kendine ait insana yakışır bir binaya sahip olmasını, eksikliklerin bir an önce giderilmesini,
•Tüm 112 çalışanlarının ücretlerinin dilekçe başvurusuna gerek duyulmadan riskli birim üzerinden ödenmesini ve mesai saatlerinin komuta da dahil tüm istasyonlarda azaltılarak (haftada 40 saatten az) düzenlenmesini”… gibi..
112 Acil servisi hükümetin Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca sağlıkta yaptığı reformlardan sadece birisidir.
Artık her evde 7 den 70 e herkes 112 yi ezbere bilmektedir. Çünkü 112’ye ALO dediğiniz zaman 3 ile 6 dakika içerisinde ambulans ve sağlık personeli kapınızdadır.
Ama o ambulansın içerisinin pencereden görüldüğü gibi olmadığını da bunları okudukça 26 yaşındaki Gülsün’ün Sarıoğlan’daki istasyonda nasıl söndürdüğümüzü hatırladıkça işin vahameti çok daha iyi anlıyordum.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Hasta bir ümit, sağlam bir yeisten daha fenadır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Öğrenci kızlarımız toplu taşıma araçlarında terbiyesizce çaaat çaat sakız patlatmadığı zaman ADAM oluruz.
Uğur Özteke / Memleket Haber
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.